Gelen kişi siyah saçlı, kahve gözlü, fit yapılı olduğu kıyafetlerine yansıyan biriydi. Ayrıca uzun boylu olduğu için Büşra topuklarını kaldırıp sarılıyordu. Buna yanlışlıkla sesli gülmüştüm. Büşra bana dönüp "Neye gülüyorsun?" diyince yanımızda henüz tanımadığım biri olunca utanarak "Bakıyorum da boyun yetişmiyor." dedim. Pelin ve o güldü bu dediğime.

Büşra "Off sanki sen çok uzunsun." diyince "Senden uzunum ama." diyip sırıttım. Bana mutsuz mutsuz bakınca "Tamam tamam uzunsun." dedim ve hemen yüzü güldü.

"Neyseeee. Tanıştırayımm sizi. Melih, Pelin bu Yağız. Yağız, bu Melih ve Pelin." dedi kısaca. Ayağa kalktım ama Pelin ona yakın olduğu için onun elini sıkınca sıramı bekledim. Sıra bana gelip elini sıktığında "Memnun oldum." dedim. Bana sıcacık ve mükemmel bir gülümseme sunup "Bende Melih." dediğinde etkilenmeden edemedim.

Elimi çekmek için hamle yapmıştım ki bırakmayıp "Aşırı tatlı olduğunu söylediler mi sana?" dediğinde utanarak saçmalamaya başladım. "Aaaa evet sende yani tatlı... Öhm sağ ol" diyince gülüp elimi bıraktı. Bir sandalye çekip yanımıza oturdu.

Yağız "Biraz daha kalsaydım kafayı yiyecektim orda ya." diyince Büşra "Hak ettin oh canıma deysin." dedi. Gülümsedim. "Biliyordum böyle olacağını." dediğinde aklıma o meeme gelince güldüm ama içimden merak etmeyin.

Büşra "Hem niye sen tak diye geldin ki noldu?" diye sorunca hemen döküldü Yağız "Annem aradı bir anda Türkiye'ye bilet aldım gel dedi. Ney dedim notların düşmüş dedi telefonu suratıma kapattı. Açıklama bile hazırlamıştım bunun için dinlemedi bile!" diyince "Malını tanıyormuş." dedi Büşra. Yağız bir bakış atınca "Bakma be öyle! Kim dedi sana gez toz arkadaşlarınla diye? Otur dersini çalış bak biz enayi miyiz proje yapıyoruz?" dedi.

Yağız "Kızım Rusya'daydım Rusya! Bir zahmet gezeyim. Oranın tarihi yapılarını bilmiyor musun sen?" dedi. Büşra göz devirip "Ay sen ve senin şu tarih aşkın!" dedi. Yağız'da "Seviyorum tabi tarihi. Ama özellikle Türk tarihini. Var mı lan laf edecek?" diyince bu milliyetçiliğe bıyık altından güldüm. "Yok yok merak etme, umursayan yok çünkü." dedi Büşra.

Yağız tekrar laf edecekken Pelin araya girip "Sence bunu eklemeli miyiz?" dedi Bürşa'ya. Büşra hemen oraya yoğunlaştı. Yağız ise dışlanınca bana baktı. Bu bakışla göz göze geldik. Uzun süre ona baktığımı fark edince çevirdim bakışlarımı. O an kıkırdama sesleri de duymuştum.

...

Son dokunuşları da yaptığımızda sonunda sadece sunum kalmıştı. Onu da daha sonrası için planladığımız buluşmada yapacaktık. Hepimizin yüzünde güller açıyordu, çünkü teslim tarihine daha vardı ve önceden bitirmenin rahatlığını yaşıyorduk. Öğle arasında tıkınırken Yağız'da bizimleydi. Yanımda Pelin, Pelin'in önünde Büşra ve Büşra'nın yanında Yağız oturuyordu. Yani tam önümdeydi şuan.

