7' you're belong to me

168 21 53
                                    


Günün ikinci bölümü ile karşınızdayız. Diğer bölüm çok kısa oldu lakin bu bölümü yayımlayacağım için öyle yapmak zorunda kaldım. Hazırsanız bölüme geçelim.

-rey

Chanyeol beni sevsin istiyordum. Beni bırakmasın, birlikte güzel bir ilişki içerisinde olalım; benim sevdiğim gibi o da beni sevsin istiyordum. Dış görünüş özelliklerini geçtim Chanyeol aslında oldukça nazik bir insandı, herkes tarafından sevildiğini onu gizlice izlediğim günlerde fark etmiştim. Chanyeol'un geniş bir çevresi vardı ve arkadaşları, iş yerindeki astları ve üstleri bile ona saygı duyuyordu. Chanyeol oldukça başarılı bir inandı, her anlamda. Onun sahip olduğu şeylere ve kendi sahip olduklarıma baktığım zaman tanrının adeletsizliği bir kez daha suratıma tokat gibi çarptı. Gene de tanrıya onu karşıma çıkarttığı için dua etmeyi eksit edemem. Chanyeol şu yaşıma kadar başıma gelmiş en güzel olaydı.

Ona bağırmış, onunla kavga etmiş, ona kırılmıştım. Garip bir ilişkimiz vardı, ben her fırsatta Chanyeol'u sevdiğimi söylerken onun tek yaptığı dudaklarını birbirine bastırıp susmak ya da benim dengesiz bir insan olduğumu söylemekti. Chanyeol bana güvenmiyordu bunu fark etmiştim, fark etmemek için salak falan olmak gerekirdi zaten, yine de onu kazanmak için her şeyi yapardım. Chanyeol'a karşı duyduğum derin arzu her şeyin ötesine geçmişti. Benim için şu an sadece o vardı ve günden güne içime işliyor, ondan kopamayacak gibi hissediyordum. Köşeye sıkışmış gibi olsam da yolun sonu Chanyeol'un olduğu yere çıkıyorsa her şeyi göze alırdım.

Jongdae'ye bunları anlatırken benim kesinlikle kafayı kırdığını söylemişti, birisine bu kadar bağlanmam ona göre oldukça garipti çünkü ben birçok kişiyi elde edip bırakırdım. Güzel bir oğlandım, bunu biliyor ve de kullanıyordum. Jongdae bu yüzden bana anlam veremedi de Chanyeol'un kötü birisi olduğunu düşünmüyor hatta onu bizim kurtarıcımız olarak görüyordu. Bu zekayla nasıl hacker olabilirdi gerçekten anlamıyorum ama bir noktada haklıydı: Chanyeol benim kurtuluşum olacaktı.

Ettiğimiz kavgadan sonra oturup konuşmuş ve onunla vakit geçirmiştim. Kalbim ağrıyordu onunla her konuştuğumda. Chanyeol'u kurtuluşum olarak görsem de aynı zamanda benim en büyük ızdırap sebebimdi kendisi.

Kafam çok dolu olduğu gibi Chanyeol'dan çıktığım gibi Jongdae ile buluşup ona tüm olanları anlattım,o da benim kesinlikle yenilenmem gerektiğini söyleyerek ikimizi de kuaföre getirdi; kuaför ise Junmyeon 'a aitti. Şerefsiz herif benim yenilenmem gerektiğini söylerken manitasını da aradan çıkartmıştı, Jongdae'nin zekasını bir kez daha taktir ediyorum.

"Aşkım Baekhyun'un saçlarını kesinlikle yenileyip kendisini de bakıma sokmamız lazım."

Manitasının koluna girmiş bir şekilde söylerken, ben berber koltuğunda oturup ikisinin oynamasını aynadan izliyordum.

"İstediğin bir renk var mı?"

Junmyeon bana yaklaşıp gülümseyerek sorduğunda bunu hiç düşünmediğimi fark etmiştim. Uzun zamandır kızıl rengini kullandığım için gene kızıla boyamayı düşünsem de sanki bu sefer farklı bir şey yapmalıymışım gibi hissediyordum.

Elimi saçlarıma götürüp birkaç tutam aldığımda hangi rengi yapsam diye düşünüyordum.

"Bence kızıl yapma artık." Jongdae arkadan konuştuğu zaman ona hak veriyordum aslında, kızılı çok sevsem de uzun zamandır kullandığım için oldukça sıkılmıştım.

Bir Tutam Kızıl - ChanbaekWhere stories live. Discover now