18• Yazlık

3.2K 159 174
                                    

Satır aralarında buluşalım 🌥

"Ee ne diyorsun Efsun?" Hoparlörden gelen sese aldırış etmeden mesajları okumaya devam ettim. Engeli kaldırdığımı fark etmeyen Civan'ın attığı son mesajları defalarca kez okumuştum. "Neye ne diyorum?" Sıkıntıyla nefes verdiğini duyduğumda dudaklarım kıvrıldı. Bana tam 411 tane mesaj atmış.

"Efsun sen beni dinlemiyor musun? Hafta sonu bizim Kalkan'da ki yazlıkta kalalım diyorum. Değişiklik olur." Engeli kaldırmadan önce yazdıklarını da görebilseydim keşke. Onu elbette ki affetmeyecektim. Onu affetmek kendime yapacağım en büyük saygısızlık olurdu. Yinede her şeye rağmen onu bir yabancı yerine koyamayacağımı da acı bir şekilde anlamamı sağlamıştı. Geçirdiğim 3 gün, ömrümden bir yıl almıştı resmen.

"Hı?" Acaba o da benim gibi uykusuz kalmış mıydı? Bir iki kere annemin zorla ağzıma soktuğu lokmalar haricinde, onun da benim gibi iştahı kapanmış mıydı? Merak ettiğim o kadar çok şey vardı ki... "Efsun sen iyi misin? Kime konuşuyorum ben ya?"

"Of Aslım bir saattir başımın etini yedin." diyerek sinirle çıkıştığımda mesajları kapattım. Yatakta doğrulurken, içimi kemiren o kasvetli hissi bastırmaya çalışmak bir hayli zordu. "Şimdi söyle dinliyorum." Yataktan kalktım ve kendime gelebilmek adına, yüzümü yıkamak için banyoya girdim.

"Valla iki dakikada psikolojimi bozdun lan. Diyorum ki, hafta sonu bizim Kalkan'da ki yazlıkta kalalım. Bu akşam gideriz, iyi gelir hem sana da." Telefonu lavabonun mermerine koyduğumda yüzüme birkaç kez su çarptım. "Benim hiç keyfim yok," diyerek başımdan savmaya çalışırken aynadaki hayaletim gözüme takıldı. Sanki ruhu alınmış bir beden gibiydim. Hiç bir canlılık belirtisi yoktu.

"Bende bu yüzden diyorum işte. Biraz kafan dağılır, fena mı olur?" Sesi banyoda yankılanırken birbirine karışmış saçlarımı güçlükle açtım. Kafam fazlasıyla dağılmamış mıydı zaten? "Bilemiyorum," diye mırıldandım isteksizce.

"İnat etme kızım ya. Ormanda yürüyüşe felan çıkarız. Hem bak ısıtmalı havuz da var. Girebiliriz yani hava soğuk olsa da." Saçlarımı yukarıdan dolayarak dağınık bir topuz yaptım. Eğlence anlayışımın benden uzaklaşması, son zamanların rekorunu kırmıştı. Tek yaptığım yatmak, müzik dinlemek, oturup müzik dinlemek, uzanmak, yine müzik dinlemek.

"Aslım gerçekten havuz düşünecek durumda değilim." Sıkıntıyla konuştuğumda odaya geçmiştim. "Efsun kendini eve kapattın. Hapis hayatı yaşıyorsun resmen. Nereye kadar böyle yaşayabilirsin?" Uyarıcı sesi duraksamama sebep olurken, bu soruyu daha önce hiç kendime sormadığımı fark ettim.

"Bilmem gittiği yere kadar," Nefes aldım. "Unutana kadar." dediğimde nefesim bile içime dolmakla dolmamak arasında gidip geldi. "Unutamayacağını biliyorsun değil mi? Bitmediğini? Bitiremeyeceğini? Onunda buna müsaade etmeyeceğini?" Duymaktan korktuğum şeyleri amansızca söylemesi, bendeki bastırılmış acı duyguları tekrar ve tekrar uyandırıyordu. Aslım'a aramızdaki başlamaya yüz tutmuş her şeyin bittiğini, bilmesini istediğim kadarıyla anlatmıştım. Tek bildiği Civan'la anlaşamıyor ve birbirimizi yıpratıyor oluşumuzdu.

"Bitmeli, unutulmalı, müsaade etmeli ve çıkmalı hayatımdan." Yatağa oturduğumda boş gözlerle etrafa bakındım. İstediğim bu muydu? Her yatağa uzandığımda aklıma gelen o yüz, unutturabilecek miydi kendini bana? Sanki burnumdan hiç gitmeyen o koku, silinecek miydi hafızamdan?

"Birbirinize kayıtsız kalabilecek misiniz göreceğiz bakalım. Neyse konumuza dönelim." Donuk bakışlarım yerdeki tüylü halıda mekik dokuyordu.  "Bak biraz hava almaya ihtiyacın var. Hem sıkılırsan hemen döneriz söz." diye inatla ikna etmeye çalışırken ofladım.

SerçeWhere stories live. Discover now