Tecavüzün Gölgesinde +18

21.4K 180 20
                                    


Oy veren, yorum yazan, kitabı okuma listesine ekleyen ve beni takip eden herkese bol bol kalp gönderiyorum ❤️
Bu bölüm, yetişkin unsurlar içeriyor. Dikkatli olun









Tecavüzün Gölgesinde




"Karanlık en yoğun olduğu zaman, umut ışığı en parlak parlar."





Ormanın derinliklerinde, ağaçların kucakladığı sessizlikle çevrili bir atmosferdeydik. Gözlerimi kapadığımda bile, doğanın yumuşak nüansları içime işliyordu; kuşların melodik cıvıltıları, hafif esen rüzgarın yavaşça daldaki yaprakları sallaması... Ancak bu huzur dolu manzara, içimde yanan bir öfkenin gölgesinde boğuldu.

Arkamı döndüğümde, içimde biriken bu öfkeyle, keşişin yüzüne tokat çarptım. Ellerim titriyordu, ancak içimdeki ateş bu eylemi körükleyerek, adeta kontrolümü ele geçirmişti. "Çüş! Ebenin örekesi artık ya!" diye bağırdım, her bir harf öfke dolu bir yankıya dönüşerek etrafa yayıldı.

Keşiş, yüzünü tutarak bana bakarken, derin bir şaşkınlık ve acı ifadesiyle karşılaştım. "Yaşlı bir adama vurmaya utanmıyor musun?" diye sordu, sesindeki hüznü hissedebiliyordum. Gözlerimi devirdim, içimdeki utanç duygusunu bastırmaya çalışıyordum. "Utanmıyorum," diye karşılık verdim, öfkeyle kaşlarımı çatarak. Ardından, umursamaz bir tavırla başımı çevirdim.

Ellerimle etrafı göstererek, yüzümdeki karışıklığı, içimdeki karmaşayı görmesini istedim. Her parmak hareketim, her jestim, duygularımın kıyısında dolaşan fırtınanın bir yansımasıydı. "Beni niye ormana getirdin?" diye sordum, sesimdeki titreyen öfke ve endişe, bedenimdeki gerilimi tam olarak ifade ediyordu. Kelimelerim, boğazımda düğümlenmiş gibi, adeta zorla dışarı çıkıyordu, ancak duygularımı ifade etmek için bunu yapmak zorundaydım.

Keşiş, sırıttı, yüzünde gizemli bir ifadeyle, "Öyle olması gerekiyordu," dedi, sesindeki dinginlik bile beni daha da çıldırtıyordu. Sessizliği bile beni deli ediyordu, çünkü hissettiğim öfke, bir volkan gibi içimde kabarıyordu ve sözlerinin altında gizlenmiş bir şeyler olduğunu biliyordum.

"Yalnız ben, orman köşelerinde kıstırabileceğiniz kadınlardan değilim bey efendi, teveccüh ederim. Kendinize gelin. Benim tipim değilsiniz," diye ekledim, kelimeleriyle beni şaşırtmaya çalışıyordu, ama benim kararlı adımlarımın önünde şaşkınlıkla kalakaldı. Onun şaşkınlığı, yüzündeki ifadesizlikle adeta dans ediyordu, gözleri genişleyerek adeta donup kalmış gibiydi, ağzını kapatmak için elini kullanarak ne diyeceğini bilemiyordu. Ama benim ateş dolu gözlerim, onun bozuk planlarını açığa çıkarmak için yeterince netti.

"Boğazımı bir çırpıda kestin piç!" diye bağırdım, sesimdeki öfke doruktaydı, bedenim titriyordu. Sözlerim, çevredeki sessizliği yırtarcasına yankılandı, bedenimdeki her hücre adeta bu öfkeyle dolmuştu. "Deney yapmak için başımıza ne iş getireceğin belli olmaz senin. Öyle bir niyetin varsa, söyle uyluklarını tekmeleyeyim," diye tehdit ettim, onun benimle oyun oynamasına izin vermeyeceğim belliydi.

Her bir hareketim, her bir sözüm, bedenimdeki öfkenin dışa vurumuyla birleşerek, onun anlamak istemese de anlamak zorunda olduğu bir gerçeği yansıtıyordu. O an, sessizlik çökmüştü etrafımıza, ama içimdeki fırtına, bütün çılgınlığıyla devam ediyordu.

Keşiş, gözlerini devirerek, yüz ifadesindeki alaycı gülümsemeyle birlikte, "Daha büyük sorunların var, Kontes Eva," dedi, ses tonundaki alayla birlikte kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Her bir kasının altında yatan ironiyi görmek, onun ne kadar soğukkanlı biri olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.

Kontesin Laneti +18Where stories live. Discover now