5. bölüm - kabus

476 17 3
                                    

"Sadece kabus gördün"

---

Gözlerimi açtığımda geçmişimden çok daha karanlık bir odada uyanmıştım, bir sandalyede oturuyordum, etrafımda hiç ama hiç kimse yoktu.

"Neredeyim ben. hey, kimse varmı!" Bunu bir kaç defa tekrarladım

"Ben varım" bu ses çok tanıdıktı, sanki...

"Alp değilmi o?" Evet iç ses, bu onun sesiydi.

"Alp!" Diye bağırdım bir kaç defa, ses gelmedi. Bir süre sonra karşıma geçti ve gözlerimin içine baktı.

"Alp..." dedim tekrar

"Bana attığın o tokatın hesabını vericeksin!" Bir anda Alpin yerinde babam belirmişti, neler oluyordu, buda neydi?

"B-baba" dedim titreyen sesimle.

"O elini kırmadan önce senin unuttuğun bazı şeyleri hatırlatmam gerekiyor!" dedi öfkeyle ve bana vurma niyetiyle elini kaldırdı. O elini kaldırdığında bir anda çocukluğuma gitmiştim ve o tokatı tekrar yemiştim. Kendime baktım, 6 yaşında, pembe elbisesini giymiş babasından korkup titreyen bir çocuk gördüm. Saatlerce babasından dayak yemiş, saçlarının kopmuş parçalarına ağlayarak bakan kendimi görmüştüm. Koşarak evden çıkıp parka gitmiştim köşeye geçip ağlamaya devam ettim. Omzuma birisi dokundu, başımı kaldırıp ona baktım.

"Yinemi baban?" Bu Alpin küçüklüğüydü, onu herşeyiyle sevdiğim Alpti yanımdaki. Hüzünle başımı salladım. Alp bana sarılmıştı, minicik elleriyle saçlarımi okşamıştı ve göz yaşlarimı silmişti.

"Sen ağlamayı haketmiyorsun, mutlu olmalısın" dedi ve onunla yine göz göze geldik. Tekrar kendime baktım, bu sefer 15 yaşında okul formasıyla babamın karşısında duran kendimi görmüştüm.

"Okumak istiyorum ben ve sen buna karışamazsın!"

"Bak sen, büyümüşte babasının karşısında bağıracak kadar cesaretlenmiş bizimki" alay edercesine konuşmuştu yine babam.

"Sen benim geçmişimi kararttın, geçmişimi silemem ama seni hayatımdan silmekle geleceğimi aydınlatabirim!" Bunları söylerken o özgüvenin nereden geldiğini asla bilmiyordum ama söyledikleriminde sonuna kadar arkasındaydım. Sokağın ortasında bağıra bağıra babamla kavga ediyordum ve bütün komşular bizi izliyordu.

"Seni öldürürüm, anan seni ne diye doğurduysa abin kadar hayırlı olamadın on beş yıldır!"

"Denesene!" Dediğim an içimdeki o cesaretin tamamını püskürtmüştüm. Babam saçımdan tutup beni eve kadar sürüklemişti. O an hakkında hatırladığım tek şey sonsuz çığlıklarım olmuştu.

Bir anda tüm ışıklar söndü ve derinlerden sesler duymaya başladım.

"Alya uyan!"

Yine çığlıklarla uyanmıştım, yine geçmişimin özeti olan bir kabus görmüştüm.

"Sakin ol, sadece bir kabus gördün, al biraz su ic." Sadece bir kabusmu? Bu sadece denilebilecek kadar normal bir kabus değildi, bu ben geçmişimi unutmaya çalıştıkca uykumda beni rahat bırakmayan kabuslardan birisiydi.

"Daha iyimisin?" Diye sordu Esma

"İyiyim, herzamanki kabuslarımdan biri" diye cevap verdim

"Ya yanlış anlama ama, piskoloğa gitmek istermisin?" Dedi Esma

"Hayır, sağol..." dedim sakin bir ses tonuyla

"Tamam, sen uyu ben yanında durucam. Hem belki kabus görmezsin bu sefer"

Başımı salladım ve geri yattım, gözlerimi kapatmadan derin bir nefes daha aldım, artık kabuslar yerine rüyalar görmek istiyordum, bu mümkünmüydü? Gözlerimi kapattım ve yine derin bir uykuya daldım, hayir bu sefer kabus görmemiştim, birazda olsa rahatlamış hissediyordum.

Bazen kabuslar bişeyi kanlı canlı yaşamaktan daha korkutucu olabiliyor. Ben bunu hayatım boyunca hergün yaşamıştım, alışmam gerekirdi ama korku bu, mental olarak dünyanın en güclü insanı olsan bile her canlının bir korkusu vardır, sadece bunu içinde tutabilen insanlar hayata 1-0 önde devam eder. Kabuslar ve rüyalar, hayaller ve korkular karşılaştırılırken benim hayatımda karşılaştırdığım tek şey kabuslar ve korkular oldu. Bir gün Alpi, diğer gün kalpsiz, ruhsuz Babamı, başka bir gün gözlerimin önünde yatalak olan annemin yaşadıkları. "ozaman neden ailenden ayrılmak istemedin?" Dediğinizi duyar gibiyim. Buda bir korku, her an Babam annemi öldürebilir korkusuyla buraya beni çoktan unutmuş birini bulmak için gelmiştim. Artık benimde geçmişime değil geleceğime odaklanmam gerektiğinin farkındaydım, ama bunu bir uzmanın yardımı olmadan yapamayacağımdanda emindim. Annem o yatağa hapis olmadan önce bana hep "bu kalbin, onu oluşturmak 9 ayımı aldı. Kimsenin 15 dakikada gelip onu kırmasına izin verme" derdi. Bunu dediğinde anlamayacak kadar küçüktüm, ama artık tüm parçalar yerine oturmuştu sanki. Alpin bana yaptığı tam olarak annemin kurduğu bu cümleyi kanıtlıyordu, ansızın hayatıma girip 15 dakikada kalbimi kırmıştı ve acısını çeken ben olmuştum...

5.bölüm sonu

KomşuWhere stories live. Discover now