sekiz - tam bir saat önce vardı ay'a

59 9 16
                                    

"kanka bu sana yürümüyor, bildiğin koşuyor!" dedi soobin mesajları okurken. okul çıkışı beomgyu taehyun'la buluşmak için sözleştikleri pastaneye, soobin durağa yürüyordu. hava çok soğuktu, ikisi de tabiri caizse donuyordu ancak yine de gayet keyiflilerdi. heyecanla başını salladı çocuk.

"di mi hyung!"

taehyun'un birkaç mesajını gösterdi büyük olan. "tam konuşma bitecekken hemen yeni konu açıyor, emojiler de çok tatlı."

beomgyu, uykudan uyanınca camdan kar yağdığını görmüş 8 yaşındaki bir çocuğun neşesiyle kıkırdadı. "sınavı laf arasında söylemiştim, unutmamış." dedi gururla. soobin de neşelendi.

"bare minimum aslında ama lekesiz olmanı da çok iyi karşılamış. evlen sen bununla!"

beomgyu kahkaha attı. "seni mi kırıcam!"

soobin arkadaşının taehyun'la konuştuklarına bakarken ekranda "annem arıyor..." yazısı gözüktü. telefonu beomgyu'ya verip olduğu yerde durdu.

"efendim anne? hıhı, çıktım. soobin hyung'la ders çalışacağız şimdi. yok yok, evinde değil. kütüphanede. çok iyiydi, hep çalıştıklarımı sormuş zaten. tamam anneciğim, görüşürüz."

telefonu kapatınca iç çekip derince ofladı beomgyu. "arkadaşımla tatlı yemek için bile yalan söylüyorum."

soobin sırtını sıvazladı. "arkadaşın değil şekerim, flörtün." diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. beomgyu'nun kodlarını iyi biliyordu, flört lafını duyunca hemen keyfi yerine gelmişti genç olanın.

sadakat'in önünde durdular. soobin'in daha yolu vardı. normalde olsa taehyun gelene kadar arkadaşının yanında bekler, onu yalnız bırakmaktan mümkün olduğunca kaçınırdı fakat hem bu soğukta daha fazla sokaklarda sürünmek istemiyor hem de kırk yılda bir gelen otobüsünün kaçmasından feci derecede korkuyordu. bu yüzden ne beomgyu kalmasını teklif etti ne de soobin reddetmek zorunda kaldı.

genç olan uzanıp boynuna sarıldı arkadaşının. "görüşürüz hyung!" dedi ayrılıp el sallamadan hemen önce. soobin eliyle öpücük attı ve arkasını dönüp uzaklaştı.

o daha köşeyi dönmeden beomgyu'nun görüş açısına dünyalar yakışıklısı taehyun girdi. yüreği onu gördüğü anda müthiş bir heyecanla doldu. az önce indirdiği elini bir kez daha salladı. karşılık verirken gülümsedi taehyun. beomgyu daha önce hiç bu kadar güzel bir gülüş görmemişti.

yan yana geldiklerinde "hoş geldin!" dedi coşkuyla. taehyun soğuktan havada titreyen nefesiyle "hoş buldum." demeden önce montundan çekip sarıldı beomgyu'ya.

insanlar sarılırdı, bundan doğal bir şey yoktu. beomgyu biraz önce soobin hyung'la da sarılmıştı. taehyun muhtemelen üzerine pek düşünmeden, öylesine yapmıştı bunu fakat beomgyu'nun, yaşadığı yoğun mutluluk ve heyecandan, ayakları ciddi anlamda yerden kesilmişti. ayrılmadan önce taehyun'un boynundan gelen yumuşacık kokuyu aldı ve bayılmamak için kendisini çok zor tuttu. kısacık sarılıp ayrıldılar.

"hoş buldum, sevgilin miydi?" dedi taehyun görüş açılarından yeni çıkan soobin'i kastederek.

beomgyu gözlerini kocaman açıp "soobin hyung mu?" dedi şaşkınlıka. taehyun'un bunu sormasını hiç beklememişti. "yakın arkadaşım." dedi hemen. zaten soobin hyung çocukluklarından beri beomgyu'nun kuzenine yanıktı fakat şimdilik taehyun'un bunu bilmesine gerek yoktu.

tanrı çoktan unuttu bizi Where stories live. Discover now