Larissa Northwest

32 12 0
                                    

Kitap yazmak gerçekten zormuş ama keyif verici olduğunu kabul etmeliyim.

Sizi seviyorum umarım bölümü beğenirsiniz iyi okumalar dilerim 💗💗💗💗💗





***

Larissa ve Darrel'i salonda bıraktıktan sonra şatodan çıkıp pazara inmiş ve halkı biraz teftiş etmiştim. Daha sonra  şatoya dönmüş ve Eric'e ve Darrel'i gönderdikleri için Elanovna'ya mektup yazmıştım. Biraz da şatodaki işlerle uğraştıktan sonra zindana inmiştim.

Artık öğrenmem gerek.

Zindandaki adama her gün yemek veriyorduk ama onu yaşatacak kadar, doyuracak kadar değil.

"Burada son günün, sevinmelisin."

İlk geldiği günden oldukça farklıydı.
Kemikleri sayılıyordu, vücudunun üst bölümünde hiçbir şey yoktu ve altındaki pantolon belinin zayıflığından düşmek üzereydi. Yüzümü buruşturdum.

Ellerimle dokunmadan pantolonun kemerini sıktım, bu görüntüye daha fazla dayanamayacağım.

Larissa gününün tamamını eğitimde geçireceği için istediğim kadar büyü kullanabilirdim.

Gözlerimi kapattım ve ellerimi havaya kaldırdım.

Bıçak, bıçak, bıçak.

Bıçaklar üstünde yoğunlaştım. Bir süre sonra havayı yaran bıçakların sesleri zindanın başından gelmeye başladı. Gözlerimi açtığımda başımın her tarafında bıçaklar vardı. Hepsini sihirle oluşturmuştum.

Bıçakları korkudan nefes almayan adama doğrulttum. Bıçakların hepsi ona bakıyordu. Eğer her sorduğumda cevap vermezse ona saplayacaktım.
Bu aslında onu gözünü korkutmak içindi fakat eğer söylemezse saplama olasılığım vardı tabii.

"Evet, iki seçeneğin var ya kime çalıştığını söylersin ve seni serbest bırakırım ya da ölürsün. Seçim senin."

Gözleri korkuyla açıldı. Etrafındaki her bir bıçağa baktı. Hepsi yeni bilenmiş bıçakların onu öldürebileceğini anlaması uzun sürmedi.

"Asla söylemem, istediğin kadar uğraş elinde geçen tek şey bir ceset olacak."

O kadar emin olma.

"Mantıklı düşün, eğer söylemezsen seni buraya hapsederim ve sesini keserim. Hücreyi et yiyen farelerle doldururum ve seni de yere halatla bağlarım. Sen bağırsanda kimse sesini duymaz, fareler de gün geçtikçe acıkır ve seni yemeye başlarlar. Önce burnun ve kulakların sonra derin ve yavaş yavaş tüm bedenin. Tabi onlar seni hemen bitirmezler. Günler geçtikçe bedenin kurtlanır ama sen yaşamaya devam edersin, sonunda seni tamamen yerler ve iskeletini de ormana atarız."

Gözleri fal taşı gibi açıktı ve hiç hareket etmiyordu.

"Tamam, söyleyeceğim. Yeter ki beni özgür bırak."

Dudaklarım yukarı kıvrıldı.

Aferin sana.

Derin bir nefes aldı. Kemikleri sayılıyordu.

"Taresya'yalılar gönderdi beni buraya. Kral kız kardeşini öldürmemi istedi. Ödül olarak beni bir ömür yetecek kadar para verecekti. Hemen geri dönmeyi planladım çünkü konukların vardı ve kapıda olmayacaktın. Askerlerin tavırlarımdan konuk olmadığımı anladılar."

Taresyalılardan nefret ediyordum. Babamı yıllar önce kimin öldürdüğünü öğrenememiştim. Yinede intikamımın birazını almış ve krallarını öldürmüştüm.

Oliterya Krallığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin