Büyük Yıkılış

113 20 7
                                    

İyi okumalar ❤❤❤❤❤❤❤❤❤

***

"Burada olamazlar."

"O kadar emin olma, ne de olsa kadın iki kere elimizden kaçtı."

"Her yeri didik didik arayamayız."

"Peki."

Kraliçe derin bir soluk aldı. Korkuyordu, ne de olsa peşinde onu öldürmek isteyen birileri varken soğukkanlı kalmak epey güçtü.

Yaklaşık bir saattir kaçıyordu peşindeki askerlerden. Pek vakti kaldığını sanmıyordu. Er geç onu bulacaklardı. Ölmeden önce yapmak istediği tek şey küçük kızına Krallığı  yönetebilmesi için gerekli ipuçlarının olduğu kitabı vermekti.

Oliterya yüzyıllardır kimsenin yıkamadığı, pek çok düşman krallığının olduğu, onca savaş yapılmasına rağmen başa geçen varisleri çok güçlü ve zeki olduğu olması sebebiyle tahtın hiç düşmediği bir krallıktı.

Tabi daha yedi gün önce yaşanan olay olmasaydı.

Yedi gün önce, Oliterya kralı Elanovna krallığına yolculuktayken öldürülmüştü. Kimse bunun nasıl olduğunu bilmiyordu. Halk kralın ölmediğini, bunun bir yalan olduğunu, kralın aslında yaşadığını ve bir gün geri döneceğini söylüyordu. Ta ki iki gün sonra kralın cansız bedeni şatoya getirilinceye kadar.

Kralın ölümü büyük ses getirmişti. Kraliçe Ella kocasının cansız bedenini görünce deliye dönmüştü. Onu en çok yaralayan şey elinden hiç bir şey gelmemesiydi. Yinede güçlü kalmak zorundaydı, krallığı ve kızları için.

Kraliçenin iki kızı vardı. Amari ve Larissa. Kızlar babalarının ölümüne çok üzülmüştü. Larissa babası toprağın altına gömülene kadar ağlamıştı. Amari ağladığını herkesten gizlemişti, cenaze boyunca öfkeli göründü. Ama babası yüzünde beyaz bir örtüyle getirilince kendini tutamamıştı. Boncuk yaşlar süzülmüştü gözlerinden...

Düşman krallıkların bir çoğu bunu fırsat bildi. Hemen saldırı hattına geçtiler. Kral öleli iki gün olmuştu ki saraya akın ettiler. Oliterya ordusu her ne kadar krallığı korumaya çalışsa da aynı anda sayısız krallık saldırdığı için kayıpları önleyemediler.

Krallık büyük tehlike altındaydı. Kraliçe kızlarının ve halkının güvende olabilmesi için elinden geleni yapıyordu. Ancak hamileydi ve savaşamıyordu. Bur durumda tek yapabildiği askerlere emir vermek ve kızlarını korumaktı.

Kızlarını korursa Amari tahta geçecekti ve halkını koruyacaktı.

Askerler birçok krallığı sınır dışı etmişlerdi ancak hala içerde olan bir krallık vardı. Tahtı ele geçirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Taresyalılar kraliçeyi ve varisleri öldürmek için herşeyi yapıyorlardı.

Kraliçe dost krallıklara yardım için mektup göndermeye çalışıyordu ancak Taresyalılar mektupların ele geçmemesi için sınırları kapatıyorlardı.

Kraliçenin bu durumda tek yapabildiği kızlarını korumaktı.

Kraliçe ve kızları sessizce altında durdukları sütunun altından çıktılar ve çıkışa doğru ilerleridler.

"Nereye kaçıyorsunuz, Majesteleri?"

Ella sakin kalmaya çalışarak arkasına döndü.

Taresya kralı tam karşısındaydı.

Kızlarını arkasına aldı. Eğer onlara zarar verecekse önce kendisini öldürmeliydi.

"Eğer onlara zarar vereceksen beni öldürmen gerek, öyle değil mi?"

Yalandı. Hamileydi ve ne kendini ne de kızlarını iki dakikadan fazla koruyamazdı.

"Seni ve varislerini bu dünyadan sileceğim. Buna engel olamazsın."

Haklıydı. Ama belki biraz oyalarsa kızlarının kaçmasına yardımcı olabilirdi. Karnındaki bebeğini ve kendini koruyamayacaktı, orası kesindi ve bu gerçeği hatırladıkça kahroluyordu.

"Nereden çıkarıyorsun bunu?
Koskoca Oliterya kraliçesini hafife alıyorsun."

"Gevelemeyi kes, ölümün yakındır.
Kızlarına veda etsen iyi olur."

Kraliçe ne yapacağını bilemiyordu.
Tek yapabildiği kızlarını arkasına almak ve korktuğunu gizlediği gözleriyle ölümünü beklemekti.

Kral kılıcını kınından çıkardı, pürüzlü bir ses duyuldu. Tehlikeli bir yavaşlıkla başının üstüne kaldırdı onu. Kraliçe ne yapacağını bilmiyordu, büyük ihtimalle askerler yardıma yetişene kadar ölmüş olacaktı. Dizlerinin üstüne çöktü yenilgiyle, kızlarının ellerini kavradı. Gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı, bu yaşlar kendi için değil eğer kendisi ölürse öksüz ve yetim kalacak kızları içindi.

Kılıç havalandı, rüzgârı yararak sert bir darbeyle indi.

Ama kılıç kraliçenin boğazına değil Taresya kralının boğazına indi.

Kraliçe daha ne olduğunu anlamadan Amari önüne atlamış, kılıcın yönünü hiç kılıca dokunmadan değiştirmiş ve kralın boğazına saplamıştı.
Ancak kraliçenin boğazında bir acı vardı. Bakışlarını kucağına indirdi, boğazından akan kanların kucağına damladığını gördü. Kafasını kaldırdı ve biraz ötede ona oku fırlatan kişiyi gördü. Sonra tekrar kızına döndü.
Kılıcı ölmüş adamın boğazından çıkarmaya çalışıyordu. Yüz ifadesindeki soğukkanlılık onu ürküttü, yinede kral öldüğü üzülemezdi.

Bakışları kararmaya başladı, kızı ona döndü. Son duyduğu şey kızlarının acı dolu çığlıklarıydı...





































İlk bölüm sizce nasıldı?

Daha öncesinde de dediğim gibi ilk kitabım olduğu için acemilikler ya da yazım hataları bulabilirsiniz ama elimden geldiği kadar dikkatli davranacağım.

Umarım begenmişsindir:)

Sizi seviyorum hoşçakalın 😘

❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

Oliterya Krallığı Where stories live. Discover now