5-yeraltı

3 0 0
                                    

Binadaki herkes saatlerce yeraltı katında tutuluyordu.Bu kat yeraltı katlarının en alt katı ve sadece acil durumlar için kullanılıyor.Bana söylenen tek şey buydu.Lessa Vor bizi buraya,Saze,Artea ve iki tane ileri seviye eğitimci ile getirdi.Burası diğer katlara göre daha karanlık ve işlevsiz olduğu gibi kimsede sorularımıza cevap vermiyordu.Bu kata inen bir asansör ve acil durum merdiveni vardı.Oda tekrardan çeliktendi ancak fazla büyük bir odaydı.Saze ve Artea kardeşler asansörün sol tarafında kollarını bağlamış,bizleri gözetlerken endişeli gözüküyorlardı.Sağ tarafta ise silahları olan iki kişi vardı,iki ileri seviye eğitimciler.Yüz ifadeleri fazlasıyla ciddiydi,ellerindeki silahlar fazlasıyla ağır ve ürpertici gözüküyordu.Üzerlerinde Artea ve Saze'den farklı kıyafetler vardı.Kıvırcık sarı saçlarını yanlardan kazımış,siyah bir güneş gözlüğü takan üçüncü seviye yönetim veren kız dümdüz ileriye bakıyordu.En dikkat çeken özelliği dövmeleriydi; kolsuz siyah tişörtünün açıkta kalan kısımlarından görünen karışık bir sürü dövmesi,bileklerinden başlayıp boynuna kadar gidiyordu,kırmızı ve siyah rengi tenini kaplıyordu.Yanındaki dördüncü seviye eğitim veren,koyu kahverengi tene sahip adam ile aynı asker pantolonunu giyiyorlardı.Aynı boydaydılar ve Saze ile Artea gibi endişeli değildiler.Adamın saçları yoktu,onun yerine başında bir kaç yazı yazıyor lâkin gözlerimi kıssamda göremiyordum çünkü odada sayılı olarak dizilmiş sandalyeler kapılmış,bu nedenle arkada duvara yaslanmış,Kayé'nin bunaldığı icin mızmızlanışını dinliyordum.Odadaki çoğunluk arkadaşıyla sohbetleşiyor,ne olduğunu anlamıyordu.O kız nefes nefese Lessa'nın odasına girdiği andan itbiaren buradaydık.Kayé bıkkın bıkkın asansöre doğru bakarken konuştu,"Maella,Cette'yi biliyorsundur.Kuzenim,yönetim her hangi bir duyuru yapacakken genellikle o da kürsüye çıkar."Bir kaç kez o kızı gördüğümü hatırlıyordum,Cette Zu yönetimin gözdesi olarak biliniyordu.Tüm Akraba sofralarında bile,alakamız olmamasına rağmen Cette Zu'nun kim bilir ne kadar para vererek yönetimin ilgisini çektiğini tartışıyorduk.Kayé'den daha çok zengin bir soya sahipti."O burada.Devlete ihanet edecek son kişi olduğuna inanırdım fakat yanılıyormuşum."Bana baktı daha sonra başıyla önümüzü işaret etti.Siyah uzun saçları ve mavi gözleriyle kollarını bağlamış stresli stresli oturduğu yerden bacağıyla ritim tutan kızı gördüm,Cette ve Kayé benziyorlardı ancak Cette daha sivri,sert ve soğuk görünüşlüydü."Gidip konuşsana."dedim gözlerim kopmak üzere sallanan lambalara takılmışken.Çok fazla ses vardı ve Kayé'nin sesini duymakta zorluk çekiyordum.Odada yüzden fazla avcı vardı,hepsi farklı görünüşte ve davranışlardaydı.Kayé omuz silkti,ellerine ceplerine soktu.Uzun bir süre gözünü etrafta gezdirdikten sonra yaslandığı duvardan doğrularak konuştu,"Haklısın,belki şu yönetimin buraya erken gelmesinin nedenini falan biliyordur."tek elini cebinden çıkardı ve asker selamı vererek kuzeni Cette'ye doğru ilerledi.Ona aynı karşılığı verdikten sonra gidişiyle beraber zorlanarak çıkardığım gülüşüm tekrardan söndü.Odada gözlerim gezindi ve kahverengi gözleri onunda odada gezinen bir erkekle göz göze geldim.Yanındaki kısa boylu esmer kızda bana şaşkınlığını engellemeye çabalamadan bana baktı.Karşılarındaki bir iki yetişkinle konuşuyorlardı ancak şimdi o kadar uzun baktılar ki iki yetişkinde bana döndü.Gözlerimi hızla Kayé ve Cette'ye çevirdim ancak orada yoktular.Yerimde öylece bıkkın ve yalnız bir şekilde durmama mı şaşırmışlardı?yoksa yeni olmama mı?Çünkü her neye şaşırırlarsa şaşırsınlar akıl sağlığımın yerinde olduğunu biliyordum,ve önemli olanda buydu.Parmaklarımı stresle birbirine sürterek Saze ve Artea'nın yanına yürüdüm.Kalabalıkta çarptıklarım,küfür savuruyordu.