3-Çelik

5 2 2
                                    

Kayé en son korkuyla ağaçta asılıydı ve ondan öncede bir geyik vurdum ve şimdi hiç iyi hissetmiyorum.Sağ tarafa gelmemeliydim.Berian denen bir erkeği daha tanışalı bir saat anca olan bir kızla takip etmemeliydim.Herşey yanlış geliyordu.Onları takip ederken sağıma soluma baktım;bir tarafta sonsuz orman yolculuğu vardı,bir tarafta kasabamız vardı ancak oldukça uzaktı.Şimdiden evde olmam gerekiyordu,ailem arkadaş edinemeyeceğimi düşünüyordu ama kendi tabirimle çoktan edindim.Ya da Kayé sağa gitmek için beni yanında çanta gibi dolaştırıyordu.Ailem ile haberleşecek hiçbir şeyim yoktu.Beni merak etmemelerini umdum,sabah umurlarında bile değildim zaten.Kayé ikide bir beni kontrol ediyordu,ses çıkartmıyordu.Sanki ağaçtan sarkan sonra da lise arkadaşım tarafından kurtarılan bendim.Kim bilir Berian hiç gelmeseydi Kayé'ye ne olurdu.İpi kesecektim ve o da yere kapaklanacaktı.Kyara av neydi,neden Kayé sorgulamadan peşinden gitti bilmiyordum.Üstüme bir ağırlık çöktü,sessizlikte bir yandan kafamdaki sesleri dinlerken bir yandan da neden buraya geldiğime yakınıyordum."Kyara av nedir,bana açıklar mısınız?"Sonunda ağzımı açıp sessizliği bozdum.Doğallığı gittikçe artan,insanlığın kirlerinden uzaklaşmış av ormanının sağında çimenleri ezip geçiyor,iki gün önce yağan yağmurdan kalan toprak kokusunu içime çekiyordum."Eğitim binası.Şaşırmadım çünkü ailem bana okçuluk eğitimi verirken,av ormanının sağ tarafındaki av binasından konuşuyorlardı."Eğitim görmek,isteyeceğim son şeydi.Şansıma bir ceylan vurmak istedim,tüm gün boyunca çalışıp 'eğitimli olmak' değil."Peki ya Berian?"Kayé birşey söylemedi,o kadar sorgucu ve ciddiydim ki ikiside sessizliği seçtiler.Hislerim yaklaştığımızı söylüyordu,ya da burnum.Çünkü böylesine güzel kokan bir ormandan çelik kokusu almaya başlamıştım.Berian konuştu,"yıllar önceden beri sağa eğitim için geliyorum.Kyara Av'ı bulmam uzun sürmedi."Tüylerim ciddi sesiyle ürperdi.Çelik kokusu burun direklerimi sızlattı.Sağa korkmadan,yalnız başına gelmesi imkansızdı,ya da sadece teorilere hayran halkımız bunu nesillere aktarıp imkansız gösteriyordu."Yani..."Sorgular ses tonuma engel olamadım.Ve o sözümü kesti,"Çok soru çok bedel demektir."Önden ilerlerken,yüzüme bakmazken kibrini kabartmış olmalıydı.Birşey demedim ve ikisini takip etmeye devam ettim.

Bir binanın önünde durduk,çevresi tertemiz,altındaki çimenleri ezmiş bir çelik binanın önünde durduk.Kare şeklinde pürüzsüz duran küçük bir bina;cam yok,kapı yok,ses yok.Tanrı'nın ormanın ortasına kondurduğu gri bir küp gibi.Çelikle karışmış yeşillik kokusunu içime çektim.Kayé halinden memnundu,mavi gözleri çeliğin yansımasıyla parlıyordu.Bense yorgun yüz ifademi silip atmak istiyordum."Yönetimin burayı fark etmemesi imkansız."dedi Kayé gözlerini binadan alamazken.Şüphe ile bir Kayé'ye birde binaya baktım.Binanın giriş ya da çıkışı yoktu."Sağ tarafa az kişi geldiğinden dolayı burayı sadece yılda bir kere denetliyorlar.Küp denetlenme günlerinde yer altına iner,üstü çimenle kaplanır."Berian bunları çok mantıklı birşeymiş gibi sakince anlattığında kaşlarımı çatıp birşeyleri yerine oturtmaya çalıştım."denetleme günü ne zaman?" dedik Kayé ile aynı anda.Birbirimize baktığımızda yüzümüzde ufak bir tebessüm belirdi daha sonra küpe doğru yürüyen Berian,ufak neşeyi tek sözüyle sildi,"Bugün."Bugün 18. yılımın ilk günü,1 Ocak.Senede bir,senenin ilk günü yapılıyor olmalı denetleme.İç çektim,cebimin çıtçıtını açıp kapadığımı fark edince elimi çekip kollarımı birleştirdim."Ama şimdi neden-"Sözüm tekrar kesildi,"Avlanmaya çıkıldığı vakitlerde denetlemeye gelmezler.Akşam gibi,herkes eğitimden sonra eve gittiğinde gelirler."Başımı salladım,yüzüne bile bakmadım.Binanın, kasabamızdaki ahşap çıkıntılı evlerin aksine çelik ve düz olması dışında başka ilgi çekici hiçbir yanı yoktu.Berian Kayé'ye bakarak başıyla gelmemiz için işaret etti.Kayé kolumdan tutup beni binaya daha da yakınlaştırdı.Çekiştirmesine gerek yoktu,ayaklarım vardı ama kolumu daha da sıkı tuttu ve fikrimce bunu bilmeden yapıyordu.Heyecanlanmış gibi gözüküyordu.Başka hiçbir konuşma, sohbet olmadı.Binaya yaklaştığımızda omurgamdan bir ürperti yükseldi.Hislerime güvenerek reddetme seçeneğim vardı ama ben çoktan merakıma yenilmiştim bile.Önümüzdeki Berian ilerleyerek küpe adını düz bir tonda söyledi,"Berian Lordan."ve bilmediğim bir şeyi ekledi,"Öğrenci 7."Bir süre hiçbir şey olmadı,geçip gitmek istedim.Bana oynanan bir oyun olsa aptallığım ve saflığım yüzümden eğer ölmezsem ömrüm boyunca pişmanlık duyardım.Küpün,durduğumuz yönündeki bölgesinde kapı şeklinde bir çıkıntı oluşmaya başladığında sıkıntıyla çekiştirdiğim yayı sıkıca tuttum ve oyun ya da gerçek olan bu yere kendi aklımca hazırlandım.Kayé istediğine ulaşmış gibi gözüküyordu ancak meraklıydıda.Göz bebekleri küpün her bir yanında oynaşıyordu,özelliklede Berian'ın kapladığı kapıya benzer çıkıntıda.Çıkıntı tam anlamıyla kapı boyutunu ve şeklini aldı.İçerisinden bir kapı kolu uzandı.Hayatımda devlet binasında bile görmediğim bir teknolojiydi bu.Kayé şaşkınlıkltan kamburlaşmış duruşunu dikleştirdi hazırlanırcasına.İçimdeki şaşkın ve meraklı aptal sarışını dışıma yansıtmamaya çalıştım.Ve Berian kapıyı açtı.

Ölümü AvlamakWhere stories live. Discover now