7-Maren

3 1 2
                                    

Tüm kasabanın yanan sarı ışıkları,dışarıya adım attığımda gözüme gelen tek şey oldu.Bir sürü,düzensiz tahtadan yapılmış küçük evlerde farklı farklı hayatlar vardı.Bizim kasabamızda kavga,gürültü olmazdı.Sakince ve sessizce bahçede durdum.Kasaba o kadar-tıpkı eskisi gibi- sessizdi ki,ormanda uçuşan ateş böceklerinin seslerini duyabiliyordum.Bu soğuk havada bile ateş böceklerinin buralarda dolaşması şaşırtıcıydı.Küresel ısınmanın ardından aniden değişen hava ısısıyla güzel Kyara'mızdan uzaklaşmaya vakit bulamamış olmalıydılar.Camdan evimize baktığımda gözlerim hayal kırıklığıyla doldu.Bizde bir parça hayattık,ben bir parça hayattım.Diğer evlere baktım,hepimiz aynıydık.Başımıza gelen olaylar,acılarımız ve duygularımız bizi ayırıyordu birbirimizden.Yoksa ben uzaktan gelen bir gezgin olsaydım devletin otoritesine uyum göstermiş biz halkı,birbiriyle aynı onlarca ahşap evden farksız görürdüm.Ben de uzaktan bakınca on sekiz yılını ailesiyle, dünyanın acımasızlığından habersiz avcılığa yeni adım atan bir kız olarak geçirdim.Tepeden bakınca ise hepimiz aynı ve basittik ama,ayrıntılarla hayatlarımız izlenince hepimiz özeldik.Tane tane,ve eşi benzeri olmayan.Kayé'yi hayatımda hiç görmedim,karşıma çıktıysa bile aklımda kaldığını sanmıyorum.O da özeldi,bana anlattığı kadarıyla onunda acıları vardı.Delici mavi gözleri,simsiyah jöleli saçı onu "o" yapmıyordu.Nane kokusu,bembeyaz teni?Onu "o" yapan tek şey ruhuydu.Kayé'nin varlıklı ailesi vardı,sevgiyi göstermeyi öğrenememiş bir ailesi.Dikdörtgen kağıt parçasıyla kızlarının gönlünü almaya çalışıyorlardı.Kızları sevgi istiyordu,ufak bir kucaklaşma bile ona yeterdi,minik bir omza verilen okşama.Bu gözlerinden görülebiliyordu.Kayé,şımarıklığı elinde olmayanlardandı.O doğduğundan beri devletin özel üretim çelik binalarından birindeki özel yapılı yatağında yattı,küçüklüğünde dış görünüşüne önem veren ailesinin taze mi taze şampuanlarını yüzüne sürdü,sonunda eğleniyordu.Ancak azar yedi,özel okulundan dönerken avcılık eğitimi almaya zorlandı.Kuzeni Cette ise aynı yaşamı daha kolay atlatabilen bir kıvrak zekayla yönetimin yanına atıldı.Toprağın altında gururlanan, varlığı tüm kasabaya yetecek ailesini geride bıraktı.İtaatkâr gösterdi kendini,tüm kasabanın ağzında ismi dolaştı.Ancak gizlice yönetime ihanet ettiğini dün o garip eğitim binasında öğrenmek garipti.Kayé ve Cette aralarında çokça uzak yaş aralığına sahip,ancak birbiriyle aynı yaşamı farklı duygularla geçiren iki kuzendi.Belki de şimdi son moda ve zarif koltuklarında çaylarını,son moda ve zarif fincanlarında yudumlarken birbirlerinin benzerliğini anlamaya çalışıyorlardı ve ben kayıp kardeşimi bulmaya çalışıyordum.Cette ve Kayé arasındaki farkı düşünüyordum ve bildiğim gereksiz bir bilgi daha olduğunu anladım;Cette ailesini gururlandırarak devletin yanına gittikten sonra ailesini yakın bir süreçte kaybetti ve o zaman okulunu çoktan bitirmiş olsada,çok fazla gençti.Kayé'nin annesi ve babası ise sapasağlam hayattaydı.Devleti yöneten yaşlı adam ve onun bir sürü adamı,sahte ve acımasız"devrim"anlayışlarının ardından tüm kasabayı çöplüğe çevirdi.Piknik yaptığımız ormanımıza kimse gitmek istemiyordu çünkü sadece yılın ilk gününde temizleniyordu.Avcılık yaptığımız ormanımız hakkında konuşmak bile istemiyordum;sineklerin ve kurtçukların tüketmeye başladığı bir sürü ölü hayvan doluydu.Hayvanları evimize almamız bile yasaktı,devlet bizi açlıkla süründürmeye çalışıyordu,evet kesinlikle bizi korkunç bir şeye hazırlıyorlardı.Bizler on sekizimize basar basmaz belirli bir yaşa kadar zorunlu avcılık yapıyoruz,bizler fazla hayvanlara sahip olmamıza rağmen aç bırakılıyoruz.Sonumuz asla iyi olmayacaktı,hayvanlar tükenecekti ve bu devrimci yaşlı adam yönetimden ayrıldığında zorunlu avcılık,çocuklarımıza anlatacağımız bir efsane olacaktı.Tıpkı asla unutamadığım Oija'lar efsanesi gibi.Kayé,bende mantıklı hatıralar bırakan tek arkadaştı,hep öyle olacaktı.

Sonunda avcılık ormanına vardığımda elimde olmadan eninde sonunda ürperdim.Avcılardan iz kalmamış,ben öylece yürüyordum.Etrafı görmemi sağlayan tek şey hüzünle parlayan ay ışığıydı.Ya Maren düz ilerlediyse ve sonsuzluğa kaybolduysa?diye iç geçirdim.Bu ürpertici ormanda Maren diye bağırmak bile istemiyordum.Sanki öcüler beni bulur gibi bir his vardı içimde,ne olduğunu bilmediğim ama korktuğum o öcüler.İlerledim,ormanda bakabileceğim her yere bakmaya çalıştım.Maren daha çok küçüktü,annem beni suçlarken bende annemi suçluyordum onu bu yaşta ormana bırakmasından dolayı.Annem ve ben ilk defa bu yönden ruhen aynı olmuştuk,birbirimizi suçlayarak.Ama birbirimizi suçlayarak harap olurduk,bu istediğim bir şey değildi.Ben erkek kardeşim Maren Jose'yi bulduktan sonra eve gidip yatağıma kavuşacaktım.Ama uykum bile doğru düzgün yoktu,içimdeki sızı uyumamı istiyordu,beni zorla uyutmak istiyordu.Sanki uyuyarak bu acıdan kaçabilirdim.İçimdeki ses,çevremdeki herkesi suçluyordu.Kayé beni sağa götürmeseydi,Berian beni eğitim binasına götürmeseydi,Kimarmas ikizler beni bir kaç dakika bekletmeseydi ya da annem...Bu sonsuza kadar giderdi,kimi suçlarsam suçlayayım artık olan olmuştu.Karanlıkta yürümeye devam ederken bir çıtırtı sesi duyar duymaz yerimden sıçradım."Maren?"sesim korkak ve tiz çıksada amacım dala sertçe basan varlığı etkilemek değil, erkek kardeşimi bulmaktı.Gözlerim her bir yönde dolaşırken artık başım dönmeye başladı,ilerledikçe orman karanlıklaşıyordu.İlerlemeye devam ederken,hızlıca geçen bir şeye çarptım.Bu bir kızdı,çenesinde biten düz saçları sallanan bir...Saze Gollac.Kaşlarını çattı ve neden burda olduğumu sorgularcasına bana korkarak baktı.İkimizinde kalbinin deli gibi attığını biliyordum çünkü saat ormanda olmak için çok geçti ve karşımıza ne çıkarsa kalbimiz duracak kadar korkak insanlardık.Ne kadar eğitimci olsakta,avcı olsakta,isyancı olsakta,öyleydik."Jose kızı?ödümü kopardın,ne işin var burada bu saatte?" Saze elini, yüreği ağzına gelmiş gibi kalbine götürdü.Ben ondan daha çok korkmuştum ancak korkumu,yüzünü seçmeye çalışırken harcamıştım bile."Erkek kardeşim Maren...O kayıp."Annem polislere güvenmişti,ancak burada tek bir polis bile yoktu."Artea ve ben binadan yeni ayrıldık.Arabamız var ve şuan Artea'da.çok uzakta değil,kardeşini bulmana yardımcı olabiliriz.Bugün eve gideceğim diye sıkılıyordum bende."Dedi aniden Saze.Sabahki halinden daha iyi sayılırdı.Belki ona kafa karıştırıcı sorular sorabilirdim,Oija efsanesi gibi.Kayé kesinlikle bununla aklımı çelmiş olmalıydı.

Ölümü AvlamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin