-Bölüm1: Onun Gelini mi?-

20 0 0
                                    

2015 yılının sonbahar ayında Jennie, taşradan Seul'e doğru yol alan trene binmişti.

Dokuz yaşındayken kırsalda bırakılmış ve bugün alınmasının tek bir nedeni vardı: Shin ailesi kızlarının Icheon'a gelin gitmesini istiyorlardı.

Icheon'daki damadın zaten tedavi edilemeyecek bir hastalığının olduğunu, Shin ailesinin iki kızınında onunla evlenmek istemediklerini, bu nedenle Shin ailesinin kırsala evlatlık olarak giden bu kızı getirip onların yerine evlendirileceği söyleniyordu.

Jennie elinde kitapla yatakta oturuyordu, aniden kapı itilerek açıldı ve dışarıdan gelen soğuk ve üşütücü rüzgar tatlı bir kan kokusuyla birlikte içeri girdi.

Jennie gözlerini kaldırdığında dışarıda uzun boylu, gözalıcı bir bedenin içeri girdiğini gördü.

Bilinci yerinde değildi.

Çok geçmeden siyahlar giymiş birkaç adam içeri daldı:" Patron, şu an kimse yok, onu doğruca öteki dünyaya gönderin."

"Kim demiş kimse yok diye?"

Gruptaki en yaşlı adamla göz göze geldi.

Jennie böyle bir şey beklemiyordu, aniden kompartımanında yere yığılan kadın onun için ölümcül bir tehlike oluşturuyordu.

Yaşlı adamın gözleri öldürme niyetiyle doluydu, belli ki onu susturmak için öldürmek istiyordu.

Jennie ellerindeki silahlara hareketsizce baktı ve panik içinde " Bana zarar vermeyin, ben bir şey görmedim." diyerek merhamet dilenmeye başladı.

Yaşlı adam öne çıktı ve Jennie'nin küçük yüzüne baktı, yüzünde bir peçe vardı ve yüzünü net göremiyordu, ancak bir çift bükülmüş göz bebeği açıkta kalmıştı.

Bu göz bebeklerinin kıyaslanamaz büyüleyici parlaklığı, etrafa bakarken zarif bir görünüme sahipti.

Yaşlı adam daha önce hiç bu kadar güzel ve göz alıcı bir çift göz görmemiş, anında etkilenmişti.

"Güzelim dediklerimizi yaparsan sana zarar vermeyiz."

Jennie'nin uzun ince kirpikleri titredi ve merhametle,"Ölmek istemiyorum, çok korkuyorum, bana zarar vermediğiniz sürece ne derseniz yaparım." dedi.

Kızın yumuşak ve sıcak yalvarışları yaşlı adamın kendini daha fazla tutamamasına neden oldu, doğrudan Jennie'nin üzerine atladı ve onu altına kıstırdı.

"Patron önce sen hallet, sonra kardeşler de biraz eğlenirler."

Yaşlı adam silahını indirip adi kahkahalarla kadının hassas bölgelerindeki düğmeleri açmak için uzandı.

Fakat bir sonraki saniyede, küçük, ince, beyaz bir el gelip onu kavradı.

Yaşlı adam başını kaldırınca, kızın artık panik ve zayıflıktan sıyrılıp soğuk, kırık, bir ışıkla parlayan berrak, parlak, bükülmüş göz bebekleriyle karşılaştı.

" Sen!"

Yaşlı adam konuşmaya çalıştı ama Jennie elini kaldırmış ve elindeki gümüş iğneyi kıyaslanamayacak kadar keskin bir şekilde yaşlı adamın kafasına saplamıştı.

Miss ManobalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin