BÖLÜM 17

44.5K 3.1K 725
                                    

Herkese merhaba, bölüm saatinden baya önce geldik. Bir an da öyle hızlı büyüdük ki şaşkınlığım devam ediyor gerçekten, sizi daha fazla bekletmek istemedim. Yeni gelen arkadaşlarım hoş geldiniz. Yorumlarınızı eksik etmeyin ve beni aşağıdaki hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın. Duyuruları genelde Watpadd ve İnstagram üzerinden yapıyorum. Sosyal medyada Gölgesiz ile ilgili editlerinizi Gölgesiz etiketi ile paylaşırsanız görebilirim. Sizi seviyorum, yıldıza bastıysak başlıyoruz.

Hesaplarım;

https://linktr.ee/sibellaaa

İYİ OKUMALAR...

Öldüğümüzde layık olduğumuz yere gitmeden önce bekleyeceğimiz yer miydi araf? Cennetin nimetlerine mi layıktık yoksa cehennemin ateşine mi? Ne kadar çok benziyordu araf dünyaya, ikisi de arada kalmışlık, ikisi de belirsizlik.

Kirpiklerim birbirine yapışmış açılmamak için benimle mücadele etse de bende onları açabilmek için mücadele ediyordum. Gözlerimi bile açamayacak kadar güçsüz müydüm?

"Sinem abla, annem bu kez uyanıyor galiba." dedi Umut heyecanla.

Yanıma yaklaşan adım seslerini duyduğum da Sinem "Narin beni duyabiliyor musun?" diye sordu hevesle. Evet diyemedim. Biraz bekledikten sonra elimi tutup "Beni duyabiliyorsan elimi sıkmaya çalış" dedi. Ben gözlerimi açamıyor, konuşamıyordum nasıl elini sıkabilirim ki? Bir gayretle denedim. Ben başarısız olduğumu düşünürken Sinem "Çok şükür Narin." dedi.

"İlaçlar biraz ağır, o yüzden uyuyorsun sürekli ama ilacın dozunu azalttılar, kendine geleceksin yavaş yavaş." dedi sonlara doğru sesi uzaktan gelmeye başlamış ve en sonunda kesilmişti.

...

Hakan hipnoz olmuş gibi gözlerini benden alamazken "Çok güzel olmuşsun." dedi.

Bana yere kadar uzanan beyaz saten bir elbise almış ve saat 19'a hazır olmam gerektiğini söylemişti, nereye gideceğimizi bilmiyordum ama o da çok şıktı. Beyaz gömleği, siyah takımı ve siyah kravatı ile çok yakışıklı olmuştu. Üniforması bir yana böyle kıyafetlerin içinde de nefes kesici görünüyordu.

"Sürprizin ne çok merak ediyorum." dedim heyecanla.

İnsanların nadiren ama benim sıklıkla gördüğüm gülümsemesi genişlerken "Bir kaç saate öğrenmiş olacaksın." dedi bir kere daha beni baştan aşağı süzerek.

Yüzüme gelen saç tutamlarını düzeltirken "Öyle bakmasana bana." dedim utanarak. Küçük bir tokayla saçlarımı arkadan tutturmuş, tamamen toplamamıştım.

"Nasıl bakıyormuşum?" dedi göz kırparak.

"Şey gibi..."

Sevişmek istiyormuş gibi...

Gözlerimi kaçırarak, boğazımı temizledim. "Neyse... Ne zaman çıkıyoruz." dedim elbisemi düzeltiyormuş gibi yaparak. Sırf göz göze gelmemek için elbisemle uğraşıyordum. İnsan kendi düşüncesinden utanır mıydı, utanmıştım işte.

"Çok güzelsin Narin... Narinsin, masumsun..." dedi ellerini belime dolayarak. Dudakları boynuma değdiğinde kalbim deli gibi atmaya başladı "Çekicisin..." diye ekledi ve bir öpücük daha kondurdu boynuma. Topuklu ayakkabımın izin verdiği ölçüde parmak uçlarımda yükseldim, o beni öptükçe daha fazlasını istiyordum.

"Güzelsin..." bir öpücük daha...

"En önemlisi benimsin... Benim kadınımsın." dedi fısıltılı bir sesle.

GÖLGESİZWhere stories live. Discover now