BÖLÜM 14

27K 1.7K 391
                                    

Biz geldik. ❤️ Yeni gelen arkadaşlarım ve hep olan ama bir türlü tanışamadım arkadaşlarım tekrar tekrar hikayeme hoşgeldiniz. Bölüm sonunda bırakacağım linklerden beni takip eder misiniz? Birde satır arası yorumları hazırladıysak ve yıldıza bastıysak, başlıyoruz. ❤️

Dün seni sevdim
Bugün de seni seviyorum,
Öbür gün borcum olsun,
Yaşarsam söz, yine seveceğim seni.

İyi okumalar.❤️

Mezarlıktan çıkarken vedalaşmam gereken tek kişinin Hakan olmadığını biliyordum, babamın köydeki mezarına gitmeye vaktim yok belki ama yaşayan anneme veda edebilirdim. Yüzleşmemiz gereken bir konu vardı. Bunun onu son görüşüm olduğunu içimde bir yerlerde hissedebiliyordum, çünkü buradan gittikten sonra ne o bana gelirdi ne de ben ona.

Mezarlık, Sezgin Bey ve ben tarih gerçekten tekerrürden ibaretti. Aynı olayları sanki farklı şekillerde yaşıyordum. Arabaya doğru yürürken Sezgin Bey'in, Ragıp amcanın aksine dışarı beklediğini fark ettim. Dalgın bir şekilde sigara içiyordu, belki de benim yüzümden alacağı riskleri hesaplıyordu. İçimde hep son ana kadar vazgeçeceğini söyleyen bir ses vardı. Belki de bu zamana kadar çok kolay vazgeçildiğim için hissettiğim gerçekçi olmayan bir histi bu.

Sezgin Bey'in karşısında durduğumda Ağır ağır kaldırdı bakışlarını, beni görür görmez yaslandığı kapıdan doğruldu. Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden gözlerimin içine baktı. Gözlerim yanıyordu, muhtemelen de kızarmıştı. Bununla ilgili bir yorum yapmadı hatta "Çok sessizsiniz Narin Hanım, geldiğinizi duymadım." dedi boğazını temizleyerek. Zoraki bir şekilde gülümsedim. "Ben sessiz değildim, sizin zihniniz gürültülüydü." diye karşılık verdim.

Gülümsemesi yüzünde büyürken "Bazen şiir gibi konuşuyorsunuz, size hayran olmamak elde değil." dedi. Sesinin tınısı söylediklerini desteklercesine hayranlık doluydu. Cevap vermedim, aksine direkt konuya girdim. "Ben gitmeden evvel annemi görmek istiyorum. Kocasının eve geç gelmesini sağlayabilir misiniz?" diye sordum.

Yüzü ifadesizleşirken bir an için ne istediğimi idrak edemiyor gibi baktı yüzüme. İyice anlayabilmesi için "Yardım edecek misiniz?" diye başka bir soru sordum. Sorduğum soru onu kendine getirmiş olacak ki İfadesizliğin yerini öfkeyle atılan kaşlar almıştı. "Narin Hanım bu çok tehlikeli, böyle bir şeye izin veremeyiz." Dedi tavizsiz bir.

Kaşlarımı meydan okurcasına kaldırarak "Siz ve kim?" diye sordum. Çoğul konuşması dikkatimi çekmişti. Sezgin Bey boğazını temizleyip başıyla arabayı işaret etti. "Ben ve Ragıp amca." Dedi.

Öfkelenmemek istiyordum ancak kendime de engel olamıyordum. Bu yaşıma kadar o kadar çok bastırılmıştım ki, birinin kararlarıma karşı çıkması bana dayanılmaz geliyordu. Sezgin Bey'in niyetinin iyi olduğunu bilsem de böylece kestirip atması hoşuma gitmemişti. Bu beni nankör biri yapar mıydı bilmiyordum ama kararımın arkasında durduğumu bilmesi gerekiyordu, hem Ragıp amcaya sormadan onun adına karar vermesini kabul edemezdim. "Ragıp amcanın adına karar vermeden ona sormanız gerekmez miydi?" dedim.

Sesli bir soluk verip "Bakın Narin Hanım..." diye sözlerine başladı ancak sözünü keserek. "Asıl siz bakın Sezgin Bey. Amacım size zorluk çıkarmak değil ancak görmek istediğim kişi annem." Dedim.

"Anneniz ile bağınız olmadığını sanıyordum, yanılıyor muyum?" dedi sözlerime karşılık.

"Bu benim sorunum, sizin değil." dedim çenemi dikleştirerek.

Dudakları konuşmak için aralanmıştı ki Ragıp amca arabadan çıkıp "Ne oluyor? Neyi paylaşamadınız yine?" diye sordu. Sesinde hissedilebilir bir öfke vardı.

GÖLGESİZWhere stories live. Discover now