✾43

204 36 21
                                    

Minhonun anlatımıyla;

"Hadi ama bitanem sadece emekleyeceksin. Evettt! Akşama babana sürpriz yapacağız tamam mı? Hannah da uyanırsa onu da çalıştıracağım. Artık emeklemeniz gerekiyor kocaman oldunuz!"

Neşeli neşeli konuşuyordum ama aslında üzgündüm. Gelişimleri yavaştı. Hatta daha anne ya da baba bile dememişlerdi.

Ekim ayındaydık, bir kaç gün önce doğum günümdü. Artık 20 yaşındaydım fakat sanki chan ile yeni sevgili olmuş gibi hissediyordum.

Harin zar zor bir adım emeklediğinde onu alkışlamış, Harin de bana bakıp gülerek ellerini bir kez birbirine vurmuştu.

Kollarından tutup tekrar emekletmeye çalıştığım oğlum, pes edip yığılmıştı yere.

Aslında konuşuyorlardı, mırıldanıyorlardı fakat hiç biri baba veya anne kelimesine benzemiyordu.  Kucağıma alıp yanağını öptüm, sonra boynunu öptüm.

Aslında Hannah hastaydı. Ateşlendiğini görünce hemen Chanı aramış, chan ise toplantısının yarısında gelip hastaneye götürmüştü Hannahı. Ben de tam hazırlanıp çıkacakken Harinin mikrop kapacağını söylemiş evde kalmıştık.

Hannahı geri getirip yatırmamı söylemiş, sonra hemen dönmüştü şirkete. Ben de sadece zıbınıyla duran kızımı 20 dakikada bir kontrol ediyordum.

Kucağımdaki Harin huysuzlaştığı için ayağa kalkmış, mutfağa gitmiştim. Onu mama sandalyesine oturtup oyalansın diye oyuncaklarından birini verdim, buzdolabının çıkardığım muzu çatal ile ezmeye başladım. Bir yandan da şarkı mırıldanıyordum kendi kendime.

İyice ezip içine çok biraz bal katmış, biberonuna su doldurup yukarı çıkmıştım. Hannah uyanmıştı. "Güzelim iyi misin?"
Beni görür görmez kollarını kaldırmıştı fakat bitkin görünüyordu. Ateşini kontrol edip zıbınını çıkardım, bezini değiştirip üstüne sadece geniş tişörtlerinden birini giydirdim. Saçları terlemişti. Lavaboya gidip elimi ıslattım, yüzüne ve saçlarına sürdüm biraz serinlesin diye.

Üşüdüğü için bana sokulan kızımın boynunu öpüp küçük bedenine sardım kollarımı. Çok güzel kokuyorlardı, hatta bazı geceler uyanırlarsa chan ile aramıza yatırıyordum. Her ne kadar chan bana sarılarak yatmak istese de.

Aşağı indiğimde hannah kucağımda gözlerini ovuşturuyordu. Yanağını öptüm, güldü. Gülüşü bile Chanı andırıyordu. Hatta fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla halasını.

Mutfağa geçtiğimde bana meraklı meraklı bakan oğlum kucağımdaki Hannahı görmüş, gülmüştü olmayan dişlerini göstererek.

Okuduğum kadarıyla ikizler birbirlerinin acılarını hissedebilirlerdi. Muhtemelen Hannahı yanında görmediği için mutsuzdu biraz.

Hannah acıkmıştı belli ki, boynumu emmeye çalıştığına göre ne düşünecektim ki. Tezgaha küçük bir minder koyup üstüne oturttuğum kızım dik dik ikizine bakıyordu. Ne kadar güzel anlaşıyorlardı değil mi?

İkisinde de aşırı kıskanma vardı. Chan ile ikimizi çok seviyorlardı fakat ilgi diğerine fazla giderse böyle şeyler yaşanabiliyordu

 Mockingbird ✾MinchanWhere stories live. Discover now