İğrenerek bakan ya da bilerek beni iteleyenlerde oldu ancak şuanlık,bir kaç saniyelik tek hayat amacım Gollac kardeşlere ulaşmaktı.Kendimi koruyarak geçmeye çalışmama gerek kalmadan asansörün oraya ulaştım.Saze başına daha fazla iş açılmış gibi iç çekti.Artea ise kaşlarını çatışını durdurmadan gözlerini kısarak baktı."Dökül bakalım öğrenci dokuz."Bir Saze bir Artea'ya sorgulayıcı yaklaşmamaya uğraşarak baktım."Üst katlarda ne oluyor?Yönetim neden geldi?Neden saatlerdir buradayız?Şimdiden eve dönmem gerekliydi."Artea sanki saatlerdir bu soruları zaten neredeyse odadaki doksan kişiden almış gibi usanmış yüz ifadesini takındı.Saze başını salladı,"Anlıyorum.Ama Lessa Vor'un seviyesine en uzak bizleriz.Fron ve Purinya'ya sorabilirsin."başıyla yanı işaret ettiğinde teşekkür edercesine başımı salladım.Yandaki Kıvırcık sarışın Purinya olmalıydı,siyahi adam ise Fron.onlara doğru adım attığım sırada Artea eliyle yolumu kesti,başı Saze'e dönüktü ve neden böyle bir bilgi verdiği için sorgular gibiydi,"Ne?"dedi Saze gülerek.İkisinin yüz ifadelerinden birşey anlıyormuşum gibi davrandım ancak burada anladığım hiçbir şey yoktu."Gerçekten,ne?Devlet sırrı falan mı?gidip konuşmama izin vermezseniz eve gittiğim gibi burayı yönetime anlatırım."Kolunun altından geçtim ve yandaki Purinya ve Fron'a gittim.Artea Çaresiz gözüküyordu,birşeyler anlatmaya çalışıyordu ancak kolunu çekiştiren Saze'den dolayı kımıldamadı.Purinya ve Fron beni asansöre olan yakınlığımdan dolayı silahla geriye iteledi.Ellerimi dalga geçercesine havaya kaldırdım ancak ölü gibi ciddilerdi."Neler oluyor?Bana söyleyebilecek bir bilginiz var mı?"Mimikleri oynamadı.Daha sonra Purinya gözlüğünü çıkartıp siyah kıyafetinin yakasına astı.Yeşil gözlerini bana sinirle dikti,bu kadının öğrencileri delirmiş olmalıydı.Bir anlığına asla üçüncü seviyeye gelmek istemedim."Öğrenci dokuz,seviye bir.Bu senin gibi birini ilgilendirmemeli.Eğitim bile almamışsın,ilk günün.Acınası."Duygu katmadan,nefret katmadan düz ses tonuyla yüzüme tükürür gibi konuştu.Fron, kadının kabalığıyla kocaman açılan kahverengi gözlerine engel olamadı."Purinya,hangi acınası öğrenci ilk gününden ceylan vurmuş?"İlk defa beni savunan birisinin olmasına şükrettim.Purinya ve Fron otuzlarında olmalıydılar.Fron beklemediğim bir şekilde gülümsedi,dişleri o kadar beyazdı ki göz kamaştırıyordu."Ben Fron Vanez,dördüncü seviye eğitmeniyim.Bu da Purinya Kei,üçüncü seviye eğitmeni."Fron gerçekten konuşkan gibiydi,Purinya onu dinledikçe yüzünü buruşturdu ve gözünü devirdi."Peki küçük ceylan katili,aç kulaklarını."Dedi sert bir şekilde Purinya.Kimsenin ona yaklaşamayacağı bir kadındı.Ancak konuşma şekli sinirimi bozuyordu,saygımı korumaya devam ettim.Benden kat kat yaşça büyük bir kadındı ve yanlış birşey yaparsam herşeyi daha çok batırırdım.Üzerime eğildi,silahı üzerine sürtününce demir ve kumaş arasında gıcırtı sesi çıkardı."Uzun bir süre burada kalacaksınız o kadar."Gözlerim merakla büyüdükçe kaşlarımı çattım."Ne kadar uzun bir süre?" Diye sorguladım,Purinya geri çekildi emin bir şekilde.İki parmağıyla gözlüğünü yakasından geri çıkardı."Ceylan vurdun diye bir sorunu cevapladım,bir dahakine birşeyler daha vur öyle gel belki o zaman bir soru daha sorma şansın olur."Gözlüğünü taktı ve beni silahıyla iteledi.O an belki bir yardımı dokunur diye Fron'a baktım ancak yüz ifadesi tekrardan ciddileşmişti.Şimdi kafasındaki yazıyı zar zor görebiliyordum,"Acımasız Devrimin sonu"Onu dövme yaptıracak kadar ne ima etmeye çalıştı,yönetimin karşısına nasıl çıktı anlayamıyordum.Sanki gözlerinin altında bir hüzün vardı,bizden saklanan birşeyi biliyordu ve o şey onu parçalıyordu.

Ve o şeyin bizi de parçalayacağı üzerine yemin edebilirdim.

Kayé uzun süredir ortada yoktu,bu kalabalıkta onu aramaya yeltenmedim bile.Başımı dinlemek istiyordum.Büyük ihtimalle geç olmuş olmalıydı ki çoğunluk sandalyelerde ya da duvarlara yaslanarak uyuyordu.Gözlerim yorgunlukla kısıldı.Belki de uyursam,annemin naif sesini duyarak, bu değişik küpten kopup giderdim.

Ölümü AvlamakWhere stories live. Discover now