22. Bölüm| Final

141 19 45
                                    

"Jüriden geçer değil mi?" diye sordu Taehyung gerginlikle.

Son projesini hazırlamıştı. Haftalarca okulun atölyesinde sabahlamış, asgari düzeyde besin ve dinlenmeyle sonunda tesliminden birkaç gün önce bitirmeyi başarmıştı ama içi hiç rahat değildi. Bu, dönemin başından beri yaptığı sanat atölyesi projesinin son haliydi, dönem boyu hazırladığı taslak ve asıl çizimlerin, temel, iskelet, peyzaj maketlerinin ve arazi planlarının bir birleşiminden oluşuyordu ve Taehyung'un maketi çok ağır ve büyüktü.

"Neden geçmesin güzelim?" dedi Yoongi onun saçlarını hafifçe dağıtıp başını göğsüne doğru çekerken. " Şimdiye kadar yaptıkların iyi notlarla geçti, bu da onların birleşimi değil mi zaten? Sorun olmayacak merak etme."

Gözleri anında kapanırken alnını Yoongi'nin boynuna yasladı Taehyung. "Umarım dediğin gibi olur pisi," kollarını beline sardı. "Eğer geçmezse dövmecide Namjoon hyunga ortak olurum."

"Ortak almaz o seni." dedi Jimin sersem bir gülüşle, ikisi de yorgunluktan mayışmıştı.

Bir eli Taehyung'un saçlarının arasındayken diğer eliyle de Jimin'in saçlarını yüzünden çekti nazikçe "Uyumayın şimdi, maketlerinizi teslim edince uyursunuz, çok az bir şey kaldı zaten."

"Bizi birazdan uyandırsan olmaz mı?" Diye mırıldandı Jimin elini tutup yüzünü eline yaslarken, uykusuzluktan üşümeye başladığı için Yoongi'nin elinin sıcaklığı ona iyi gelmişti, Taehyung da aynı sebepten Yoongi'nin boynuna sokuldukça sokuluyordu.

"Olmaz," dedi, başını öpüp onu kendinden ayırdıktan sonra Jimin'i de yanağından tutup kaldırdı kafasını. "Hadi kalkın bahçeye çıkalım bir hava alın."

Zorla da olsa iki koca bebeğini kaldırmayı başarmış ve biraz da olsa kendilerine gelmelerini sağlayabilmişti, zaten onlar kendilerine geldikten biraz sonra projelerini teslim etmek için fakülte binasına gitmişlerdi ve bir süredir onları bekliyordu Yoongi. Yanında getirdiği kitabı okurken sıkıldığından "Keşke Jungkook da gelseydi," diye mırıldandı, daha ne kadar beklemesi gerektiğini de bilmediğinden arayıp çağıramıyordu. Namjoon da göndermezdi muhtemelen, sıkıntıyla nefes vererek kitabı önündeki çimleri yolmaya başladı.

Sonunda binadan çıktıklarını görünce heyecanla ayağa kalktı, nasıl geçtiğini anlayabilmek için ikisine de uzun uzun baktı. Onlar yaklaştıkça içi rahatladı, geçmişlerdi. Taehyung Jimin'e bir şeyler söylerken gülüyordu.

Gerçekten de çok rahatlamıştı. Yüzünde beliren o kocaman gülümsemesiyle tebrik etmek için yanlarına doğru ilerledi.

Birkaç yıl sonra

"Canım, aç artık gözlerimi bak takılıp düşeceğim senin yüzünden." dedi Yoongi huysuz huysuz. Gözleri bağlı olduğundan Taehyung'un ellerine sıkı sıkıya tutunmuştu, artık otuzlu yaşlarındayken düşmek kesinlikle istediği bir şey değildi.

"Ne zaman izin verdim ben senin düşmene?" diye homurdandı Taehyung "Hem sabret biraz, ben çok uzun zamandır uğraşıyorum bunun için sen de biraz beklemelisin."

"Ben beklemem demiyorum ki sadece çok meraklandım ve-" Taehyung'un dudaklarının baskısıyla cümlesi yarım kaldı. Kısacık bir öpücüğün ardından geri çekilip elini yanağına koydu Taehyung.

"Sadece birkaç saniye daha." dedi Taehyung "Biliyorum yetiştirmen gereken işlerin var ama bana zaman ayırdığına değecek, söz veriyorum."

"Sana ayırdığım hiçbir zaman boşa gitmedi," dedi Yoongi gülümseyerek, "beklediğime değeceğini biliyorum."

Söyledikleriyle tekrar öptü Taehyung onu, biraz daha ilerledikten sonra "Tamam, burada bekle bir yere ayrılma, gözlerini açma hemen geleceğim." dedi ellerini bırakıp.

Love Me Wrong | TaegiWhere stories live. Discover now