28

2.8K 157 213
                                    


Her biri başka bir hikayeyi konu eden, bir yığın kelimelerin oluşturduğu tüm cümleleri incelerken içim heyecanla doluyordu. Kitap dediğimiz bu değerli hazine, gerçekten usta bir yazarın elinden çıkınca paha biçilmez oluveriyordu. İlkokuldayken öğretmenim sayesinde girmişti hayatıma.

Ayrıca hayal gücümün sınırsız olduğu, yaşanan her şeye masumluğumu sunduğum çocukluğumda annemin bana her gece okuduğu şeydi kitap. Kitaba her dokunduğumda, sayfalarını her açtığımda hissettiklerim, bana tamamiyle annemi hatırlatıyordu. Bundan rahatsız değildim aksine onu bir kere daha hatırlamak, onu unutmamak mutlu ediyordu beni.

Kütüphanede bulduğum ekşın dolu kitabı incelerken kapı açıldı. Kimin geldiğine baktığımda Büşra olduğunu gördüm. Kitabı hemen kapatıp masanın üzerine bıraktım ve oturduğum sandalyeden ayaklandım.

"Büşra... Bir sorun mu var?" diye sordum. Tabi ki de vardı hatta ne olduğunu çok iyi biliyordum. Ama yine de sormuştum işte. Onun üzülmesini istemezdim sonuçta.

Yüzü gerçekten mutsuz gibi duruyordu. Ağlamak üzereydi. Yanıma geldi ve bir anda bana sarıldı. Yaşadığım şeye şaşırırken "T-teşekkür ederim." dedi ve omzuma gömdüğü kafasını kaldırdı. Sırtını sıvazlayıp "Niçin?" diye sordum yine bilmezliğe vurarak.

Gözyaşlarını eliyle silerek "Gökhan'ın beni gerçekten aldattığını bilmiyordum. Ben... Bunun için teşekkür ederim." dediğinde nasıl diye sorular sordum kendime. Nasıl öğrenmişti? Hem Gökhan'ın onu aldattığını hem de benim bu olayı bildiğimi nasıl öğrenmişti? Arda mı söylemişti bunca şeyi?

Ona sandalyeye oturmasını teklif ettim. Bir süre konuştuktan sonra "Bir şey sorabilir miyim?" dedim. Bana sadece olumlu anlamda başını salladı. "Bana neden teşekkür ettin? Sana bunu söylemeye yeltenmedim bile." dediğimde önce gülümsedi. Sonra "Yeltendin. Bunu Arda'ya söyleyerek yeltendin aslında. Arda her şeyi söyledi bana ve bunu öğrenmesini sağlayanın sen olduğunu da söyledi." dediğinde tahminimin doğru çıkmasıyla şaşırmadım "Gökhan'ı seviyordum ben. Bunu Arda'ya da söyledim, ayrılamam dedim o yapmaz dedim. Bir süre sonra bizzat Gökhan gelip anlattı bana. Meğer Gökhan'ın söylemesini sağlayan da Arda'ymış." dediğinde şaşırdım işte.

Arda belki gider ona söyler diye düşündüm ama böylesine kanıtlı sunmasına inanamadım.

Bunu dışa vurup küçük bir kahkaha attım "Bunu yapan kişinin Arda olduğuna emin miyiz?" dedim. Karşımdaki kız kafasını sallarken ellerimi tarak olarak kullanarak saçlarımı geriye taradım.

Ona bir işimin olduğunu söyleyerek ayağa kalktım. O an bana "Şey Melih..." dedi. Söylemesi için ona döndüm "Arkadaş olabilir miyiz?" diye sorduğunda "Arkadaşız zaten." dedim.

Ardından tebessüm eden kızı ardımda bırakıp kütüphaneden çıktım.

...

Her yerde aramıştım onu ama bulamamıştım. Sonunda aklıma bir yer geldiğinde merdivenlerden aşağıya doğru indim. Boş bir sınıf vardı. Eskiden matematik sınıfı olarak kullanılıyormuş ama  Arda geldiği gibi ona özel bir oda olarak ayarlatmışlar. Bana zorbalık etmekten başka buraya gelirdi hep. Vaktini burda geçirir, kafasını dağıtırdı. Arada dersten kaçmak için kullanırdı.

Kapının kapalı olmasına karşın kapıyı tıklatmayı umursamayıp direkt içeriye daldım. Bir tık ortada bulunan masaya kalçasını yaslamış telefonla ilgileniyordu. Aynı zamanda dudakları arasında yine sigara vardı. Nefes alışverişimde ciğerlerimi dolduran bu kokudan nefret ediyordum, öldürüyordu insanı. Ya da insanlar öldürüyorlardı kendilerini.
İçeriye girdiğimde ise beni umursamıştı bile.

