6-devrimden kayıp sırlar

3 1 0
                                    

Megafonun sesiyle yerimden sıçrayarak uyandım.Megafon tarzı şeylerin kullanımının sadece ve sadece devlete ait olduğuna inanırdım.Şimdi ise herşey inancımın zıttı.Duvara yaslanmış,yaptığım ilk şeyin iki yanıma dizilmiş insanların uykuyla karışık şaşkın bakışlarına dönmek olduğunu kabullenmiştim.Sırtım ağrıyordu ve deri kıyafetlerim duvara yapışmıştı.Kendime gelmeye çalıştım,diğerleri gibi ayağa kalktım.Çoğu kişi hiç uyumamış gibi dimdik duruyordu.Birkaç kişi ise benim gibi ne yapacağını şaşmıştı.Megafonun tiz sesinden sonra Lessa Vor'un sesini duydum,"Sayın öğrencilerimiz,sizi bir gece burada beklettiğimiz için bizi affedin.Devlet denetim için erken geldi.Tanrıya şükür,erkenden Kyara av binamızı ya da bizlerin söylemleriyle kübümüzü yer altına saklayabildik.Devlet şimdi sağdan ayrıldı.Tüm Kyara halkı,tekrardan evlerinize gidebilirsiniz.Tekrardan özürlerimi size iletiyorum.Lessa vor."Uykuyla sendeledim,Purinya ve Fron herkesi sıralar haline getirdi ve teker teker acil durum merdiveninden indirdi.Artea ve Saze ise öğrenci gibi peşimizden geldiler.Kafam fazlasıyla karışıktı,kardeşim hiçbir şeyin farkına varmamış olabilirdi ancak annem ve babamın meraktan çatlamış olabileceğine yemin edebilirdim.

