-Bölüm2: Düğün Akşamı-

18 0 0
                                    

Jennie'nin üvey annesi Shin Eun-Kyung, gençliğinde eğlence sektöründe kendi kuşağında popülerdi ve şimdi iki kızı olmasına rağmen hala halk arasında popülerdi.

Shin Eun-Kyung sadece metres olarak çok başarılı hileleriyle Kim Min-Hee'i bastırmakla kalmamış, aynı zamanda Shin ailesinin annesi olmuş ve zarif becerileriyle zengin eşler arasında kendine bir isim yapmıştır.

Düğün çok güzel geçiyordu, gelinlik bile büyük bir maliyetle Milano'da özel olarak dikilmiş ve herkes Shin Eun-Kyung'u övüyordu.

Jennie hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyor, utangaç görünüyor, dört gözle kapıya doğru bakıyordu, "Mutluluk anı geldi fakat...damat beni almaya gelmedi?"

Sözcükler ağzından çıkar çıkmaz Shin Eun-Kyung'un yüzü değişti.

Neler oluyordu? Gelin ölümcül hasta bir hayalet kocayla evleneceğini bilmiyor muydu?

Bir düğün töreni kaçınılmaz bir şekilde damatsız olamazdı.

Shin Jung-Keun bir adım öne çıktı, bakışları biraz suçlu ve kaçamaktı, " Jennie, bugün damat...damat biraz rahatsız, o yüzden gelemiyor, sen gidip karşılayabilirsin."

Jennie bir an duraksadı ve çabucak tebessüm ederek, "Tamam, ben gideyim o zaman." dedi.

Jennie kendisini almaya gelen lüx araca tek başına bindi.

Konuklar Jennie'nin güzel gölgesine bakınca onun taşradan dönmüş bir görgüsüz olduğunu söyleniyordu fakat onu güzel bir gelinlik içinde, ince ve narin bir vücutla görünce, mizacının aslında tarif edilemez derecede hafif sade ve kesinlikle güzel olduğunu fark etmişlerdi.

Hiçbir şey bilmediği halde iyi huylu, yumuşak kalpli görünümü herkesin sempatisini kazanmasına neden oldu ve herkes Shin Eun-Kyung'u işaret ederek fısıldaşmaya başladı.

- Görünürde sadece üvey anne olarak kalmamış ayrıca kendi kızları yerine onu evlendirmek istiyordu-

Shin Hanımın yüzü çirkinleşti, düğün onun kontrolündeydi ancak Jennie durumu tersine çevirmiş ve onu utandırmıştı, görünüşe göre Jennie'ye hafife almıştı.

Ancak önünde uzun bir zaman vardı onun içinde bir çözüm bulacaktı.

Jennie Icheon'a varınca gelin odasına girdi.

Yeni odada ışıklar yanmıyordu, karanlıktı ve ortam biraz soğuktu.

Jennie'nin bir çift koyu renk göz bebeği karanlıkta parıldayan bir yeşim taşıymış gibi ışık yayıyordu. Dikkatli ve temkinliydi. Yatağın yanına yanaştı, büyük yumuşak yatakta baygın şekilde yatan bir kadın vardı.

Bu onun karısı mıydı? Bir adamla evlendirileceği söylenmemiş miydi? Acaba yanlış odaya mı girdim diye tereddütte kaldı.

Bir süre sonra elini uzatıp nabzına baktı.

Ancak sonraki saniyede, ince beyaz bileği birkaç ince parmak tarafından kavrandı ve ani bir değişıklikle onu altına kıstırdı.

Jennie şok olmuştu. Kocasının ölüm döşeğinde hasta bir hayalet olduğu söyleniyordu, ancak parmakları güçlü ve sağlamdı, açıkça çok sağlıklıydı üstelik o bir kadındı!

O kimdi?

Jennie hızla dızlerini büktü ve onu itecekti.

Ama kadın daha da hızlıydı, saldırısını kolayca savurmuş, dizini bükmüş ve onu hareketsiz kalacak şekilde hapsetmisti.

Hareket dakik, hızlı ve şiddetli idi.

"Kimsin sen? Bırak beni!"

Jennie gücünü kullanarak debelendi, iki beden ince kumaşın üzerinde birbirine sürtünüyordu.

Miss ManobalWhere stories live. Discover now