✾3

1K 85 261
                                    

Chan yemeği minhoya yedirirken karşısındaki çocuğun güzel gözlerini seyrediyordu.

Minho o ağlayıp sakinleştikten sonra yemeği göstermiş, acıktığını belli etmek istercesine karnını ovuşturmuştu. Chan kıkırdamış, ve yemeği yedirmeye başlamıştı ona.

"Yemeğin bitince krem süreyim yanıklarına o yüzden salona geç."
Başını sallamıştı minho ağzındaki lokmayı yutarken. Doydum anlamında karnını gösterdiğinde chan peçeteyle dudaklarını silmiş, ardından bitirdikleri tabakları bulaşık makinesine koymuştu. Banyoya gidip yanık kremi ve yeni sargı bezi almıştı.

İçeri geldiğinde bağdaş kuran minhonun önüne çökmüş sargıyı açmıştı. Kremi sürmeden önce dudaklarını büzmüş, ardından başını yukarı kaldırmıştı.

"Demin kalbimi yaralı diye öptün değil mi?"

Başını sallamıştı yanakları al al olurken.

"O zaman bende her bir yanığını öpebilir miyim, iyileştirebilir miyim bende onları?"

Minho belini bile öpeceği düşüncesiyle daha da kızarırken başını sallamıştı çekingence.

Chan ilk önce minik avuçlarını öpmüştü. Ardından daha yeni kesildiği belli olan bileğini yumuşakça öptüğünde minhonun gözleri dolmuştu. Daha sonra kazağının kollarını sıvamış oradaki yanıkları da öpmüştü iyileştirmek istercesine.

Kazağının eteklerinden kaldırıp belini kuş tüyü gibi öptüğünde minho kıpkırmızı olmuştu. Chan burukça gülümsemiş ardından kazağı geri bırakmıştı.

Pijamayı sıyırdığında pürüzsüz beyaz bacakları görmüş, iyice gözleri dolmuştu chanın. Böylesine güzel birinin vücudundaki bu izler kendi canını yakıyordu bilmediği şekilde.

Bacaklarını da öpmüştü hafifçe. 'Miniğim' demek istiyordu aslında ona. Fakat sahiplik eki kullanmak için daha erkendi. Arkadaş olarak dese bile yanlış anlardı. Diyemezdi. 'Miniğim' dedi içinden. Kremi sürüp ellerini tekrar sardığında ayağa kalktı. Yanına oturduğunda konuşmamasını merak ediyordu, bunu soracaktı.

"Rahatsız olmayacaksan bir şey sorabilir miyim?"
Başını sallamıştı minho.
"Neden konuşmuyorsun?"
Telefonunu açıp verdiğinde minho yazmaya başlamıştı.

Konuşabiliyordum ama sonra konuşmayı unuttum sanırım

Üzüntüsü gözlerine yansırken chan düşünceli şekilde konuşmuştu. "Peki konuşmak ister misin?"

Kimse önemsemez ki

"Ben önemserim minho....sen içinde konuşmak istiyorsun ama insanların seni önemsemeyeceğini düşünüyorsun. Kimse önemsemezse ben önemserim konuşmanı."

Minhonun gözlerinin pırıltısının arttığını farkederken konuşmaya devam etmişti.
"Benim psikolog bi arkadaşım var. Çok iyi birisi kendisi. Şu an boştur hem. Onunla konuşmak ister misin?  Ben arayayım bir kaç saat sonra gidelim. Gece uyumadığını biliyorum sende bir kaç saat uyu. Ben de o sırada bi işim var hemen halledip geleceğim"

Minho yatağa yatana kadar başında beklemiş, ardından çekingence sormuştu. "Kapıyı kilitlesem olur mu? Senin kapın açık kalacak merak etme. Baban evde olduğu için endişeleniyorum sadece"

 Mockingbird ✾MinchanWhere stories live. Discover now