2

22 3 5
                                    


Soobin hiçbir şey yazmadı. Zaten inmesi gerekiyordu. Önce bavullarını toplamaya uğraştı. Sonra taksi çağırmaya uğraştı, sonra çağırdığı taksiye taksiye yol tarif etmeye -yol yordam bilmezler hep ona denk gelirdi- uğraştı, daha sonra da fiyat üzerine pazarlık yaparken kazıklanmamaya uğraştı. Ama o mesaj aklının hep bir köşesindeydi. Bütün olumlu ruh halinin üzerine ince bir sis perdesi gibi çökmüştü. Rahatsızlık veriyordu. Düşünmemeye çalıştı. Daha yeni yurt odasına yerleşecekti. O gün yol yorgunluğumu atarım diye düşünmüştü ama şimdi vazgeçmişti. Gelir gelmez eski yurt odasındaki eşyalarını paketlemeye koyuldu. Yeni odası iki blok ötedeydi. Aşağıdaki süpermarketten ödünç aldığı market arabasında doldurup hepsini yavaş yavaş taşıdı. Odasını sildi, süpürdü, temizledi. Gece yarısında doğru tamamen yerleşmişti. Bunların hepsini kendisini kovalayan o olumsuz ruh halinden kaçmak için yapmıştı. Günün sonunda kendini boşu boşuna yormuştu. Bir daha bunu yapmayacağına söz verdi. Ne olursa olsun, o artık Soobin'e iyi bakacaktı.

Akşam yatak pijamalarını giymiş, yeni banyosunda dişlerini fırçalıyordu. Hazır hissettiğini anladığı vakit kendince ufak bir iç muhasebe yaptı. O sabah aldığı mesajı düşündü. Kırılmış mıydı? Elbette kırılmıştı. Bu mesaj ne anlama geliyordu ki? Hızlı gidiyoruz ne demek olabilir, diye sordu kendi kendine. Evet, tanışalı çok olmamıştı. Ama adresini isteyip evine çiçek bile yollamıştı. Yeni yatak odası duvarına astığı geçmiş olsun kartı ile bir süre bakıştılar. Onun en sevdiği anime karakterinin sulu boyayla bir fanart'ını çizmişti. Huening ile mesajlaştığı süre içerisinde kendini bir kere bile rahatsız hissetmemişti. Aksine onun varlığı kendisine ev gibi hissettiriyordu. Bu duyguların da karşılıklı olduğuna inanmıştı. Yoksa yanılmış mıydı? Söylediği şeylerin hepsini tekrardan okumalı mıydı?

Son iki haftayı aklında çevirdi durdu. Hayır, yanlış bir şey yoktu. Peki olmak zorunda mıydı? Biraz daha düşündükten sonra cevabı belliydi, tabii ki hayır. Huening onun telefonunun içinde yaşayan minik bir insan değil ki, gerçek biriydi, kendi hayatı vardı. Yolunda gitmeyen bir şeyler olmuş olabilir. Benden bağımsız gelişen bir sürü şey olmuş olabilir şu an onun hayatında. Ben yardıma muhtaç ve yalnızken yanımda oldu. Ben anlatmadıkça özel hayatımla ilgili tek bir şey sormadı. Soobin bir an çocuk gibi davrandığını hissetti. Hayır, o eleştirdiği insanlar gibi olmayacaktı. Huening sadece biraz zaman istemişti. Sebebi her ne olursa olsun onun böyle bir talepte bulunmaya hakkı vardı. Eğer bir şeye kırıldıysa da bunu açık yüreklilikle söylemesi gerekirdi. Biz arkadaşız, diye düşündü ve arkadaşının hislerine hakettiği saygıyı gösterecekti. Evet, hemen ona bir şeyler yazmalıyım.

Huening onun bir şey demesine kalmadan bir mesaj daha atmıştı, tabii ilk mesajının üzerinden saatler geçtikten sonra.

"Hyung, bir şey soracağım ama dürüst cevap ver olur mu? Kırıldın mı yoksa bana 🥺👉🏻👈🏻"

"Olur mu hiç öyle şey 🥺 biraz şaşırdım sadece, fikrimi beğenmene sevindim ama, istediğin zaman coffee date yapabiliriz Hyuka'm, lütfen kendine zaman tanı"

"💕😭🩷🥹 Hyuka mı?? Hyuka da kimmiş ben miyim yoksa o, ne kadar naziksin, bilsen nasıl endişelendim seni kırdım diye, inan bir sebebi var, yoksa seni görmeyi tabii ki çok istiyorum. bilsen ne çok istiyorum ama bir süre daha lütfen buradan yazışalım olur mu? söz kendimi hazır hisseder hissetmez haber edeceğim"

Bir sebebinin olduğunu bilmek Soobin'i meraklandırdı ama sormayacaktı. O akşamlık karşılıklı iyi geceler dileyip yattılar ikisi de. Soobin sabah uyandığında Kai'nin sosyal medya ismini Hyuka olarak değiştirdiğini gördü, gülümsedi. Evet, yeni yurt odasında güzel -ne kadar güzel olabilirse- bir Pazartesi gününe uyanmış, yeni hayatına başlayacaktı. Şimdilik her şey yolundaydı.

Merhaba, arkadaşın olmak istiyorum.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora