15

43 4 14
                                    

selamlarr

bu bölüm yayımlandıktan sonra textleri ekleyeceğim nasıl olacak bir fikrim yok ama diğer bölümleri kaldırmam gerekebilir. yada flashback gibi eklerim.

oy ve yorumlaarıınızı beklıyorummm

Ellerimi soğuk suyla yıkayıp yüzüme hızlıca çarptım. Biraz açılmam gerekiyordu. Yavuzla tartışmamızın üzerinden üç gün geçmişti. Ve maalesef devamsızlığım sınırda olduğu için okuldan kaçamıyordum. Zaten bir senem kaldı diye dişimi sıkmaktan başka çarem yoktu. Ancak üç gündür gönlümü almak için peşimi bırakmayan Yavuz bana hiç yardımcı olmuyordu.

Dalgın bakışlarla aynadan kendimi süzdüğüm sırada tuvalet kapısı yavaşça açılmış , içeri Erdem girmişti. O gün çarptığım Erdem evet. İşini görmek için ilerlediğinde ona yol açmak için geriye doğru çekiliyordum ki dengemi sağlayamayıp düşecek gibi oldum. Anında Erdem'in sağlam olan eliyle sarmalanmıştım bile.

"İyi misin?"

Kafamı onaylar şekilde sallayıp sırtımla kolu arasındaki teması kestim.

"Teşekkürler."

"Önemli değil."

Geriye kaçtığım yerde kabine girsin diye beklerken o beni şaşırtarak sorusunu yineledi.

"İyi olduğundan emin misin?"

Ofladım. Neden eskisi gibi normal olmayı , çevreme negatif enerjiler yollamayı önleyemiyordum ki?

"Neden soruyorsun? Tanışmıyoruz bile."

"Kim olsa sorardım. Kötü olduğunu gördüğüm içi soruyorum. Saklamakta berbatsın da."

"Sakladığımı kim söyledi? Ayrıca sanane amınakoyayım."

"İnsanlıkta yaramıyor."

Önce Yavuz , sonra Erdem. Evren resmen bana kıçıyla gülüyor olmalıydı. İkinci bir Yavuz vakası yaşamak istemediğimden söylenerek tuvaletten çıktım.

"Sikeyim sizin merakınızı"

Normalde bu kadar küfür eden biri değildim ancak son zamanlarda olanlar beni asabileştirmiş , isyankarlaştırmıştı. Kafam ağırlaşmaya başlamış ve bir sonraki derse girecek halim kalmamıştı. Kronik baş ağrım kendini gösterirken rastgele bir merdivene çöküp kafamı pervazına yasladım. Olmuyordu , bir şekilde iyi hissedip yoluma devam edemiyordum. Kendimden o kadar nefret ediyordum ki..

Yaklaşık kırk dakika öylece oturduktan sonra su almak için elimi çantama atmıştım ki , çantamı derslikte unuttuğumu farkettim. Ektiğim dersin dersliğinde..

Yapacak bir şeyim yoktu. Mecbur gidip , çantamı alacaktım. Zorlukla ayağa kalktım. Amfinin kapısına geldiğimde dersin bitmiş olduğunu ve öğrencilerin çıktığını gördüm. Köşeye geçip kalabalığın azalmasını bekledim. Ancak baygın bakışlarım derslikten çıkan Yavuz'a kaydığında şaşkınlıkla yerimde kımıldandım. Bunun ne işi vardı burada? Beni farkedip yanıma doğru geldi.

"Bunun için geldin herhalde." dedi , elindeki çantamı kaldırarak.

Kafamla onaylayıp , çantamı elinden aldım.

"Sen napıyorsun burada?"

"Sana bakınmak için geldim. Bulamadım , çantanı farkedip aldım işte. Kötü mü yapmışım?" Omzumu silktim.

"Sağol." dedim sadece. Onunla uğraşasım yoktu.

Ve ters yöne yürümeye başladım.

**************

Eve gitmek için acelesizce yolda yürüyordum. Ta ki Hale ve ardındaki Erdem okulun araç parketme yerinde karşıma çıkana kadar.

"Selam." dedi Hale öne çıkarak. Gözlerimi devirdim.

"Ne istiyor-sunuz?"

"Bak sorun çıkarmaya gelmedim. Daha önce konuşmalıydım seninle ancak Erdem'in olayından dolayı fırsat bulamadım."

Hale konuşuyor , Erdem bir iki adım ötesinde bekliyor ve benimle birlikte dinliyordu.

"Derdin ne Hale?"

"Son konuşmanızda Dağhan'a söylediklerin."

Ofladım.

"Bak Hale Dağhan'dan uzak duruyorum ve ona karşı bir şey hissetmiyorum. Senin için bir tehdit oluşturmuyorum yani. Bu mevzudan çok sıkıldım."

"Merakım Dağhanla ilgili değil. O sizi ilgilendirir. Ben o meseleyi geride bıraktım zaten. Sadece o gün Dağhan'a bir oyundan filan bahsetmişsin. Benim kurduğum? Dağhan sorduğunda bir halt anlamadım. Ben de sana sormak istedim. Bir yanlış anlaşılma mı oldu aramızda?"

Aklımdan silmeye çalıştığım anlar zihnime tekrar akın ederken gözlerimi yumup açtım. Asla kandırılışımı yeniden anlatmak istemiyordum. Zaten düşündükçe bile boğazım düğümleniyordu. Bir yandan da Hale'nin olanlardan bihaber duruşunu anlamlandıramıyordum.

"Bunu anlatırsam beni rahat bırakacak mısın?"

"Söz veriyorum , başka sorum olmayacak."

"Peki o zaman.. Sizinle karşılaştığımız gün biriyle buluşacaktım. Konuştuğum biriyle. Ve hastaneye geldiğimde arkadaşın o kişinin kendisi olduğunu ve ikinizin bana Dağhan'ı unutmam için bana oyun oynadığını söyledi."

Hale'nin ağzı şaşkınlıkla açılırken , Erdem sinirli olduğu anlaşılan bakışlarını suratımda gezdiriyordu.

"Ne? Bunu sana Melda mı söyledi? Doruk , neden böyle dediğini bilmiyorum ancak gerçekten olan bitenden asla haberim yok. Ben böyle bir insan değilim."

"Ama o öyle biri." dedi Erdem sıktığı dişleri arasından.

"Beni artık ilgilendirmiyor. Umrumda değil. Bundan sonra olan bitene beni karıştırmayın. İşin aslını öğrenmek istiyor değilim. Her halukarda önüme bakacağım."

Gözlerimi önce Haleye daha sonra Erdeme kitleyerek devam ettim.

"O yüzden benimle daha fazla muhatap olmayın. Şimdi başka bir şey yoksa gitmem gerek."

Gittiğim yönde ilerlemeye devam ederken Hale'nin sesini duydum ve arkamı hafifçe döndüm.

"Doruk?"

"Evet?"

"Üzgünüm ve onun adına özür dilerim."

Kafamı iki yana sallayıp önüme geri döndüm. Artık hiç önemi yoktu. Kafamı gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldım. Sanırım kalbim uzun bir süre kilitli kalacaktı.

bölüm nasıılddıı

geçiş gibi bir bölümdü asıl olaylar bundan sonra gelişecek eheheh

ask acısı loading

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 22 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

depresif•bxbWhere stories live. Discover now