Sonunda teker teker isimlerimiz alınarak bu çelik küpün içerisinden çıkartıldık.Tekrardan ormanın güzel kokusunu alabiliyordum.Sol taraf ölü hayvanlar,kirli atıklarla doluyken sağ taraf hayatımda görüp görebileceğim en temiz bölgeydi.Eve gitmek için yol bilmiyordum bu yüzden Kayé'yi bulabilmek için kalabalığa göz attım ancak tanıdık kimse yoktu.İçeride bana şaşkın şaşkın bakan kız ve oğlan birden yanımda bittiler. " Sen kimsin?" diye atıldı kısa kız birden,yanındaki de sessizce beni izliyordu. Kız fazlasıyla meraklı ve sevecen bir yüz ifadesine sahipti. Purinya ve Fron arkadan ilerlememiz için işaret ettiler.Burası çok doluydu ve ortada durup herkesin önünü kapamamız aptalcaydı. Kız kolumu çekiştirip bizi binanın bir köşesine çekti."Asıl siz kimsiniz?" Kız dalga geçercesine kıkırdadı."Biz? Biz öğrenciyiz. Peki sen? Adın ne?" Gözlerimle ikisine gelgit yaptım. Yüz ifadem tam anlamıyla 'ne oluyor?' der gibiydi. Bu ikisi az da olsa tanıdıktı, gözüm kestiriyordu ancak bir türlü çıkaramıyordum."Maella."Kız bir yanındaki çocuğa bir bana baktı. İkiside orta boylu ve benzerdiler, bense onlara göre uzundum. Kız bir şeyler biliyormuş gibi dikkatle bana baktı."Maella Jose! Ben Yennarosa beni hatırladın mı?" Kaşlarımı çattım. Evet, etrafa bakınırken beynimi zorluyordum."İlkokulda aynı sınıftaydık, hadi ama. Ne çok değişmişsin. Bak yanımdaki de ikizim," bana doğru eğilirken ben hala kafam karışmış bir şekilde kalabalığa ya da çimenlere bakınıyorum.Bunlar gerçektende konuşkan ikizler Yennarosa ve Matio'ydu."O senden hoşlanıyordu.Tabi uzun zaman geçti,değil mi,Matio?"şimdi benden uzaklaştı.Birbirlerine gireceklermiş gibi bakışıyorlardı."Beraber eve yürümeye ne dersiniz?Hem aileme güzel bir yalan söyleme şansım olur."Konuyu hızlıca değiştirdim.Matio'nun benden hoşlanması düşüncesi aklımın ucundan bile geçmezdi.Düşünmek bile istemiyordum.Onlar çoktan didişmeye başlamışken ben soğukla avcumu sıkarak ilerlemeye başlamıştım bile.Hemen peşime atıldılar çünkü biliyordum ki onlarında tek bahanesi ben olacaktım.Ailelerimiz bir kaç spor kursundan sonra bizi affedecek tipler değildi.Bizi spor kursuna yakınlaştıracak kadar zengin tipler de değildi.Kimarmas soyadlı ikizlerle aynı ilkokulu okumamın bir gerekçeside aynı ailelere sahip olmamızdı.Düşüğe yakın orta statüdeki ahşap aileler.Yıkılmaya bir balta yeter.Kayé veya Berian'ı bulmaya vaktim yoktu.Belkide benim bir gece boyunca bir küpte kapalı kalmama sebep olan 'arkadaşlar' değilde,çocukluğumun bir kısmını beraber geçirdiğim 'arkadaşlar' daha önemliydi.Eve ne kadar erken gidersem o kadar iyiydi.Gördüğüm kadarıyla Kimarmas ikizler yolu benden iyi biliyorlardı,bu kesindi.Sol tarafa gidene kadar başta benim arkamdan geldiler daha sonra yer yön konusunda işlevsiz olduğumu anlayınca önüme geçtiler.Matio yüzüme bakamıyordu,ne yazık ki bunla uğraşamayacak kadar ailem konusunda endişeliydim.Sonunda Sol bölgeye geldiğimizde ikinci gün için çoktan bir sürü avcı gelmişti.Sağdan uykulu uykulu geldiğimizi görenler biz garip garip baktılar.Yennarosa birkaç kişiyi selamladı ve hiçbir şey olmamış gibi davrandı.Matio ve ben ölüm sessizliğindeydik.Atalarımın dediğine göre,ölüm sessizliği ölümün habercisiydi.Ya da düz bir uydurma.Akrabalarımın çoğunu küçük yaşta ya da doğmadan önce kaybetmiştim.Hayatta olan bir tek teyzem vardı,annemin kızlık soyadına sahipti ve devletle çalışarak bizden çok daha iyi gelir elde ediyordu.Sonunda kasabayı asırlık ağaçların arasından seçebildiğimde aklımdan bir düşünceyi dışarıya aktardım."Bizi o kadar uzun süre tutmaları çok saçma.Kendi devletten saklama eğitim binalarında,kendi itibarları için bizi bir gece boyunca tuttular.Yatacak bir yer?yok.Su vesaire?yok.Hem bizi askerliğe falan hazırlamıyor mu bunlar?Devletten neden saklanıyorlar?"Şimdi ormandan uzaklaştıkça kötüleşen atmosferin kokusunu burun direklerimde hissedebiliyordum,odun dumanlarıyla karışmış buz gibi havanın acısını tadabiliyordunuz bile.Yennarosa ve Matio'da elbette bana katılıyordu."Amaçladıkları şey bizi askerliğe hazırlamak falan değil akıllı şey.Dedikleri her şeye inanarak buradan kaybettin."Dedi Matio ciddi bir şekilde."Peki o zaman.Amaçladıkları şey ne?Devlete söyleriz falan diye ödleri kopuyor.Sonra bizi devlete asker olarak hazırladıklarını iddia ediyorlar.Bu uyumsuz yalan döngüsünden başka bir şey değil.Bundan çıkarımın nedir Matio,söyle?"Matio ses çıkarmadı,onun yerine Yennarosa işaret parmağıyla önümüzdeki benim evime benzer bir ahşap evi işaret ederken konuştu,"Geldik.Bu bizim evimiz.İlk olarak Matio ve benim bahanem olur musun?"Başımı salladım.Bir an önce eve gitmem gerekiyordu,ancak ben evden ne kadar uzak olursam o kadar iyi hissediyordum.