Karşısına geçip "Gerçekten mi?" diye sordum. Bu sefer bana bakıyordu işte. "Gerçekten böyle mi zorbalık edeceksin bana?" dedim.
Sırıttığında hareket eden sigarası dikkatimi çektiğinde gözlerim oraya bakmıştı. Telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktı ve sigarasını parmakları arasına aldı. Gözlerimiz birbirine bakarken "Ben sana zorbalık edeceğim dedim, başkalarına değil." dediğinde bakışlarımı başka yöne çevirdim ve güldüm.

Tekrar ona bakıp "Hani umrunda değildi. Hani Gökhan sikse de sikilse de umursamayacaktın?" diye sorarcasına yönelttiğimde yüzü garip bir ifadeye büründü. Belimden tutup kendine çektiği o an kalbik tekledi. Hoşuma gitmesinden değil ödüm koptu öküz herif! "Bilmem. Bir anda yardım edesim geldi." diyince dişlerimi sıktım. Belimi bir parmağıyla usulca okşayıp "Noldu yoksa Gökhanı kendine mi istiyorsun? Onun aldatıcı bir pezevenk olması gerçeği canını mı yaktı?" diye dalga geçti.

Söylediği bu sözlerle yine her şeyi dalgaya varacağını anladım. Ama içimdeki nefretten gelen öfkeyi dindiremiyordum bir türlü. Sakin olmalıydım, ona dümdüz bakışlarla bakmalıydım ama bakışlarım öfkeliydi. O bundan yararlanıyordu, öfkemden ve acınası halimden zevk alıyordu. Bu yüzden engel olmalıydım işte.

Ona "Şimdi de kafanda kurmaya mı başladın? Yazık." dediğim an belimden daha çok kendine çekip boğazımdan sıkıca kavradı. "Benimle böyle konuşma cüretini nerden buluyorsun, merak ediyorum doğrusu. Sana bir şey yapmayınca iyice kudurmaya başladın." dedi. Boğazımı daha çok sıkmaya başlayınca nefes alamaz gibi oldum. "Hakediyorsun demek ki." dedim konuşabildiğim kadarıyla.

Bir anda beni masayla arasına aldı. Boğazımı sıkmanın etkisinde kaldığım için hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Bir parmağıyla yanağımı okşayınca "Birilerini evcilleştirmem mi gerekiyor illa? Hala evcil bir köpek olamadın mı?" dediğinde gerçekten sinirlerimi zorladığını hissetmiştim. "Zorbalıklarına susmayı kestim diye mi bu muameleyi görüyorum? Artık eskisi gibi olmayacağım tamam mı? Bana eski acıları yaşatmana izin vermeyeceğim!" diye bağırdım. Böylesine bağırmam sonucu "Kuyruğuna mı bastık, ne bu havlamalar?" diyince dayanamadım.

Evet yaptım. Ona yumruk attım. Geriye sendelediği an "Olmayan beynini siksinler şerefsiz herif!" diye bağırıp bir hışımla çıktım odadan. Gerçekten fazlaydı bu yaptıkları, sınırıma getirmişti beni. Bu hayatı yeterince cehennem gibi yaşadım ben ama dahasına izin veremezdim. Verirsem yaşama amacımı dahi yerine getiremezdim.

Merdivenleri çıkıp zemin kata gelmiştim. Nereye gideceğimi bilmiyordum, kendimi aşırı sinirli hissediyordum. Bir anda bahçeye çıkmaya yeltenecektim ama kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
Burnu kanıyordu ama şuan önem vereceğim nokta bu değildi. Ki önem vereceğimi de sanmıyordum.

Bana "Bunu yapmaya nasıl cüret edersin he?" diye bağırıyordu "O elini sikeceğim Melih. Sana öyle şeyler yaşatacağım ki yalvaracaksın bana!". Pişman olmamıştım ama korkuyordum. Gerçekten yapacaklarından korkuyordum çünkü eğer onu gerçekten sinirlendirirsem dediğini yapardı. Ve sanırım gerçekten sinirliydi. Yine de geri durmayacaktım. Ne olursa olsun dik duracaktım.

Tam elini yumruk yapmış yumruk atmaya hazırlanıyorken bir ses duydum.

"N'oluyor burda?"

ㅤㅤㅤ

ㅤㅤㅤ
Lannn noluyooooo??????
Offf elim kaydı en güzel yerde kestim (tamam kızmaın 😔)

Melih'imi güçlü bir er yapamaya karar verdim, nasılım çiçeklerimmm???

Tşkkk okuduğunuz içinnnn🎀

ZorbardaWhere stories live. Discover now