Devrim B19: |Zoraki Anlaşma|

Start from the beginning
                                    

''Son üç saniye.''

Dudağımda kibirli bir ifade oluştu. Bende konuştum.

''Son iki saniye.''

Elim tetiğe tutunurken, Zümrüt'ün de dudağında bir gülümseme oluştuğunu biliyordum.

''Son birrrr.''

Elimdeki silahı tavana doğru çevirip, ateşleye ateşleye içeriye girerken, ardımdan da daha önce görmediğim, ordu niteliğinde adam girdi. Bir anda korku dolu bağırışlar oluşurken, karşı taraftan da Zümrüt ve Loi gelmişti. Arkasında ise benden daha fazla adam.

O da tavana sıkarken, yine bağırışlar oluştu. Ve gözlerim etrafta dolandı, Devrim'i görmem ile dudağımda alaycı bir ifade oluştu. Sadece o vardı. Ne Hakan, ne Sarp. Hadi ama, Hakan'ın lanet olası piç yüzünü kurşundan tanınmayacak hale getirecektim. Öyle bir hayalim vardı.

Dik bir ifade ile bana bakıyordu. Dudağının kenarında ise kibirli bir kıvrım. Beni manipüle edemezdi. Buraya bir sürü adam yığacağımı asla tahmin edemezdi.

Ateşlenme sesleri kesildiğinde etrafıma yine baktım. Yere çökmüş bir sürü çalışan vardı.

''Yaklaşık on saniye içinde, ben haber verdiğimde buradan çıkmazsanız burası kan gölüne döner. Hedefimiz para kazanmak için başka çaresi olmayan insanlar değil. Direkt olarak buranın tiranlığını yapan adam. Üç, ikiiii, biiiirrrrr. Süreniz başladı.''

Hepsi birbirlerini ittire ittire koşarken, Zümrüt ve Loi, Devrim'e doğru yanaşmaya başladı. Ben de onlara doğru yürürken, arkamdaki keskin nişancılar namlularına onu almış, temkinli bir şekilde yürümeye başladılar. Nefret dolu bir ifade ile Devrim'e bakarken, elim tetikteydi.

Şu an kinim onu öldürmemi emrediyordu ama hayır, bu cehennemin şeytanı bendim. Başka bir şeytanın aklımı yoklamaya çalışmasına izin veremezdim. Ayrıca Devrim'in bu kadar akıllıca davranması hoşuma gidiyordu. Düşmanımın, zayıf bir embesil olduğunu öğrenmek beni kahreder, şevkimi kırardı hep. Akıllı olması beni heyecanlandırıyordu.

Hep adrenalimi yüksek tutuyor, kendimi geliştirmemi sağlıyordu. Hayatım boyunca savaşmaya değecek tek kişinin Devrim olduğunu düşünüyordum. Bana savaşma zevki veriyordu.

Ruhsuz bir ifade ile bakarak yürümeye devam ettim. Tam önünde durduğumda ise Zümrüt silahını anlına bıraktı Devrim'in. Hemen arkasında ise Loi silahı Devrim'e dayamıştı. Zümrüt'ün elindeki silahı hızla elinden aldım. Devrim ise bu sırada, tam da beklenileceği üzere silahını çıkarıp, iki adamın üzerinde dolaştırmıştı. Ardından ruhsuz bir ifade ile bana bakıyordu.

''Buraya birbirinizi öldürün diye çağırmadım sizi.''

Hırslı cümlem ile Devrim ile bakışlarım buluştu yine. Bana garip bir ruhsuzluk ile bakıyordu. Bu beni ürkütmeli miydi? Ah hayır, komikti. Loi de benim ne yaptığımı anlayarak Devrim'in silahını, bana bakarken hızlıca çekip aldı.

Şimdi ben ve Loi dışında kimsede silah yoktu. Tehlikede arz edecek. Devrim hırsla Loi'ye yaklaşacakken, hızlıca Zümrüt Devrim'e yumruğu geçirdi. Daha ikinci yumruğu atacakken ben önüne geçip onu uzaklaştırdım. Eli havada asılı kalmıştı.

''Size ne dediğimi anladınız mı? Yoksa böyle aptal, liseli ergenler gibi kavga mı edeceksiniz?''

''Dün depoma polis baskını yaptırmanın bedelini ödeyeceksin lan, Atalay. Duydun mu beniiiii?''

''Gelip 22 adamımı öldürüp, tetikçini üzerime salıp en iyi adamlarımı öldürmene say. Daha bitmedi. Canını öyle yakacağım ki, yaşayamayacak hale geleceksin. Elimde onlarca rapor var. Seni asla bir daha dışarıya çıkamayacak kadar büyük kanıtlı dosyalar."

Devrim (+18)Where stories live. Discover now