6

234 28 33
                                    

Üç hafta boyunca aynı arabayı takip etmiştim. İçindeki yüzler değişse de bir süre sonra aynı insanların dönüşümlü olarak arabanın içinde oturduklarını ve evimi gözetlediklerine emin olmuştum. Çöp atmaya giderken, marketten dönerken, bahçeyi temizleyip bodur ağaçları budarken ya da kuryeleri karşılarken hep orada, o beyaz arabanın içinde birisi oluyordu.

O yüzü nereden hatırladığımı birkaç saat içinde çözmüştüm. En son Çakın'la görüştüğümüz o gece bana abla diyen askerdi. Genellikle akşam üzeri arabaya oturur gece yarısına kadar kapımda bekliyordu. Arkasından gelen sarışın, büyük burunlu, zayıf bir adamdı. Diğeri ise al yanaklı, boyu askerlik için sınırdan zar zor geçmiş gibi duran mavi gözlü siyah saçlı bir adamdı. Hepsi meslek için gençti ve çoğunlukla gece kapımda bekleyen arabanın içinde uyuyordu. Gündüz bekleyense sıcak yüzünden sık sık arabadan inip etrafta tur atıyor ve arabasına yeniden dönüyordu.

Kitabıma odaklandığım için evden doğru düzgün çıkmıyor, onları gözetleme bahanesiyle bahçeyi çekip çeviriyordum. Monoton bir akıştı ve bundan şikayetçi değildim.

Ön kapıda bekleyen askerler yüzünden genellikle bahçede yaptığımız yoganın ardından kumsala açılan bahçe kapısından sahile iniyor, oradan yürüyüş yoluna geçiyor ve Efrug insanlara kocaman gözlerle bakarken onu çevreye ve dünyaya alıştırmaya çalışıyorduk. Lohusa krizlerim nihayet bitmişti, iyice dinlendiğimde gördüğüm hayaller dinse de hala hatırlayamadığım kabuslarım geceleri beni yatağımdan kaldırıyordu.

Yeniden cehennemi yaşamak istemiyordum. Oradan bir kez çıkmıştım ve ikinci kez ne beni ne de kızımı tek bir kişinin o cehenneme hapsetmemesi için elimden geleni yapmak zorundaydım. İhtimaller yahut alternatifler yoktu.

Sallanır sandalyede son bir kez camdan dışarıyı kontrol ettiğimde gece bekleyen asker çoktan uykuya dalmıştı. Sonbahar esintileriyle birlikte artık hava geceleri bebeğimi uyandıracak kadar soğumaya başlamış, üzerini kapatıp yeniden sallanan sandalyeme otururken kapının yumruklanmasıyla öylece kaldım. Kapı ikinci kez yumruklanırken soğuk bir rüzgarla kapının iki yanında yükselen uzun çam ağaçları esen rüzgarla birlikte yarısına kadar bükülüyordu.

Yeniden camdan dışarıya baktım, adam arabasında uyuyordu. Gecenin 3.30'unda kapıma dayanan kimdi?

Arkamdan Efrug'un odasının kapısını kapatırken alt kattan kapı yumruklanmaya devam ediyordu. Basamakları inerken kapının yanındaki pencereden dışarıya baktığımda bahçe kapısı kapalıydı. Herhangi birini bahçe kapısından zile basmadan yahut şifreyi girmeden kapımı yumruklamasının mümkünatı yoktu.

Dışarıdan vuran sokak lambasının ışığıyla soluk lacivert parlayan evin içinde ağır ağır merdivenleri tırmanırken kapı daha kuvveli yumruklanıyor, attığı her yumrukta dışarıda uğuldayan rüzgar daha da şiddetlenerek evin tüm girintileri ve çıkıntılarında ıslık çalıyordu.

Son basamağa bastığımda ayağımın altındaki parke gıcırdamadı. Kapının önünde dikilirken mavi ışığı yansıyan diyafonun kamerasına baktığımda gidip gelen görüntüde, karıncalanan ekranda boş ön kapıyı, garajın önünde park edilmiş Gökçe'nin küçük kırmızı arabasını görebiliyordum. Kapı yeniden yumruklanırken gözlerimi kısarak arabanın içine baktığımda arka koltukta, koltukların ortasında oturan bir kafanın gölgesini görebiliyordum.

Kapı daha da hiddetli çarpmaya başladığında artık yumrukların arasında boşluk yoktu. Botların yanına bıraktığım bıçağa uzanırken mutfağın dışarıya açılan cam kapısının da yumruklanmaya başladığını duyabiliyordum. Yumruk sesleri ara vermeksizin evin içinde yankılanırken çakan şimşekle birlikte evin içi soluk lacivert renginden arınıp beyaza bürünmüş, arkamda duran adamın iri gövdesinin gölgesinin üzerime vurmasına sebep olmuştu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TARUMARWhere stories live. Discover now