🎐

30 2 0
                                    

Halen uyuyamamıştı bile güzel kadın. Gözlerini kapatalı birkaç dakika geçmişti. Gözlerini açmasına sebep olan ise otel odasındaki kapının adeta yarın yokmuşcasına hızlıca ve hırslıca çalınmasıydı.

Yatağından sıçradığı gibi kim olduğuna bakmak için kapıya koştu. Tahmin ettiği gibi eski kocasıydı. Kapıyı açmadı ,belki bir umut gider düşüncesi ile. Fakat o elbette durmadı tehditler yağdırmaya başladı bu seferde.

-SENİ ÖLDÜRECEĞİM! DUYDUN MU BENİ SENİ PİŞMAN EDECEĞİM! ELLERİMDE SON NEFESİNİ VERECEKSİN! ORADA OLDUĞUNU BİLİYORUM AÇ ŞU LANET KAPIYI! SENİ ALMADAN BURADAN GİTMEYECEĞİM!

Kapıya omuz atmaya başladığında kadının yüreği ağzında atıyordu adeta. Ya açarsa? Ya kırarsa kapıyı?

Aklına o an tek gelen şeyi yaptı ve telefonuna koştu. Yongbok un numarasını bulduğunda hızlıca aradı. Evet saat gecenin on ikisi idi fakat eğer birisi onu kurtarmaz ise bu gecenin on ikisinde ruhu bedenini terk edecekti.

Telefon ikinci çalışında açıldığında uykulu ve telaşlı bir ses onu karşıladı.

-Haeun bir şey mi oldu?

Her ne kadar sakin kalmaya çalışsada kapıdan gelen sesler kadını tetikliyordu. Ağlamaklı ve titreyen sesiyle dudaklarını araladı

+Yongbok... O- o burada! Kapıyı kıracak! L-lütfen yardım et!

Cevap gecikmedi.

-Hemen geliyorum. Sadece onu biraz oyala yetişeceğim.

Telefonun karşısındakinin görmeyeceğini bile bile başını salladı kadın. Ardından telefon kapandı. Diğer tarafta geceliğini umursamadan arabasının anahtarını alıp koşan bir adam bırakarak.

Elleri titreyerek odanın en köşesine sinmişti kadın.

Bir, iki , üç , dört , BAM!

Yükselen ses ile kapı kırılmış sinirden kıpkırmızı olan adam içeriye adeta fırlamıştı. Kadın sanki duvarın içine girebilecekmiş gibi çırpınıyor azrailinin gelmemesi için yalvarıyordu. Hıçkırıkları ile...

+Özür dilerim... Lütfen... Gelme.... Yalvarırım...

Küçük şeytan yavaş adımlar ile avına yaklaşıyordu. Sonunda geldiğinde kadını dinlemeden bir tokat savurdu kadına. Ardından bir tekme ve yumruk...

Kadının vücudu zaten zayıf iken yüzündeki kızarıklar ile bir ölüden farksız duruma gelmişti. Artık yalvarmıyordu bile. Ölümü kabullenmiş, sadece bir an önce olması için içinden dualar ediyordu.

Adam ise hala tüm hırsını boşaltarak kadına vuruyordu. Fakat hırsı kadına değildi, onun hırsı kaybetme hırsıydı. Adam kadına hiç eşi olarak bakmamıştı, onun olan bir eşyaymış gibi kullanmıştı onu . Sinirlenince sinirini ondan çıkarabileceği , ayak işlerini ona yaptırabileceği bir eşya...

Kadının gözyaşları tükenmek bilmiyor fakat sesi ve enerjisi çoktan yok olmuştu . Tek beklediği şey ruhunun bedenini terk edip belki öbür dünyada mutlu olmaktı.

Bekledi , bekledi...

Gözleri ferini kaybedecekken gördüğü yüz ile sevinemedi bile. Çünkü belki gerçek bile değildi. Belkide ölmeden önce meleklerin ona yaptığı bir iyilikti bu kurtarıcı meleği göndermek.

Yavaşça gözlerini yumdu. Vücudundaki acılar artmıyordu artık. Belkide ruhu ayrıldığı içindi bilinmez. Fakat dışarıdan gelen sesleri duyuyordu. Belkide daha ölmemişti.

-Seni piç kurusu! Geberteceğim seni!

Bu ses kurtarıcı meleğinden geliyordu. Yongbok dan. Ardından birkaç darbe sesi. Ve o itin çıkardığı acı dolu sesler. Ardından yeniden Yongbok.

-Ne istedin ya masum bir kadından!?

Ve polis sirenler.

Gerisi ise yok...

Geçti...
Buraya kadar gelip beğendiyseniz lütfen oy vermeyi unutmayın
;)

Cover Me || Lee FelixWhere stories live. Discover now