2. bölüm - kafe

439 19 8
                                    

Sabah 05.20 gibi 3. Alarmım ile sonunda uyanmıştım. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve rahat birşeyler giydim 06.00 gibi elimde ders kitaplarımla evden çıktım kapımı kilitledim, merdivenlere doğru gitmek için arkamı döndüm ve ne tesadüfki yine o yeşil gözlü kumral futbolcu çocuk ile çarpıştık.

"Bana çarpmadan gününe devam edemiyorsun galiba" dedi gülerek.

Istemsizce güldüm ve "hayalet gibisin ses çıkartsan çarpmam sana" dedim.

"Tamam özür dilerim bidahakine siteyi ayağa kaldırırım kapıyı çarparım ergenler gibi" dedi ergenler gibi kısmı komiğime gitmişti kendimi tutamayıp güldüm.

"Okuyomusun?" Diye sordu bana.

Bende "benmi? Şey, o defteri ben çoktan kapattım" diye bi cevap verdim. Bunu ona neden söylemiştimki?

"O kitaplar ne için ozaman" dedi bir anda. Benmi yanlış anlamıştım yoksa beni bi çeşit sorguyamı çekiyordu?

"SANANE!" demek vardı ama demedim tabii. "Şey...Bi arkadaşım için" dedim. Sanane demek biraz kaba olabilirdi

"Peki, görüşürüz şey kız" dedi ve merdivenlere doğru ilerledi. Bana neden sürekli şey kız diyordu? İcimden bir ses adımı sormak yerine beni sinir edip "bana şey kız diyip durma! Adım Alya" dedirtmeye çalıştığını söylüyordu. Kafamdaki düşünceleri kovdum ve hızlı bi sekilde siteden çıktım.

Size kendi kafemi açtığımı soylemişmiydim? Taşınır taşınmaz ailemin bana verdiği parayla bir yer kiraladım ve orayı küçük tatlı bir kafeye dönüştürdüm. Bi yardımcım var, Mete. Mete'nin annesi hasta, 7, 8 ve 9 yaşlarında 3 kardeşi var, babası 6 sene önce bi kaza sonucunda vefat etmiş Meteyede ailesine babalık yapmak düşmüş. Mete babasının vefatından sonra okulu bırakıp çalışmaya başlamış, bi gün benim astığım iş ilanını görüp yanımda işe başladı ve bir kaç aydır bana kafede yardım ediyor.

Yaklaşık bir saat sonra kafeye gelmiştim Mete yine benden önce gelip hazırlıkları yapmıştı. "Günaydın Mete" dedim kapıdan içeri girer girmez.

"Günaydın Abla" diye cevap verdi Mete

"Sana bugün bir sürprizim olucak ama önce kafeyi açalım" dedim ve kafenin kapısını sonuna kadar açtım.

Müşteriler gelmeye başlamıştı bile, Mete onların siparişini aldı bende siparişleri hazırlayıp masalarına götürdüm. Yarım saat içinde Kafe müşterilerle dolup taşmıştı garip olan şeyde iki kişi rahat bi şekilde siparişlere yetişebiliyor olmamızdı, müşterilerden bahşiş bile alıyorduk. bir kaç saat sonra kafe biraz sakinleşti Mete ve bende biraz oturup soluklanabildik.

"Mete senin bi arkadaşın vardı hani ondan haber varmı ya?" Diye sordum

"Bu sabah konuştuk abla, Alp Keskin diye birini tanımadığını söyledi ama tanıyabilicek birini daha biliyorum" diyerek soruma cevap verdi ve başını yere eğdi.

"Kim?" Diye sordum.

"Ceyda..." dedi ve duraksadı. "Tamam, adresi varmı sen goz kulak olursun kafeye ben hemen gidip gelirim" dedim ve heyecanla ayağa kalktım. Mete kolumu tuttu ve "abla Ceydanın çalıştığı yere gitmen gerekicek sence ben seni tek başına oraya gönderirmiyim!" Dedi ama ben dediklerine anlam veremedim.

"Nerde çalışıyorki?" Diye sordum Meteye.

"Müzikholde şarkıcı" diyerek soruma cevap verdi

"Pavyon gibi bir yer değilmi orası! Iyide Alp'in ne işi olur öyle insanlarla" Dedim şaşkınlıkla.

"Beraber gidelim tek başına gitme olurmu" dedi sakin bir ses tonuyla.

Başımla onayladım. O an derin düşüncelere dalmıştım, Alpi bulabilicekmiydim? Belkide alp yaşamıyordu bile. Belkide şuan oda beni arıyordu, hatta belkide, belkide Alp'in şuan bi sevgilisi vardı... banane ya, sonuçta o benim yalnızca arkadaşımdı, yani sanırım öyleydik.

Metenin beni dürtmesiyle yerimden sıçradım. "Abla müşteri geldi" dedi ve masaya aldığı müşterilere baktı.

"Tamam siparişleri ben alırım otur sen" dedim ve not defterimi alıp müşterilerin yanına gittim. "Hoşgeldiniz, siparişlerinizi alabilirmiyim?" Dedim. Kafamda hala Alpi bulup bulamicağımın düşüncesi vardı müşterinin yüzüne bile bakmıyordum sadece siparişleri not defterime yazmak için bekliyordum.

"Sabah koşa koşa buraya geldin demek" dedi masadaki müşterilerden biri. Kafamı kaldırıp bu cümleyi kuran kişiye baktım. "Yok artık" dedim kısık bir sesle. Yine karşımdaydı Arda, onu her gördüğümde sebepsiz heyecanlanıyordum, sanırım futbolcu olduğu içindi bu.

"S-sen..." dedim ve devamını getiremedim

"Ee şey kız otursana biraz sohbet edelim, kapının önünde birbirimize çarpıp ayak üstü sohbet edince keyifsiz oluyor" dedi gülerek. Yanında iki arkadaşı vardı sanırım onlar Futbolcu değildi ama bakışlarından birazda olsa rahatsız olmuştum.

"Eee şey, ben siparişleri getiriyim sonra oturup sohbet ederiz" dedim ama keşke demeseydim, Arda'nın arkadaşları birbirine bakıp pis pis sırıttı

"Beyler, 32 dişinizi göstermeyi bırakında siparişinizi verin artık" dedi Arda. Herkes ne istediğini söyledikten sonra ben siparişleri hazırlamaya gittim.

Siparişleri hazırlarken Mete kapıda kız arkadaşıyla konuşuyordu onu görünce hafif gülümsedim. Siparişleri Ardaların masasına götürdüm ve boş olan yere oturdum. Korkunç bi ortam vardı 2 kişi bana rahatsız edici bi şekilde bakarken diğeri bana yeşil gözleriyle okadar güzel bakıyorduki beni utandırmıştı. Bi dakika, Neler diyorum ben! O benim komşumdu dahada kötüsü magazin sitelerine göre bi sevgilisi vardı ve çok mutluydular. Sanırım şu aralar kafam fazla karışık ne dediğimi bilmiyorum, umarım biran önce Alpi bulurum ve bu düşüncelerin hepsi yok olur...

2. Bölüm sonu

---

Selamlarr, nedenini bilmiyorum ama bu hikaye içime çok sindi umarım sizde keyifle okuyorsunuzdur. Fikir vermek isteyenler bana yazabilir hem buradan hem Tiktoktan, şimdiden teşekkür ederim💕

KomşuWhere stories live. Discover now