4.Bölüm Kamelya Çiçeği.

100 9 1
                                    

İyi okumalar:))

Medya=Asil Görkem Karasoy.



Odamdaydım. Bir elimde kahvem bir elimde kitabım vardı. Saat  09.46'ydı mezarlıktan eve döndüğümde direk uyumuştum Arvene bile bakmadan direk odama geçmiştim.

Sabah sabah ise aklımda tek bir isim vardı.
Görkem vardı aklımda tabi.

Sadece mezara bakmak için gittiğimde birden arkamdan çıkıvermişti.
Sonra aniden kolumu tutup kendisine çevirince Feleğim şaşmıştı resmen.

Birde bana deli muamelesi yapıp kendisinin tam deliye uygun hareketler sergilemesi yok mu.
Gördüğüm andan beri aklımdan çıkmadığı gibi şimdide konuşmalarımız çıkmıyordu aklımdan.

Birde bana yeşil yeşil bakan gözleri... zihnimin derinlerinde kendine yer edinmişti.

Düşüncelerimi ondan uzaklaştırmak istiyordum ama acaba bugün gelir mi? demeden de edemiyordum.
Aman banane'ydi hem niye gelsindi ki?
Sinirlenerek başımı cama çevirdim. Kar yağıyordu. Dışarısı bembeyaz olmuştu şimdiden.

Karlar; Beyaz, saf, temiz bir görünüme sahipti.

Şu dünyada insanların yaptığı onca kötülüğe rağmen hâlâ saf ve temiz olan şeyler vardı.

Kar'ı izlemeye dalmıştım. Arkamdan gelen Arvenin sesini duymadım bu yüzden.Birden elini omzuma atıp,
"Ne yapıyomuş! Benim bal köpüğüm!!" Diye bağırmasaydı iyiydi tabi.
Aniden sıçrayınca elimdeki bardak sallandı ve kahve yere döküldü.
Sinirli bir nefes soluyup "Arven! Kahvem döküldü! " Normalde bu kadar sinirlenmezdim ama ani gelişlerden ve keyfimin bozulmasından hoşlanmazdım.

" Ay tüh kahve gitti neyse ben temizlerim.Ne yapayım ama dün gece mezarlıktan geldiğinden beri odandan çıkmadın bir saattir kar'ı mı izliyorsun boş boş," deyince Arven bakışlarımı ona döndürüp ters ters baktım.
Bakışıma karşılık gözlerini kısıp " UPS! tamam ya birşey demedik." dedi gözlerini açarak. Bardağı masaya bırakıp ayağa kalktım. Arven gelecek hamleyi anlayınca bir adım geriledi sonda tam biraz daha gerileyecekti ki üstüne atladığım gibi yatağa düştük.

Evet kavgamız sadece üç dakika sürüyordu.

"Sen misin benim keyfimi bozan bakayım he?" Karnını gıdıklamaya başladım. Kahkaları odayı kapladı.
Büyümüştük ama ruhumuz hep çocuk kalacaktı.
Bizden alınan çocukluğumuz...

Biraz yatakta güreş yapmış olabilirdik.
"Kızım saçımı bıraksana ya!" Tamam bu noktada biraz fazla gitmiş olabilirdik, çünkü Arvenin saçına yapışmıştım. Gaza gelince kendimi durduramıyordum.

"Ay Arven kalk bak gaza gelince kendimi kaybediyorum," dedim.

Homurdanarak,"Belli belli kafamda saç kalmadı bütün klasımı bozdun şimdi ben adliye koridorlarında nasıl manken yürüyüşümü yapacağım ha ! Nasıl Hakimleri , Avukatları , Cumhuriyet Başsavcılarını!! Düşüreceğim küçük cadaloz Elzemcik!"

İşte böyle sinirlenince de ağzından çıkan kelimeler komik olabiliyordu. "Sensin cadoloz be çekil git odamdan rahat bırak beni yalnızlığımla."dedim.

Gerçekten de yalnız kalmak istiyordum aslında oda yalnızken ne kadar ruhsuz ve bitkin olduğumu bildiği için beni mutlu etmeye çalışıyordu.

Çocukluğum.Arven'im.
Aniden iki elini yüzüme koydu ve yanaklarımdan öptü.
Sonra"Bak ben şimdi içeri gidicem biraz araştırmam gerek şeyler var sende dinleniyorsun biraz daha tamam mı?"
"Tamam anne."dedim bazen gerçekten annem gibi davranıyordu. Anne, anne demeyi özlemiştim oysa daha dün akşam mezarına konuşmuştum.

RUHUMUN ONARICISIWhere stories live. Discover now