8-Sorgu

1 1 0
                                    

Saatlerdir ailemle polis karakolunda bekliyorduk.Ormanda,daha önce hiç üzülmediğim kadar üzülmüştüm.Şuan annemleri yalnız hissettirmemek için uğraşsamda,çabalasamda ağlayamıyordum.Hava öncekinden daha karanlıktı,sanki tüm dünyanın karanlığı üzerime çöküyordu.Ben ruhumu orada toprağa gömmüştüm,bedenim öylece gri bir sandalyede oturuyordu.Yanımda annem ağlıyordu,hayatımda ağladığını hiç görmemiştim,babamda aynı şekilde.İkiside genellikle düz duygulara sahiplerdi,yemeğimizi yer güler ve uyurduk.İkisi o kadar ağlıyorlardı ki tüm ay boyunca ölümün kafamda dolaşacağını biliyordum.Eğer ailem böyle ağlayacaksa,asla ölmemeyi isterdim.burada ölümler sadece hastalık ve yaşlılık ile gerçekleştiğinden dolayı az da olsa Maren'in otopsi raporunu hazırlamaya önem göstermişlerdi.Bunun için devletin yaptığı onca kötü şeye rağmen çok minnettardım.Hiçbir şey gerçek değilmiş gibi hissediyordum,sanki rüyanın içinde süzülüyordum.Belki de bedenimi gömüp, ruhumu bu sandalyeye oturtmaya zorunluluk bile duymadan öylece bu kasabadan uçup gitmem çok daha iyi olurdu.Zihnim hep bunu yapardı,kendisini acıya kapatmak için her yolu denerdi.Ama şimdi kaçamıyordum,orada kardeşim ölü yatıyordu,etrafımda annem ve babam ağlıyor ve yakarıyordu,Saze ve Artea mahcup bir şekilde öylece bekliyorlardı,sorgulanacaktık.Onlar bu işe girmek istemezlerdi,onları yordum mu diye düşünmek bile kardeşime hakaret olurdu.Polisin sorgu ve sohbet için geldiğini düşündükten sonra ufaktan ufaktan akan gözyaşlarımı silip ona baktım.Yok olmak istedim,çünkü küçük düşürüldüğümüzü hissedebiliyordum.Yönetim hep böyleydi,işi yönetime yükselmiş kişiler birilerini ezme çabalarındaydı.Kayé burada olsaydı kimse onu ezemezdi.Çünkü o sadece doğmuştu,varlıklı bir ailenin peşinden varoldu,benimle aynı şeyleri yaptı.Sadece ailelerimizin geliri farklıydı.Polis otopsi raporunu bakmaları için salya sümük ağlayan anneme değil,daha soğukkanlı kalabilmiş babama uzattı.Gözlerim buraya geldiğimden beri su gölüne döndü,kulaklarım çınlıyordu.Polis umursamaz umursamaz geldiği odaya geri döndü.Rapor,ölü beden,kan görmek istemiyordum.Ayağa kalktım ve biraz hava almak için binadan çıktım.Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı,haykırış duymak istemiyordum,polis sirenleri duymak istemiyordum,ancak çoktan yüzümün her bir yanına bulaşmış gözyaşları, rüzgarın etkisiyle yanıyordu.Sevdiğin birinin ölmesi,seninde ölmen gibiydi.Derinden hissedebiliyordum.Tüm kasabayı buradan görebiliyordum,bir kaç lamba ışığı yanıyordu,neredeyse tüm ahşap evlerin ışıkları kapalıydı, çelik binalarda öyle.Gözlerim yorgunluk ve üzüntüyle çökmüştü,kalbim parçalara ayrılmış ve pompaladığı tüm kan gözlerime yayılmıştı.Göremiyordum,acı beni kör ediyordu.Koca bir devlet ve polis karışımı binanın yanındaki küçük hastaneye bakıyordum.Belki erken gitseydim o ormana,annem beni tutmasaydı onu kurtarma umudum olurdu diyordum.Geri dönüş,çözüm yoktu.Sokakta parkedilmiş polis arabaları,devletin tankları dikkatimi çekemeyecek kadar normal geliyordu.Rüzgar yüzüme vurdu,ses yoktu.Gökyüzünde yıldızlar şimdi sönmüştü ve havada hâlâ ölü beden kokusu vardı.Kusmak istiyordum,çığlık atmak.Ama o bile yetmezdi,ölmem gerekiyordu,gözlerimi yumup gömülmem.Sırtımda bir el hissettiğimde arkamı döndüm,Artea arkasında dururken Saze gelmişti.Daha yeni tanışmamıza rağmen beni anlayışla karşılamaları,şikayet etmemeleri beni çok daha umutlu kılıyordu."Sorgu bu gece yapılmayacakmış.Çok yorgun ve üzgün olduğunuzu görebiliyorlar."Başımı sallarken bir kaç damla göz yaşımı elimin tersiyle sildim."Yarın eğitim binasına gelmek zorunda mıyım?"Halsizdim ve sabaha çoktan dedikoduların yayılacağını biliyordum.Saze gelmek zorunda olmadığımı,Lessa Vor'un bunu anlayışla karşılayacağını söyledikten sonra hepimiz evlerimize dağıldık.

Sorgu günü

İlk olarak sorguya Saze ve Artea neden o saatte ormanda olduklarından dolayı alındılar.Avcılık için gittiklerini ve arabalarının tekerleğinin patladığını daha sonra arabayı orada bırakamayacakları için eve gidemedikleri yalanını söylediler.Devlet,başından savmak için türlü bahaneler ararken bu zaten faslasıyla mükemmel bir sebepti.Onlar evlerine gitmek için son kez baş sağlığı dileyerek Artea'nın yeni tekerlek taktığı arablarına bindiler.Ailemden önce bir kaç yakınımızı,komşularımızı ve o saatlerde orada olan bir iki kişiyi sorguladılar.Daha şüpheli bile yoktu,bu nedenle neredeyse kasabanın çoğunluğu sorgulanmaya devam edildi.Ormanın o bölgesi cinayet için mükemmeldi çünkü orada kamera ya da oraya giden birisi yoktu.Babam, daha sonra annem sorgudan ağlayarak çıktığında neden beni sona sakladıklarını sormaya cesaretim yoktu.Işığın altında hava kararana kadar beklemiştim ve içimde geçmeyen o acıyla bacaklarımın hatta tüm bedenimin ağrısını görmezden gelerek sorgu odasına yürüdüm.Yaşlı bir polis bana yol vererek beni odaya soktu.Daha sonra kapının sertçe kapanışının ardından göz önünden kaybolduğu anda başımı masanın oturmam gereken tarafının karşısında oturan kadına çevirdim,Cette Zu'ydu kendisi.Sanki gizlice,günlerce Kyara eğitim binasından eğitim alarak bunu devletten saklarken devkelete ihanet etmiyormuş gibi omuzlarını dikleştirmiş sinirli ve egolu bir tavırla beni süzüyordu."Çok işim var Maella Jose,sabahtan beri buradayım.Hızlı ol."Derken sesi gerçekten yorgundu,eliyle çelik sandalyeyi işaret etti.Sandalyeyi çekip oturduğumda onu sorgulamamak için zor durdum.Bu oda kameralarla ve dinleme cihazlarıyla doluydu bundan ötürü eğitim binasını konuşmak,ikimizide bataklığa itmek olurdu,hatta binadaki herkesi.Boğazımı temizledikten sonra zar zor konuşabildim."Kayé nasıl?dün konuşmak için bir köşeye kaçtınız sanırsam."Dedim.Belki de Cette binadaki bir ajandı ve oradakileri tespit ederek devlete veriyordu,ama bir yandan bu imkansızdı, o zaman çoktan bina elden giderdi.Cette'nin yüzü daha da düştü,ama bir şeyleri bildiğimi bildiğinden dolayı saklı konuşacaktı."Kayé'nin, senin varlığı gereksiz kardeşinin hazin ölümünden haberi yok.Çünkü sohbetleştikten sonra sağ salim evinde döndü ve şuanda uykusunu alıyor.Şimdi beni uğraştırma genç kız,soracağım bir kaç soruyu cevapla."Cette,Kayé gibi değildi,fazlasıyla kabalığı ve nankörlüğü benimsemiş bir kadındı.'Varlığı gereksiz kardeşim'benim için çok değerliyken bahsediş şekli kalbimdeki sancıları arttırıyordu.Bundan sonra fazla ses çıkarmadım.Daha doğru düzgün yutkunamazken ve tüm duygularımın boğazımda biriktiğini hissederken dünyanın en acımasız ve aptal sorularını cevaplamaya çalışıyordum.

Sonunda odadan çıktığımda başım dönüyordu.Gözlerim net görme özelliğini kaybetmişti.Temiz hava almak ve eve gitmek için kendimi en hızlı olacak şekilde dışarıya attım.Üzerimdeki elbiseyi silkeleyerek düzeltmeye çalışırken dışarıda yağmur yağdığını fark ettim.Kasabanın sakinliği devam ediyordu ve buna şükrettim.Hüzün hâlâ damarlarımda dolaşırken soğuk cildimi kaplıyordu ve beni daha beter hissettiriyordu.İç çektim ve binanın otomatik kapısından geçtim,yağmur damla damla önüme düşüyorken elimi, beni yağmurdan koruyan tarafın dışına uzattım.Parmaklarıma yağmur yağarken sanki tüm acımı yağmur damlalarının çekeceğini düşünüyordum.Gözlerimi kapattım ve hep böyle kalmak istedim ancak yine aptal bir neden huzurumu bozdu."Jose kızı."Biraz yakınımda yaslanarak duran,bizi binaya getiren sarışın çocuktu bu.Başımı dağıtan bir kaç saniyeyi alıp yağmurun altında ıslanan kanalizasyon kapaklarından birine atmıştı."Berian,değil mi?"dedim sesimi zorlayarak.Bana karşıt,Berian'ın modu yerindeydi.Berian aşağı yukarı başını salladıktan sonra ağzındaki baklayı çıkardı,"Neden buradasın?Düne göre beter gözüküyorsun."Bunun beni üzmesi gerekirken artık neredeyse hiçbir şey hissedemiyordum.Tüm gece uyuyamamaktan gözlerim şişmişti.Gözlerimi kırpıştırdım ve gülümsemeye çalıştım."Uzun hikaye..."Göğsüme oturan acıyı,gözümün önüne gelen ölü bedenle beraber tekrardan hissettiğimde dolan gözlerimi başka bir yöne çevirdim."Sadece eve gitmeme yardımcı olur musun?Çok yağmur yağıyor da...Ve bir süre eğitim binasına da gelemeyeceğim."Zar zor yutkunduktan sonra kollarımı birleştirdim ve evlerin ardındaki sonsuz ormana baktım.Olan biten her şeyi unutmak için o kadar çabaladım ki bir an için başımda dikilmiş Berian'ı unuttum."Çok yorgunsun,üzgünsün ve hayatın boyunca böylesin.Sana soru sormayacağım ve acını hatırlatmayacağım.Ve..."Beni tanımıyordu bile,zamanında ne kadar neşeli bir çocuk olduğumu,sevgi dolu bir genç olduğumu bilmiyordu.Bu nedenle üzerimde etkisi olmayan bu sözlerinden sonra diyeceklerinin hiçbir önemi yoktu.Sözünü kestim,"Beni tanımıyorsun bile Lordan.Eğer son iki gündür ne olduğunu çok merak ediyorsan,başımda saçmalıklar zırvalamayı bırak ve eğitimcilerimize sor.Özet geçeceklerdir."Açıkçası çokta onun yardımına yani,yağmurdan koruyucu şemsiyesine ihtiyacım yoktu.Bazen ıslanmak ve zatürre olmak bir erkeğin koruması için gururunu çöpe atmaktan daha iyiydi.

Ölümü AvlamakDonde viven las historias. Descúbrelo ahora