"olabilir. uzun zamandır gitmemiştim." gülümseyip ayakkabısını giymeye devam etti.

lunapark gerçekten eğlenceli olabilirdi. küçükken çok kez okuldan kaçıp giderdik. harbiden ne bok varsa yapmıştık. belki de bu yüzden her şeyde aklıma gelmeyi başarıyordu.

ayakkabıları giymeyi bitirip doğruldum. taehyung benden biraz sonra ayaklanıp direkt merdivenlere yöneldi. arkasından bende inmeye başladım. dış kapıya ulaşıp açtık ve sonunda dışarı çıktık.

temiz havayı içime çekip yürümeye başladım. hafta sonu olduğu için sokaklar işlekti.

"jeongguk aslında sana bir şey söylemeliyim." kafamı taehyung'a çevirip başımı salladım.

"bogum bizimle gelmek istedi." durdum.

"ne saçmalıyorsun? umarım kabul etmemişsindir." benimle beraber durup karşıma geçti.

"sana sormadan kabul etmek istemedim ama bende gelmesini isterim. hemen bağırıp çağırma da dinle. ikiniz hiçbir olay olmamasına rağmen sürekli atışıp duruyorsunuz ve ben bunu istemiyorum. sonuçta biriniz sevgilim diğeriniz ise yakın arkadaşım. bence bizimle gelmesi aranızı düzeltir." boş bakışlarımı yolladım çünkü şu an sadece boş yapıyordu.

"aramızın düzelmesi isteyen kim?"

"benim."

"yani? her istediğin olamaz."

"lütfen." yine şu salak bakışları atmaya başladı. hatta dudak bile büzdü. "sürekli ikinizin arasında kalmak istemiyorum. sadece bir kereliğine anlaşmayı dene tamam mı? olmazsa bir daha konusunu açmam." kararsız kalmıştım çünkü bogum ile aynı ortama girmek mi? kalsın. "söz."

"sadece bir kereliğine."

"yaşasın! teşekkürler!" belime sarılan taehyung'un sırtına elimi koyup derin nefes aldım.

sanırım bir kereden zarar gelmezdi, amaç taehyung'un gönlü olsun.

"hadi yürü."
_

"ona binme taehyung kusuyorsun sonra."

"sen neden karışıyorsun?"

bogum'a döndüm. "sana mı karışıyorum? bulaşmasana."

"yeter susun."

yaklaşık yarım saat olmuştu parka geleli ama bir alete bile binmeyi başaramamıştık. nedeni ise sadece ama sadece bogum'un aptallıklarıydı.

"benim bu sıfatsızla konustuğum yok. farkındaysan sabahtan beri laf atıp duruyor."

"alttan alttan kışkırtıyorum demiyor da."

"bak yine."

taehyung bıkmış bir nefes alıp ikimize baktı. "tam şu an bunu kesmezseniz çeker giderim." birkaç saniye durup kolumuzdan tuttu ve korku trenine yönlendirdi.

"sakın bana o aptal klişeyi yaşayacağımızı söylemeyin."

"ne klişesi jungkook?" yine adımla seslenmişti. bogum'un yanında sürekli bunu yapıyordu.

"sen korkacaksın, bogum sana sarılacak ve ben delireceğim." kıkırdayıp bana döndü.

"saçma sapan konuşma. benim ne zaman korktuğumu gördün?"

biraz düşününce haklıydı. taehyung böyle şeylerden korkmazdı, korkuturdu. her bindiğimizde durduk yere bir şey yapar ve beni korkutmayı başarırdı. yine aynı şeyin olmamasını umarak önüme döndüm.

"taehyung buna binmesek mi?" tedirgin bakışlarla korku trenini gösteren bogum'a döndüm.

"ne oldu lan korktun mu?"

rascal -tkWhere stories live. Discover now