BÖLÜM 5

38.2K 2.3K 484
                                    

Yıldıza bastıysak ve satır arası yorumları hazırladıysak, başlıyoruz ❤️

Bölüm şarkımız: Barış Diri-Derinden

Ölümden korkmayan ölmez, ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Osman Pamukoğlu

İyi okumalar.

Her acının bir hikayesi vardı ve her hikayenin de acı bir tarafı. İnsan ömrü hayatı boyunca her yaşında farklı bir acıyı öğreniyordu. Ve bazı talihsiz yaşlarda birden çok acıya maruz kalıyordu. Acıya alışmak bir yana, acının kendisi olmak bir yanaydı.

Altı yaşındaydım, babasız kalmak için çok küçük bir yaştı. En talihsiz yaşım 6 yaşımdı. O gün ki Narin’i hatırlıyordum babasını işe göndermiş banyosunu yapmış yemeğini yemişti. Henüz annesi ile arasında uçurumlar yoktu. Narin’in ailesi vardı. Annesi banyodan sonra saçlarını güzelce taramış ve örmüştü. Narin’in inatçı ve asi kıvırcık saçları vardı. Taranması ve şekil vermesi zordu. Bu yüzden annesi hemen banyodan sonra örerdi saçlarını. Annesi Narin’i çok seviyordu, Narin de annesini çok seviyordu fakat babasına daha düşkündü. Babası sakal bırakmayı çok seviyordu fakat Narin ona sarıldığında batan sakallarını sevmediği için sakallarını kesiyordu. Babası da Narin’e çok düşkündü.

Sonra kapı çaldı, o haber geldi ve rüya bitti. Babasının öldüğünü duyan Narin bunun ne demek olduğunu bilmiyordu. Bilmediğin bir acıyı anlamaya çalışmak çok zordu. Annesi o kadar çok ağlamıştı ki cenazede, Narin çok korkmuştu çünkü kimse onunla ilgilenmiyordu. Babasını istemişti yanında, çok istemişti.

En talihsiz ve çaresiz iki yaşım vardı artık. Altı ve yirmi altı.

Eski evimizdeydim şimdi, ne zaman gelmiştim ki buraya?

“Narin.” dedi babam. Hasret kaldığım o ses çalındı kulaklarıma. Ne kadar eskimişti bu ses  hatırlarımın en arkalarında kalmıştı.

“Baba nerdesin?” dedim bağırarak.

“Bahçedeyim, güzel kızım.”

Bahçeye çıktığımda babamın tam bahçenin ortasına bir fidan diktiğini gördüm. Gülümseyerek baktı fidana. Yüzü benden tarafa dönük olsa da bakışları fidandaydı.

"Baba." dedim titreyen sesimle. "Sen ölmüştün."

Fidandan çektiği bakışlarını bana çevirdi. Gülümsemesi büyüdü. "Torunum." dedi içten bir sesle, kollarını açarak.

Başımı iki yana salladım "Hayır baba kızınım ben unuttun mu beni?" dedim korkuyla. Beni unutmamalıydı. Ben onu hiç unutmamıştım.

Babama doğru bir adım atmıştım ki sarışın bir erkek çocuğu koşarak babama sarıldı. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki çocuğun yüzünü göremedim. 3, 4 yaşlarında bir çocuktu. Yüzünü görmek için deliyordum.

Bir adım daha attım fakat bir el beni belimden tutup kendine çekti. "Narin sevgilim." diye fısıldadı kulağıma. Hakan'dı bu. Ona doğru dönmek istedim ama yapamadım. "Hakan yüzünü görmek istiyorum." dedim çaresizce. Çok özlemiştim.

Boynumdan öptü "Şimdi vakti değil." dedi.

İçimden bir panik duygusu yükselmişti. Babam beni görmüyordu bende Hakan’ın yüzünü göremiyordum fakat Hakanın varlığı tüm bedenimi sarmıştı. Vücudunun sıcaklığını bile hissediyordum.

GÖLGESİZWhere stories live. Discover now