14/

61 11 296
                                    

seellaamaamm

1k okunmaya cok yaklastik cok mutluyuuum

fici yine unuttum ama cikar bir seyler diye umuyorum

surayi da azcuk uzun tutayim ki fazla kelime olsun🙀

ne kendimi avutmasi canim yapar miyim oyle bir seyyy..

o zamann
nasnas fice👐🏻👐🏻👐🏻

-

Yarım saat olmuştu. Yarım saattir Taehyung'u bekliyordum ve oldukça gergindim.

Bacaklarım titriyordu, gelmeyecekti...Öyle düşünüyordum ama ona belli bir saat söylememiştim, belki de öncesinde evine uğramak istemişti.

Yine de çok gergindim, içimdeki kötü ve yargıcı hissi durduramıyordum. Kafamda sen kötü bir arkadaşsın diyen Jimin'in sesleri kalbimde ise ona orta parmak çeken Taehyung varken ne yapacağımı bilemez haldeydim.

Hazır mıyım bilmiyordum ama bu konuşma er ya da geç olacaktı ve olana kadar kendimi yıpratıp ağlamanın bir mantığı yoktu.

Şimdi ise Taehyung gelince ona ne söyleyeceğimi düşünüyordum çünkü ona yazarken sonrasını hiç düşünmemiştim.

Hava almalıydım, kesinlikle hava almalıydım çünkü daralmıştım. Düşüncelerim beni yeteri kadar boğmuştu ve ben dayanamıyordum.

Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim ve dalgın şekilde kapıyı açtım.

Fakat kapıyı açtığımda beklediğim şey güzel havada huzur bulmakken, onunla yakından uzaktan alakası olmayan alnıma yediğim yumruk şiddetinde tıklatılma değildi. Alnıma gelen ani sarsma ile yüzümü hoşnutsuz bir şekile sokup 2 adım sendeledim ve ağrıyan alnımı tuttum.

"Sabah sabah açık kapıları tıklatmayı, pardon yumruklamayı çok seviyorsunuz sanırım! Ya da tahmin edeyim, bana öyle denk geldi! Aklım Kim Taehyung derdiyle meşgulken bir de sen gel o alnıma vur ki iyice bir karışsın!"

"Kim Taehyung derdi demek... hem saat akşam üstü beş falan, sabah değil yani..." dedikten sonra bir de kıkırdadı. Eh kim olduğunu söylememe gerek yoktu sanırım, zaten böyle tesadüfler hep beni bulurdu.

Sırıtan ve bilmişlik taslayan yüzüne bakıp göz devirdim. Sahi, ben nasıl ondan hoşlanıyordum hâlâ aklım almıyordu.

"Eee, beni içeri almayacak mısın?"

"Ne yapayım, kucağımda mı geçireyim, kendin geçsene?"

"Hâlâ aynısın, farkındaysan bana aşıksın."

"Sana aşık değilim."

"Sanaldan konuştuğun kaplana aşıksın, ve kaplan benim."

"Kaplana aşığım, elimi kıran şerefsize değil!"

Sırıttı, ama bu sırıtma mutluluk gibi herhangi bir duygudan kaynaklı bir sırıtma değildi, daha çok... piç sırıtması?

"Madem sen beni içeri almayacaksın, eh iş başa düştü."

Fısıldamıştı ama duymuştum, o da neydi?

"Ne diyors-"

Birden bire dizlerimin arkasından ve belimden tutarak beni kucağına aldı. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Bağırmak istiyordum ama utançtan dilimi yutmuştum sanırım. Bir daha konuşamazsam bunu ona ödetecektim!

Beni koltuğa bıraktı ve yanıma oturdu, bir şey söylememi bekliyor gibiydi. Fakat dilim yeni çözülmüştü ve biraz beklese ölmezdi.

İki dakikaya yakın bir süre hiç konuşmadan ve hareket etmeden yere baktıktan sonra aniden gözlerimizi buluşturup bağırdım.

illegal with luv | taekook Where stories live. Discover now