14. BÖLÜM KAN

10 3 4
                                    

Aydoğa

Önümde 2 tane ayı gibi adam vardı. İkisi de bana doğru yaklaşmaya başladılar. Aralarından biri "Kızı bize ver!" Diye bağırdı. Burada bir boklar dönüyordu. Bu adamlar Kara'nın değildi. Sarp'ta kardeşini eli silahlı adamlara emanet edeceğini düşünmüyorum. O zaman bu adamlar kimin adamlarıydı??

Yavaş adamınlarla geri geri ilerledim. Koridorun sonuna gelmiştim ki ayağım bir şeye takıldı. Neye takıldığına bakmak için eğildim.

Yerde kan vardı! Hemde çok fazla! Bir adamın kafasına takılmıştım!

Büyük ihtimalle beni korumak için görevlendirilen adamdı ve ölmüştü! Korkudan küçük bir çığlık attım.
Ela'da benim gördüğümü görmüş olacak ki ağlamaya başlamıştı.

Yerde yatan adamın elinde silah vardı. Hemen eğilip onu aldım ve karşımdaki adamlara doğrulttum. "Yaklaşmayın!!" Diye bağırdım. Ama onlar bu duruma güldüler. Gerçekten korkuyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Yavaşça Ela'ya doğru eğildim. "Ela şimdi beni iyi dinle. Üç dediğimde koşacağız tamam mı?" Diye sordum. O da ağlayarak kafasını salladı. "Bir...iki...üç!" Dediğimde arkamıza bakmadan koşmaya başladık.

Biz koşmaya başlayınca arkamızda ki adamlarda koşmaya başladı. Sanki ebelemece oynuyorduk.

Ela ile koşarken yanda vazo vardı. Hemen durup vazoyu önlerine doğru fırlattım. Büyük bir görüntüyle vazo parçalara ayrıldı.

Parçalara ayrılırken bir parça bacağıma doğru geldi ve bacağımı kesti. Şuan bacağımı önemsiyemezdim. Ela'yı korumam lazımdı.

Ela'yı hemen kucağıma aldım ve koşmaya başladım. Vazo arkada ki adamları yavaşlatmıştı. Bende bunu fırsat bilerek hemen bir oda'ya daldım ve hemen kapıyı arkamdan kapattım.

Tam arkamı dönüp Ela'ya iyi misin diye soracaktım ki bir kahkaha sesi duyuldu. Oda da biri daha vardı!!! Sıç ama!

Oda da sadece bir koltuk vardı ve sanki her şey planlıymış gibi.

Adama doğru baktım. Saçları köyü kahveydi ve geriye doğru taranmıştı. Yaşlılığından olacak ki saçlarının önleri beyazlamıştı. Sert bakışları vardı. Bu adam bir yerden tanıdık geliyordu.
Daha doğrusu tanıdık gelmiyordu birisine benziyordu. Sarp...

Bu Sarp'ın babasıydı!!!
Peki burada ne işi vardı????

Ela'yı yavaşça kucağımdan indirdim. Ela'nın ağlaması kesilmişti. Bana doğru dönüp "bu kim Aydoğa?" Diye sordu. Ben ise Ela'ya cevap veremeyecek kadar şaşkındım.

"Merhaba Aydoğa. Ben tanıdın dimi?" Dedi ve alayla gülümsedi. Piç!

Ela'yı arkama doğru alıp "Ne istiyorsunuz?" İstemesem de sesim titremişti. Bu adam beni korkutmaya başlamıştı ve zaten korkuyordum! "Ne mi istiyorum?" Diye soruma soru sorarak cevap verdi. "İNTİKAM!!" diye bağırdığı da Ela ile yerimizde sıçradık.
Banane şanın intikamından!! Beni bulaştırma yeter!

"Aslında Kara ve senin burada olmanı beklemiyordum. Beni şaşırttınız." Dedi ve hemen ardından belinde ki silahı çıkarıp bana doğrulttu. Bende hiç beklemeden elimde ki silahı ona doğrulttum.

Çok korkuyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum ama içimden bir ses bu küçük kızı canım pahasına korumamı söylüyordu. "Sende o cesaret var mı? Sence sen birisini öldürebilir misin Aydoğa?" Diye beni küçümsedi. Ben ise bu cümleleri üzerine bir adım daha yaklaştım. "Bu test etmeye ne dersiniz Cemal Bey!" Dedim ve dediğimin arkasındaydım da.

GEÇMİŞTEN KALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin