8. Bölüm ~Violet

66 15 24
                                    

1654  Haziranı Derbyshire -Chesterfield

"Anne? " Violet gözlerini aralayarak yavaşça seslendi. Boğazı kurumuştu lakin bir tas su almaya dahi hali yoktu genç kızın. Her yeri ağrıyordu koltuk altları kasıkları... Canı yanıyordu. "Anne su" Sesini yükseltmeye çalışarak yineledi. "Baba... Su" Gözlerinin puslu gmrdüğünü var sayarak birkaç defa kırpıştırıp etrafına bakındı. Midesi büzüşmüş kan ter içinde kalmıştı. Gece korkunç kabuslar görmüştü. Sanırım hastaydı öyle hatırlıyordu. Babası tüccar gemilerinde çalışan bir işçiydi ve en son gittiği yerden döndüğünde açık denizin çok soğuk olduğundan bahsetmişti. Yine hastalanmıştı. Hepsine de geçmişti. Violet çok ağrısı ateşi olduğunu anımsıyordu görünen o ki hala da vardı.

Genç kız doğrulmaya çalışırken koltuk altında birşeyin patladığının farkına vardığında acı ile yüzünü buruşturarak üzerine baktı. Önden bağlamalı korseyi öıkartma gereği dahi duymadan yatağa serilmiş muhtemelen orayı kestikçe kesmişti korse bağlarını gevşetmesi ardından parmak uçlarının morumsu bir renge büründüğünü fark ettiğinde ve canı da yandığında ürperdi elini evirip çevirerek kokladı annesinin bir çeşit ilaç sürdüğünü varsaydı. Aklı da bulanıktı. Elbiseyi aşağı çekip iç gömleğinin bağlarını çözdü ve elini koltuk altına attı. Tanrıaşkına yumru yumruydu. Genç kız aynı şişlikten omzunda ve bileğinde de olduğunu gördüğünde ürpererek elini çekip gelen irine bakması ardından yüzünü buruşturup elini çarşafa sildi. Ayağa kalktığında yaşadığı baş dönmesi de bacakları arasındaki acı da işin bir başka boyutuydu lakin boğazındaki is tadı ile öksürerek içeriden gelen çıtırtılara odaklandı.

Genç kız yalpalayarak içeri girdiğinde gözleri irice açıldı. Ev... Yanıyordu. Korku ile yönünü yatak odadına çevirip babasını orada yüzü gözü yarabere içinde bulduğunda elini ağzına götürerek yanına ilerledi ve onu sarstı. Ses gelmediğinde ise Ağlamaya dahi takati yoktu lakin kenarda duran temiz mendili burnuna tutarak yeniden içeri girdi. Violet annesini ortadaki kanepede etrafı ateşler içinde yatar bulduğunda bağırmak istedi. Yeterince sesi çıksa elbet yapardı gücünü yattığı odaya dönüp battaniyeyi çekerek alevlerin üzerine atmak için kullandıysa da oda ortasında yere düşüp öksürmeye başladı. Genç kız annesinin yüzü gözünün iri irinli şişlikler açık yaralar ile dolu olduğunu, yana düşen elinin parmaklarının simsiyah olduğunu fark ettiğinde titreyerek ayağa kalkıp üzerine gelmeye başlayan alevlerden kaçabilmek için yeniden yatağının bulunduğu perde ile ayrılmış bölmeye geçti. Hafifçe perdeyi araladığında ön tarafta köylüler bulunmaktaydı ve genç kız maskeli cüppeli bir takım adamlar ile rahipler gördüğünde bir kabustan kaçmak istercesine camı açıp sarktı. "Yardım edin! "

"Violet! Gir içeri seni lanet olası! Hepimizi öldürecekmisin! Rahip rahip kız çıkmaya çalışıyor. Heryere kara ölüm salacak! "

"K-kara ölüm? (Veba) " Violet siyah cüppeli ve maskeli bir adamın elindeki sopa ile onu yatağa ittirererek hemen peşinden odaya yanan bir meşale atması üzerine eline koluna baktı. "Tanrım Veba! Veba! " Yakıyorlardı onları. Diri diri... Genç kız oda ortasında yükselen alevin etrafından öksürerek dolanması ardından yeniden babasının yatağına gitti. "Baba! Hayır! "

Ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyordu. Lakin ölecekse bile diri diri yanmaya niyeti yoktu. Tezgah olarak kullandıkları ve babasının cam çatladığından terekli dolap ile kapattığı bir diğer cama koşarak dolabı ittirmek için çabaladı. Can havliyle başardığında ise güçlükle tezgaha çıkarak kırık camı ğzerinde duran kavanoz ile ittirip nefes almaya çabaladı. Hava içeri dolduğunda alevler iyiden iyiye yükselmeye başlarken Violet hafiföe camdan bakarak komşularının evin etrafını terk ettiklerini gördü genç kız ahırdaki atların ineğin ve tavukların ciyaklamalarını duyduğunda sessizce ağlayarak kendisini camdan sallandırıp aşağı bıraktı. Tekkatlı küçük bir köy eviydi lakin Violet bir kulenin tepesinden düşüp parçalandığını hissetti adeta. Alev az evvel çıktığı pencereden de dışarı doğru çıktığında genç kız dizleri üzerinde doğrulup emekleyerek güvenli bir yerde durdu ve ardına baktı. Daha ölmemişti. Onun için yapılacak birşeyler olmalıydı bunun yerine geçen hafta piknik yaptıkları komşuları onu gözlerini kırpmaksızın canlı canlı yakmak istemişti... Bir müddet nereye gideceğini düşündü ardından gidebilecekmiydi onu düşündü lakin başka çaresi yoktu. Güçlükle ayağa kalkıp az ileride bulunan muhtemelen yangından dolayı -ya da onların kine yakın diye bilmiyordu- sessiz görünen Jamesonların evlerine doğru ilerleyerek arka taraftan ahıra girdi. Şayet karantinaya alındıysa buraya kırk gün kimse yaklaşmayacaktı. Genç kız elini ağzına kapatıp öksürerek soluduğu dumandan kurtulmaya çalışması ardından kendisini saman balyaları ardına attı ve gözlerini kapattı.

GEL BENİMLEWhere stories live. Discover now