16.Bölüm

299 32 71
                                    

Uykusundan tam anlamıyla sıyrılamamış hâlâ tatlı bir rüyanın etkisinde gibi yatıyordu, belli belirsiz bir uyanıklıkta hayal meyal bir heyecan hâlâ göğsünü dolduruyordu. Belki rüyaydı, belki de gerçekti. Henüz ne olduğunu anımsayabilecek kadar uyanık değildi. Öte yandan sıcacık, rahat ve huzurlu hissediyordu, etrafını saran sıcacık kollar, omzunu sıyırıp geçen hafif nefesler varken akşam çok içtikleri için sızlayan şakakları bile pek rahatsız etmiyordu onu, sırtını yasladığı göğsün sıcaklığı parmak uçlarına kadar yayılmışken rahatsız hissetmesi mümkün değildi zaten.

Kendi telefonundan gelen alarm sesi odayı doldurup hâlâ yarım yamalak uykusuna tutunmaya çalışan zihnini uyardığında gözlerini araladı. Elini yatakta gezdirdi ama bulamadı telefonunu.

Taehyung'un gövdesini saran kolları sıkılaşınca mayışık bir gülümseme yerleşti dudaklarına. Önceki gecenin hatıraları yavaş yavaş gözlerinin önüne düşerken yeniden kapandı gözleri.

"Daha ne hissettiğimi zar zor anlıyorum ben, nasıl göstereyim sana?" diye sormuştu Taehyung dudakları ayrıldığında. "Kendime itiraf etmekten acizken sana nasıl hak ettiğin gibi bir sevgi hissettirebilirim ki?"

"Taehyung, umrumda değil. Ben biliyorum, sen biliyorsun daha fazlasına gerek yok." demişti Yoongi de tereddüt etmeden, gerçekten de gerek yoktu. Taehyung'un ufacık bir gülümsemesi bile yeterliydi onun için. Yumuşacık saçları parmaklarının arasından kayarken yeniden tutunmuştu dudaklarına.

Ellerinden birini Taehyung'un elinin üstüne kaydırıp parmaklarını kenetledi, sıcacık teni hâlâ kendi parçası gibi sarılıydı ona.

Nefesleri usulca birbirine karışırken Taehyung'un belini kavramasıyla göğüsleri birbirine çarptı, ikisi de çekilme gereği duymadı veya mesafesizlikten rahatsızlık duymadı hatta gövdeleri arasındaki santimler çok uzak hissettirdi onlara.

Yoongi bir elini Taehyung'un bacağına yaslayıp diğer bacağına oturdu hiç çekinmeden, zaten artık çekinecek bir şeyi de yoktu. Göstermek istediği yakınlığı ondan saklamasına gerek kalmamıştı. Taehyung elini tişörtünün altından sırtına kaydırdığında daha yakın olmak istediler, ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın yeterli gelmiyordu ikisine de, daha fazlasına muhtaç gibiydiler.

Birkaç dakika sonrasında tamamen çıplak kalmış olmaları da bundandı. Daha yakın olmalıydılar.

Taehyung'un sol omzundan boynuna, kulağının arkasına kadar uzanan dövmesindeki her bir dikeni tek tek öptü, kurumuş ağaç dalları boyunca her santimine değdi dudakları çünkü söylemese de biliyordu; Taehyung'un dövmesi sadece bir çizim değil onun bir parçası gibiydi.

Her zaman o dövmeyi saklamaya çalışır gibi giyinir açıkta kalan kısımlarını saçlarıyla örtmeye çalışırdı. Yoongi bunu biliyordu, görüyordu.

Bedenleri her kıpırtılarında birbirine sürterken beline sıkı sıkı sardığı kollarını çekmeden omuzlarından öptü Taehyung onu, çünkü biliyordu Yoongi kimseye yük olmamak için uzun zamandır çok fazla yük bindirmişti omuzlarına.

Elleri birbirlerinin vücutlarında ağır ağır dolaşırken her bir öpücükte daha da yaklaştılar birbirlerine.

Yoongi birbirlerinin kollarında bitirdikleri geceyi ve hâlâ çıplak duran gövdelerini hatırlayınca dehşetle yeniden araladı gözlerini, odayı tekrar dolduran alarm yaşadığı paniği katlarken kimse kalkmadan uyandırmak için Taehyung'a döndü hemen.

Yüzlerinin arasında santimler varken ağzından kaçırdığı iniltiyi bastırmak için dudaklarının üstüne bastırdığı elini nazikçe çekti Taehyung.

Love Me Wrong | TaegiWhere stories live. Discover now