Yennarosa kapıyı tıklattı,ben arkada sessizce beklerken ikisi çok alakasız ama işe yarayacak bir yalan uydurdular.Daha sonra benim evime geldik,kapıyı tıklatmama izin bile verilmeden,elim havada kalmış bir şekildeyken annem aceleyle kapıyı açtı.Kimarmas ailesi yalana inanmış,çok endişelenmemişlerdi.Ya da sadece ben varım diye öyleydiler.Benimkiler ise resmen gelmemi beklerken kapıda sabahlamışlardı."Anne,ilkokul arkadaşlarımı hatırlıyorsundur.Onlarla..."Annem aniden bana sarıldı,elleriyle saçlarımı okşadı.Ağzım açık bir şekilde kalakalmıştım.Bu daha önceden hiç olmamıştı,şimdi Yennarosa ve Matio sessice ve mahcup bir şekilde beni izliyorlardı.Annem kızacak ya da sorgulayacak diye çok korkmuştum ancak tam tersi oldu."Maella...Akşam erkek kardeşini seni bulması için yolladım,tanrım ödüm kopuyordu.Ne oldu,iyi misin?"Hızla atan kalbim sonunda rahatına kavuştu,iyice gerdiğim bedenimi serbest bıraktım ancak o anda annem geriye çekildi."Ormanda çoğu avcıyla kamp gibi bir şey yaptık..."Annem aslında beni merak etmiyordu,sanki bana sarılmasına sebep olan başka birşey vardı.Ufak sessizliği bozdum ve konuyu erkek kardeşime çevirdim,"Maren'i beni bulması için mi yolladınız cidden?Onu görebilir miyim?"Annem dalgın gözlerini bana çevirdi,gözünün ufuklarında korkmuş bir ifade oluşmuştu."Maren yanında değil mi?"Aman tanrım,hayır...Yanımda değildi,onu hiç görmedim.O küpün içinde sıkışmışken onu görmemin imkanı yoktu.Kaşlarımı çattım,konuşurken başımı hafifçe iki yana salladım."Hayır,eve gelmedi mi?"
Annem elini ağzına götürdü sanki düşüncelerine göz gezdirir gibi etrafa bakındı,düşüncelerine pencere açar gibi gözü doldu.Yukarıya baktı ve gözlerini kırpıştırarak göz yaşlarını içine atmaya çalıştı."Bir sen,bir o...Seni bulması için onu yolladım,sen geldin ama o yok!Biliyorsun Mae, erkek kardeşin ailemizin soyunu ilerleteceği durumundan çok değerli."Bu yüzden mi gözleri doldu?Üzülmem gerekirken annem, içimde daha acımasız duyguları hissetmeme neden oldu.Erkek kardeşim dün akşamdan beri yoktu ve annemin derdi erkek kardeşimin soyumuzu ilerletmesi miydi?Bu deliceydi,hemde çok.Gözlerim düzenisizce kırpışırken,tek gözümden yaş aktı.Bu adaletsiz soyumun erkek çocuk ayrımcılığına mı yoksa erkek kardeşimin bir gecedir kayıp olmasına mı üzülüyordum bilmiyordum.Bu ikisi arasında kalacak duruma bile gelmişken anneme acınası bakıyordum,o ise bana suçlayıcı bakıyordu;'Sen nasıl,ormanda kamp yaparak keyif çatarsın da erkek kardeşin seni bulmak için çıkmışken kaybolur.' Der gibi.Gerçektende ormanda kamp yaparak keyif çatsaydım,vicdan azabımı bir tık daha yükseltirdim.Ancak aslınd agitmek bile istemediğim bir küpte,yer altında bir gece boyunca sert çelikte tanımadığım insanlarla birlikte uyudum.Yennarosa ve Matio'ya gitmeleri için başımla işaret ettim ve minnettar bir bakış attım.Onlar da bir şey anlamışa benzemiyorlardı.

Onlar uzaklaşana kadar annemle aramızda sessizlik oldu.Akşam yemeğini yedik,erkek kardeşimi konuşmadılar.Hatta hiç konuşmadılar,ağızlarından tek bir harf bile çıkmadı.Hayatımda sahip olduğum en soğuk ve sessiz sofraydı.Erkek kardeşim her zaman sessizdi,bana benzerdi;hem dış görünüş,hem iç görünüş olarak.Daha çok küçük sayılırdı,ortaokula gidiyordu ve az arkadaşı vardı.Onunla anlaşırdık,bana babamın onun için yaptığı yeni tahta arabalarını anlatırdı,bense ona yeni aldığım meyveleri yedirmeye çalışırdım.Şimdi o yoktu ve ortam çok huzursuzdu."Anne,erkek kardeşimi aramak için ormana gidebilir miyim?"
Sesim çaresizdi,erkek kardeşim benim için fazlasıyla değerliydi ve eğer şimdi onu aramak için çıkmayacaksam zar zor yiyebildiğim et lokmalarının gözyaşlarımla, ben vicdan azabından ölene kadar eriyeceğini biliyordum."Elbette hayır.Polisi çoktan aradık.Onlar arıyorlar."sofranın altından sabahki gri elbisemi parmaklarımla çekiştirdim,hayır evde kalamazdım.Hava çoktan kararmıştı ve küptekiler ya da avcılar evlerine gitmiş olmalıydı.Ayaklandığım sırada annem tedbir alırcasına çatalını tabağına koydu ve gözlerimin içine baktı.Gecenin bu saatinda ormana gitmemi istemiyordu,bunu anlayabiliyordum çünkü kardeşimi yolladığı andan itibaren pişmanlık duyuyordu.İki çocuğunu da kaybetmek istemiyordu,özelliklede soy ilerleten çocuğunu."Merak etmeyin,biraz hava almaya ihtiyacım var.Hemen bahçede olacağım."Annem şüphelenir bakışlarını kendi tabağına geri çevirdi,istemesede kabul etti çünkü bir anne olarak yoğun bir gün geçirdiğimi hissedebildiğini biliyordum.

Ölümü AvlamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin