✾6

756 72 329
                                    

Chan dizlerinde korkakça oturan bedene bakmıştı kaşları hafifçe çatık. "Minho bir şey olmayacak rahatlasana"

Minhonun dediği şey yüzünden kulaklarının kızardığını görmüş, kıkırdamıştı.
"Çok fesatsın"

Minho hafifçe sürtünerek geriye gelmiş, tam kucağına çekilmişti bebek gibi.
Kollarını minhonun karnında birleştirmiş, çenesini omzuna koymuştu.

Chanın sıcacık göğsü minhonun sırtını ısıtırken başlamıştı soruları çözmeye.

꧁⚝꧂

Ders çalışmaktan yorulan genç ters dönmüş ve chanın kucağında uyuyakalmıştı.

Chan devamlı saçlarını okşuyordu minhonun. O rahat uyusun istiyor, kabus görmesin istiyordu.

Bebek gibi ilgiye ihtiyacı olan, ruhu 5 yaşında kilitli kalmış bir çocuktu sadece. Bazı duyguların ne olduğunu bilmiyor, negatif bir duygu dışında bir şey hissettiğinde ifade edemiyordu.

O kucağındayken felixi aramış gelmesini istemişti sessizce.

Felix geldiğinde patronunun kucağında uyuyakalan genci görmüştü. İlk önce şaşırmış ardından gülümsemişti ikisinin bu tatlı haline.

"Felix" demişti fısıldayarak. "Kitapları şuradaki çantaya koy, ve benim ceketimi üstüne örtüver. Arka taraftan çıkacağım birisi beni sorduğunda çıktı dersin."

Felix chanın dediğini yapmış, ardından gülümsemişti yorgunca uyuyan çocuğa. Patronunu ilk defa aşık görüyordu ve aşırı derece de bebek gibi davranıyordu kucağındaki çocuğa.

Eve geldiklerinde uyuyan minhoyu kucağına almıştı tekrar. Zayıftı, kuş gibiydi zaten hiç yük olmuyordu.

Apartmana çıkarken boynuna sürten dudaklarla irkilmişti chan. Bilerek sürtmüyordu anlamıştı ama bu tüylerinin diken diken olmasına neden olmuştu.

Yatağa yatırdığı bedenin yanına oturmuştu. Dün sadece Korktuğu için istemişti onunla birlikte uyumayı. Normalde olsa ister miydi?

Bilmiyordu.

Telefonunu ve kitaplarını yanına koyup kalktı ayağa. Uyanınca meraklanmasın diye şirketine gittiğine dair mesaj attı. Kendisi hakkında endişelensin istemiyordu.

Aslında buradan taşınmayı düşünüyordu chan. En yakın zamanda büyük bir eve taşınacaktı zaten ama bu dairenin böyle kalmasını istiyordu. Kardeşinin halen giysilerinin dolapta durmasını, ikisinin de oynamaktan bıkmadığı oyun konsolunun yerini değiştirmek istemiyordu.

"Zenginsin oğlum kendine gel" dedi yanaklarına vurarak. İsterse çocuklarının ömrünün sonuna kadar çalışmadan yaşayabileceği parası vardı ama hep azı istemişti chan. Asla yukarıdan bakmamıştı hayata.

Arabasına binip emlakçıya giderken gülümsüyordu. 2 katlı güzel bir ev alsa fena mı olurdu? Hem minho babasından uzakta yaşar hemde okuluna daha rahat getirir götürürdü.
"Seo Minho" dedi arabasını park ederken.
"Ve Bang Minho....çok yakışacak bu soyadlar miniğime!"

Arabadan inip soluğunu verdi. "Miniğim ve ben çok mutlu olacağız" dedi umutla karışık mutlulukla.

Tam emlakçıya adım atıyordu ki telefonun çalmasıyla gerilmişti.
"Alo iyi günler Bang Christopher Chan'la mı görüşüyorum?"

 Mockingbird ✾MinchanWhere stories live. Discover now