Aslında çok hoş bir enerjisi vardı ve bu hoşuma da gidiyordu. Dış görünüşünün böylesine kusursuz olmasından kaynaklı gözlerimi ondan alamıyordum. Ayrıca rahattı ama saygılıydı da ve çok düşüncelydi. Tam benim tipimdi ama erkekleri seviyor mu emin değildim. Bu yüzden onun bilmesini istemedim. Hep başka şeylere odaklanmaya çalıştım.

Yine her zamanki gibi çikolatalı süt almıştım kendime. Bağımlılık yapmıştı bu aralar, çok fazla içiyordum. Bir yudum alıp eşsiz tadın keyfini çıkaracakken biri yanağımdan bir makas alıp "Naber lan göt?" diye sorduğunda onu kaale almadım. Beni bir türlü salmıyordu. Dün gecenin köründe mesaj atıp durmuştu zaten.

Cevap vermeyişime karşılık eğilip "Kimle konuşuyoruz biz burda?" dedi. Diğerlerinin yaşadığım zorbalığa tanıklık etmesini istemiyordum, nedenini bilmiyorum ama özellikle Yağız'ın görmesini, bilmesini istemiyordum.

Sonunda gözlerine bakıp "Umrumda olmadığının farkına varman için daha ne yapmalıyım?" dedim. Kolumdan tutup sertçe kaldırmaya yeltendiği anda Yağız'ın onu engellediğini fark ettim.

Anında engellenmesine engel olan kişiye yönelip "Bak lan işine sen!" diye bağırdı. Bugün ayrı bir manyaktı bu da. Sabah aslında mutlu gibiydi ama şimdi öfke kusuyordu.

Yağız "Ne o, bugün kemiğini vermediler mi?" dedi alaycı bir ses tonuyla. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Arda gülüp "Bir iki yurtdışına çıktın diye artistik mi taslıyorsun sikik? Yine haddini mi bildirmeliyim sana?" diye bağırdı.

Derince iç çekerek "Kimin kime haddini bildireceği çok belli ama sen bilirsin. Neyse, zırlamaya devam diyorsun." diyip güldü Yağız. Garibime gitmişti çünkü Arda'yla bu zamana kadar böyle konuşanı görmemiştim. Ama sanki birbirlerini geçmişte tanıyorlarmış gibiydiler.

Sinirden dişlerini sıktığı çok belliydi Arda'nın. Şuan cidden öfkesini zor kontrol ediyormuş gibiydi. "Öğreneceğiz aptal. Bakalım hala eskisi kadar ezik misin?" diyip bir hışımla terk etti kantini.

Yağız arkasından hiçbir şey demeden sadece oturdu. Büşra "Yağız muhatap olma şu salakla ya! Bir şey olsun istemiyorum sana." dediğinde "Napsaydım? Orda Melih'e bir şey yapmasını oturup izlese miydim?" diye sinirini dizginlemeye çalışırken anlık bana baktı. Ardından oflayıp "Kusura bakma, cidden sinirlendirdi beni. Bir yerinde durmuyor ki şerefsiz." dediğinde gülümsedi Büşra. "Önemli değil." dedi.

O an belki doğru an değildi ama gerçekten aklımdaki soru işaretleri zihnime fazla zorbalık ediyordu. Yağız'a bakıp "Siz daha önceden tanışıyor muydunuz?" diye sordum.

Bana dönüp kafasını salladı "Evet, maalesef. Ortaokuldan tanıyorum onu." dedi. "Anladım" anlamında kafamı salladım bende. Ardından çikolatalı sütümü içmeye devam ettim.

Çaktırmıyordum ama aklımda Yağız vardı o an. Söyledikleri ve bana yardım edişi...

ㅤㅤㅤ

ㅤㅤㅤ

Burda kestim evet😔🤙

Yağız ismi çok güzel değil mi ayayayayay (birde Yavuzzz)

Neyse okdnz için tşkkk🎀🤟

ZorbardaWhere stories live. Discover now