20. BÖLÜM

2.9K 210 26
                                    

Karargahtan çıktıktan sonra eve gelmiş temizlik yapmıştım. 2 aydır eve uğramadığım için baya kötü durumdaydı ama halletmiştim. Şimdi Oğuz gelmiş bize kahve yapıyordu.

"Oğuz başka bilmediğim şeyler yok değil mi?"

"Yani ne biliyorsun bilmiyorum ki." dedi ve kahve bardaklarını alıp balkona çıktı. Ben de peşinden gittim.

"Ben sadece sizin artık Eren'i dinlemediğinizi ve görevlerde sıkıntı yaşadığınızı biliyorum." dedim. Oğuz kahveden bir yudum alıp bir sigara yaktı ve arkasına yaslandı.

"Açıkçası sorgulamaya başlamıştık. Senin bize dediklerin dünyanın en saçma şeyi bile olsa biz sorgulamadan yaparız. Çünkü sen bir şeyi söylerken illaki plan yapmışsındır. Ama Eren'den o güveni alamıyoruz. Eren vur emri bile verse ilk atış bir kaç dakika sonra oluyordu ve bu Eren'i delirtiyordu. O da 2 ayın birikimiyle Sefa'ya patladı zaten."

"Tamam da Erenle rütbemiz aynı, birlikte büyüdük, çoğu şeyi birlikte yaptık. Timi bile birlikte kurduk. Bu yaptığınız biraz ayıp olmuş." dedim. Oğuz gülümsedi.

"Ada bizi özellikle seçtin unutma. Bize ilk gün 'Ben özellikle emir alma konusunda sıkıntı yaşayanları seçtim. Benim kendi düşünceleri olan askerlere ihtiyacım var.' demiştin hatırla. Biz 2 senede alıştık senden emir almaya ama 2 ay kadar büyük bir sürede sen olmayınca sıkıntılar çıktı." dedi. Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Sorun yok gibi davranıyorlar ama tam halledilmedi. Gözlerinden belli." diyip ben de bir sigara yaktım.

"Sen takma kafana. Bizi toplamaya bak. O iki salak zaman içinde düzelir. Ben Sefa'yla konuştum. Eren'in her zamanki öfkesi diyip geçiştirdi." dedi Oğuz. Gülümsedim. Onla derleşmeyi bile ne kadar özlediğimi yeni yeni fark ediyordum.

"Sabah içtimalarını ben planlıyordum zaten form konusunda sıkıntınız yok. Diğer konularda da kendinize gelin bir zahmet. Bugün gerçekten sinirlendim. Bunun tekrarı olmazsa sizin için de benim için de daha sağlıklı olur." dedim.

"Fark ettim ne kadar sinirlendiğini. Haksız da değilsin ama yapacak bir şey yok."

"Neyse Oğuz. Çok özlemişim seninle oturup konuşmayı. Sen anlat bakalım." diyince yüzü düştü. Tek kaşımı kaldırıp kafamı salladım.

"Şu Beril meselesi." dedi.

"Oha sen 2 aydır bu kızın peşinden mi koşuyorsun? Rekor." dedim gülerek.

"Koşmuyorum sürünüyorum. Bildiğin süründürüyor. Ne yapacağım?" dedi sıkıntıyla.

"Bırakacaksın." dedim. Gözleri büyüdü.

"Mükemmel bir tavsiye!" dedi söylenerek.

"Bırak ki biraz burnu sürtsün Oğuz. O kız çok asi zaten ben sana bunu söylemiştim. Şimdi sen de ilgiye boğunca kaçıyor. Bir anda yaptığın her şeyi bırak. O sana gelecek." dedim kendimden emin bir şekilde.

"Ya gelmezse demeyeceğim bir bildiğin vardır ama ya o geldikten sonra ben istemezsem?"

"O zaman da sen yoluna gidersin o yoluna gider. Bazı şeyler zorlamaya gelmez kardeşim. En büyük örneği Eren'in zorlasa da size komutan olamaması gibi." diyince bir süre düşündükten sonra kafasını salladı.

"Her şeyi mi bırakıyım?" dedi bir kez daha. Güldüm.

"Her şeyi bırak Oğuz. Mesela haftanın 2 günü çiçek gönderme. Her gün mesaj atma. Peşinde koşmayı bırak, onun için bir şeyler yapma. İş çıkışı karakola da gitme." dedim. Şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Gözlerimi kıstım.

GÖREVWhere stories live. Discover now