<14

331 24 5
                                    


-

Kalbime kan taşıyan damarların işlemine son verdiğini hissettim.
Bu... Benim kalbime çok fazlaydı. Farkındamıydı karşımdaki beden. Şu anda beni dünyanın en mutlu, en umutlu insanı gibi hissettirdiğinin farkındamıydı?

'Sanırım karşılıksız değil'. Sanırım kısmı önemli değildi benim için. Karşılıksız değil... Odamı hissediyordu aynı şeyleri? Onunda içi gidiyor muydu bana bakarken? Aşık olduğunu hissediyor muydu?
İliklerime kadar unutlandırmıştı beni. Bu saatten sonra istesede bırakamazdım. İçime gömecektim onu. En ufak bir zarar gelmememesi için koruyacaktım onu. Sevgimi hissettirecektim ona. Ne derse desin, umutlanmıştım ki ben bir kere.

Kulağıma yakın olduğu için minik ve hızlı nefesleri kulağıma yakın bir yere vuruyordu. Onunda hızlanıyordu işte kalbi. O da heyecanlanıyordu.

Ona sarılmak. Birdahada bırakmamak istiyordum. O güzel mavileri sadece ben göreyim. Sarı saçlarını sadece ben okşayayım, o güzel gülüşüne sadece ben şahit olayım istiyordum.  Hayatımı ona adamak istiyordum.

Geri çekildi usulca. Mavileri bana bakmıyordu. Yanakları, ah o ısırmak istediğim yanakları pembeleşmişti. Onu hakedecek kadar ne yapmış olabilirdim ki? Onun gibi bir mükemmelliğe ne gibi bir iyilik yaparak ulaşmıştım?

Huzurdu benim için. Koyarım başımı omuzuna. Uyurum sabaha kadar, Gülerim çatlayana kadar, Ağlarım göz yaşlarım bitene kadar. Her şey makul gelir bana onun yanında.

İsterse sevmesindi beni. İster arkadaş, ister abi olarak görsündü. Önemli değildi. Bunu aşk olarak adlandırmak zorunda da değildi. Ben ona abide olurdum arkadaş da olurdum. Sevgili de olurdum. Onunla olduğumuz her sıfata tamamdım ben. Mahrum bırakmasın beni kendinden. Bu bana yeterdi.

Ellerini tuttum. Benimki gibi titreyen elleri, Tuttuğum anda daha da titremişti. Dudaklarıma yaklaştırdım ellerini, öptüm narince. Baş parmağımla okşadım kalbimi avuçlasa ses etmeyeceğim elleri.

Konuşmuyorduk. Konuşamıyorduk. Biz susmuştuk kalplerimiz bizim yerimize konuşuyordu. Titreyen ellerimiz birbirine sıkı sıkı kenetlenmişti. Yüzüne baktım, zaten bana bakıyordu. Mavileri, herzamankinden daha çok parlıyordu. Gözlerinde umut vardı oda istiyordu sevgiyi, aşkı...

Yanağına yaklaştım yavaşça. Sanki narin bir parçaymış gibi tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum. Ama yerimden ayrılmadım yanaklarımız birbirine değiyordu. O gün bugündü artık.

"Çok aşığım be Rusyalım... Nasıl bir güzelliksin, nasıl bu kadar zarifsin, nasıl bu kadar mükemmel bir insan olmayı beceriyorsun? Nasıl bağladın bana kendini bu kadar..."

Ellerimi daha çok sıktı. Titrek bir nefes çekti içine, dudaklarını araladı fakat bir şey diyemedi. Onun yerine bir anda boynuma sarıldı...

Bu son darbeydi benim için. O bana sarılıyordu, sıkı sıkı, bıraksa gidecekmişim gibi. Beklemeden kollarımı beline doladım. Ayak uçlarında yükselmişti hafifçe. Okadar sıkı sarılıyorduk ki kalplerimiz tokuşuyordu resmen. İkimizde bundan şikayetçi değildik. Titreyerek kapandı gözlerim. Gözlerimden bir yaş döküldü. Aşkım için ağlıyordum ben. Sadece saf aşıktık biz. Eşcinselliği cinsellikten ibaret sananlara inat sadece saf aşıklardık biz.

Omuzunu öptüm. Saçlarını okşadım. Belini sıvazladım. Hiç birşey eskisi gibi olmayacktı bundan sonra. Ona hakettiği duyguları yaşatacaktım. Biz bunu hakediyorduk.

-

Çok mutluyum birleştiler artık... Biraz fazla duygusal bir bir bölüm oldu😭

RUSYALI (BXB)Where stories live. Discover now