10. BÖLÜM

4.6K 325 35
                                    

     Karargahtan çıktıktan sonra eve gelmiştik. Bir süre bu meseleyi düşünmüştüm. Aslan'ı yarın sabah komando timi sevk edecekti. Sorgudan sonra iyice emin olmuştuk bir şeyler çevirdiklerine.

       Gece saat üçü biraz geçerken telefonumun çalmasıyla uyandım. Albay arıyordu. Hemen kalkıp kendime geldim ve telefonu açtım. Bir yandan da giyinmeye başladım. Bu saatte arıyorsa kesin görev vardı.

"Üsteğmen Ada Görgülü, Malatya. Emredin konutanım!" dedim.

"Ada görev var timi topla gel. Yarım saate burda olun."

"Emredersiniz komutanım." diyip telefonu kapattım ve Eren'i aradım.

"Ada?" dedi uykulu sesiyle.

"Görev var 10 dakikaya çıkın."

"Tamam." diyip kapattı. Sefa'ya da haber verdikten sonra hep birlikte hazırlanıp çıktık ve karargaha gittik. Toplantı odasında albay dışında kimse yoktu. Biz tek tim çıkacaktık anlaşılan.

"Silah ticaretine baskın yapacaksınız. Bugün sabah 9 gibi olacak. Hemen hazırlanın bölgeye 5 kilometre uzakta ineceksiniz. Planınızı hazırlayın size güveniyorum." dedi albay. Silah ticareti sıkıntılı bir operasyondu. Çünkü karşı tarafta yüzlerce silah oluyordu. Eğer hızlı olmazsak sonuçları kötü olabilirdi. Ama böyle bir şeyin olmasına izin vermezdim.

"Emredersiniz komutanım." diyip hızla odadan çıktık. Operasyon üniformalarımızı giydikten sonra hangarda buluştuk.

"Mühimmattı çokça alın. Alabildiğiniz kadar. En iyi olduğunuz silahı alın. Riske atmak yok. Kuralları hatırlatın." dedim.

"Kendimizi tehlikeye atmak yok. Her şeyi bildiriyoruz. Seri hareket ediyoruz. İyi bir mevzi seçip olağandışı bir olay olmadığı sürece mevzimizi terk etmiyoruz. Kim olursa olsun vurulan tim komutanımız bile olsa kendi güvenliğimizden emin değilsek konumu terk etmiyoruz." dedi Sefa. Kafamı salladım. Benim dışımda birinin olası bir yaralanması durumunda mevzimi bir tek ben terk ederdim. Ben yaralanırsam da kendilerini tehlikeye atmalarını yasaklamıştım.

"Son olarak Hür olduğumuzu unutmuyoruz. Emir ne olursa olsun operasyon esnasında tek komutanınız benim." dedim.

"Anlaşıldı komutanım." dediler. Yanımıza bolca mühimmat aldıktan sonra hazırlıklarımızı bitirip helikopterle bölgeye iniş yapmıştık. Çantalarımız 50 kilo kadardı. Yürünecek 5 kilometre yol vardı ve yolun sonu sıcak çatışmaya çıkıyordu.

"Eren ve ben, Oğuz ve Sefa, Emre ve Akif eşleniyoruz. Hızlı hareketlerle karşı taraf ateş etmeden indirebildiğimizi indiriyoruz. İlk seferde onlar anlamadan en azından 18 kişi indirmeye çalışacağız. Bacaktan, koldan bile vursanız kârdır. Size güveniyorum." dedim.

"Konutanım hedef 5 kilometre ileride. Bir yaralanma durumunda ne yapacağız." dedi Sefa.

"Açma şom ağızını." dedi Oğuz.

"Ben sizi kurtarırım da ben vurulursam artık pamuğu tıkarsınız." dedi Eren. 5 kilometre ciddi bir mesafeydi. Ama birine bir şey olursa ne yapar ne eder o helikopteri üzerimize indirirdim.

"Kesin sesinizi! Kimseye bir şey olmayacak." dedim.

"Belli olmaz." dedi Eren.

"Eren!" dedim sitemle.

"Birine bir şey olursa da gerekirse dağı havaya uçururum ama o helikoptere alan açarım. Biz Hür timiyiz. Bize şartlar ne olursa olsun özgür olmak yakışır." dedim sert bir sesle. Operasyon sırasında kişilik değiştirdiğim bilgisi doğruydu.

GÖREVWhere stories live. Discover now