27. "Davetsiz misafir"

850 64 16
                                    

Bölüm müziği: Sickick - Intro (Infected)

                              ♦️♦️♦️

Güneşin ilk ışıklarını karşılayan her zaman görkemli sarayın en yüksek kulesi oluyordu. Büyük ihtişamlı dağların ardından yavaşça yukarıya doğru süzülmekte olan güneşi seyreden mavi gözler hiçte memnun değildi o sırada. Kraliyet soyundan geldiğinin kanıtı olan beyaza yakın saçlarını eliyle arkaya doğru taradığında alnına kan bulaşmıştı. Arkasına döndü. Yerde ağzı gözü dağılmış olan adama baktı tiksinmeyle.

Hiç bir şey istediği gibi ilerlemiyordu. Bunun nedeniyse etrafının bir sürü yarım akıllılarla çevrilmiş olmasıydı. Öfkeyle yerde yatan adamın midesine bir tekme daha savurduğunda bir tutam beyaz saçı alnına düşmüştü.

“Biraz sakinleşir misin artık?” dedi o sırada başka bir adam. Elindeki purosunu yaktı yavaşça. Derin bir duman içine çektikten sonra “Benim canım sıkılmaya başladı!” dedi soğuk ses tonuyla. Tehlikeli bakan gri gözlerini yavaşça kısmıştı. Karşısındaki adama çekinmeden bakabilen sayılı insanlardan biriydi.

“Etrafım biri sürü işe yaramaz beceriksizlerle çevrilmişken nasıl sakin olabilirim sen söyle Philip!” dedi Rhysand bir kez daha adama tekme attığında. “Nasıl küçük bir kızı elinizden kaçırabilirsiniz! Ha! Sana diyorum leş kargası! Gebermek istemiyorsan cevap ver!”

Philip delirmiş kuduz köpek gibi etrafa saldırmakta olan kuzenine bakıyordu. Bu çocuk hiç bir zaman değişmeyecekti. Amcasının neden tahtı ona bırakmakta huzursuz olduğunu az çok anlayabiliyordu artık. Bu öfke krizleriyle ülkenin sonunu getirecek kararlar alabilecek kapasiteye sahipti genç prens.

“Sen söyledin. Kaçan küçük bir kız. Ne zamana kadar saklanabilir ki… Elbet bulunur,” dedi Philip bir bardak içki koyarken. “Sen şimdi o yerdeki adamı bırakta benim soruma cevap ver. Todo’nun işini sen mi bitirdin?”

Rhysand soluklanmak için durmuştu. Kapıda bekleyen iki adama bakarak “Kaldırın şu pisliği!” diye emretti. Adamlar çekingenlikle prensin emrini uyguladılar. “Hayır! O lanet herifi  Raymond benden önce halletmiş.”

“Raymond derken?” Philip alayla gülmüştü. “Ah sakın bana Raymond Harrison’ı öldürmesi için Todo’dan adam tuttuğunu söyleme.”

“Kendi adamları mı gönderemezdim!” Rhysand kendisine bir içki koyarak bir dikişte içti. “Eğer o aşağılık herifin adamları işi becerebilseydi her şey tam olacaktı.”

“Ama başarısız oldular. Raymond’u hafife alıyorsun.” Philip hala ayakta duran kuzenine bakarken “Senin adını vermiş mi Todo?” diye sordu.

“Hayır. Adamlarından biri haber verdi. İsmimi vermemiş ama hayatını kaybetmişmiş patronları. Pislik herif bu yüzden beni tehdit ederek para istedi. Yoksa benim adımı Raymond’a verecekmiş.”

“Sende bu yüzden herkesi yok ettin öyle mi?” Philip başını yavaşça iki yana salladı. “Sence de bu Raymond’un istediği şey olmuyor mu? Adam sana yem atmış sende yemi yuttun. Artık bütün oklar sana çevrilecek.”

“Çevrilmeyecek,” Rhysand bir sandalyeye geçti. “Binanın girişine beyaz gül bıraktırdım. Herkes işi bir başkası yaptı sanacak. O aptal halk kahramanın işime yaracağını biliyordum.”

“Bundan pek emin olma derim.”

“Lanet olsun Philip! Sen benim taraftarım mısın yoksa başkasının! Seni bazen anlayamıyorum! Bana destek olacağına içime şüphe dolduruyorsun!”

“Emin olabilirsin tahta hanginizin geçeceği umurumda değil.”

“Ah evet doğru ya!” dedi Rhysand alayla. “Redcliff tahta geçerse sen zaten çok mutlu olursun! Duyduğuma göre ikiniz aynı kadını paylaşamıyormuşsunuz. Neydi şu senin eski (!) nişanlının adı.. Ha evet! Leydi Valeria! Olası düşmanlarımdan Benedict’in sevgili kız kardeşi!”

Karanlık SayfalarWhere stories live. Discover now