12- Büyük yüzleşme

161 13 25
                                    

'Bazı gerçeklerle yüzleşmek can acıtsa da, hayatınızı ipten alır.'

***

Alice
"Cindy?" dedi Martin bize doğru bakarak. "Demek kulağıma gelenler doğruydu ha? Gerçekten eşcinselsin?" dedi Cindy'e. Cindy, merdivenlerden inip Martin'in yanına gitti.

"Değilim." dediğinde, alayla güldüm. İşte Cindy buydu. Böyle biriydi. Yine yalan söylüyordu.

"Ne demek değilim? Bu saçmalıklara inanacağımı düşünmüyorsun değil mi? Bir iki saniye geç gelseydim öpecektin Alice'i." dedi ve saçlarını geriye attı gergin bir şekilde. "Hani Alice sana takıntılıydı? Hani o aşıktı sana? Burası Alice'in evi ve sen buradasın?" dediğinde, Cindy kaçamak bir şekilde bana baktı. Ben ise şok olmuştum Martin'in dedikleri karşısında. Cindy benim ona takıntılı olduğumu söylemiş.

"Açıklayabilirim bu durumu." dedi Cindy aceleyle. Ben merdivenin başına geçtim ve ellerimi cebime koyup, merdivenlerden aşağı indim.

"Açıklayabilir tabii. Açıkla hadi." dedim sakince. Aslında çok öfkeli hissediyordum ama sakin tepkiler veriyordum. Delirmiştim sanki. "Martin'le sevgiliyken beni defalarca öptüğünü açıkla. Martin'le sevgiliyken benim evime gelip, benim evimde geceyi geçirdiğini ve yatağımda yattığını da açıkla ama." dedim ve gülümsedim sahte bir şekilde. "Evet Cindy. Eşcinsel değilsin. Aynen." dige ekledim. Martin, benim dediklerim üzerine Cindy'e dikti bakışlarını.

"Bunlar ya-" derken sözünü kestim Cindy'nin. İnkar edecekti demek.

"Bunların yalan olduğunu mu söyleyeceksin şimdi de. Doğru olduğunu biliyorsun. Ben sana aşığım ve aranızı bozmak için mi uydurdum bunları? Böyle mi kandıracaksın Martin'i?" dedim ve başımı salladım ve Martin'e baktım. Şüpheyle Cindy'e bakıyordu. "Tamam. Diyelim ki ben aranızı bozmak için uydurdum bunları. Belki Martin bu yalana inanır. Peki neden buradasın Cindy? Neden beni öpmek üzereydin? Bunları da açıklayabilir misin? Yoksa az önce olanlar Martin'in gördüğü gibi değil miydi?" dedim ve Martin'e döndüm. "Aslında tam olarak gördüğün gibiydi." dediğimde bana baktı. "Sevgilin, seninle sevgiliyken başkalarına da gidecek kadar 'sadık'." dedim yapmacık bir şekilde gülümseyerek. Martin'in durumuna üzülmüştüm aslında. Onun pek bir suçu yoktu. Cindy'nin avıydı başından beri.

"Ben bunu haketmedim." dedi Cindy'e bakarak. "Bana Alice'in sana aşık olduğunu, sana takıntılı olduğunu söylediğinde inandım sana. Çünkü gerçekten aşık gibi bakıyordu. Ama şu an desen zerre inanmam. Hem senin artık nasıl biri olduğunu sonunda gördüğüm için hem de şu kıza neler yaptıysan artık saf nefretle bakıyor sana." dedi ve bir iki adım geri gitti. "Tanrıya şükür ki bugün bu oyunu görmemi sağladı. Beni bir daha arama Cindy. Sana yaptığım evlilik teklifinin de geçerliliği yok. Parmağındaki yüzük hükümsüz artık." dedi ve arabasına binip gitti. Cindy ile ben kaldık orada.

Martin diyene kadar dikkat etmemiştim ama ellerine baktığımda, sol elinde tektaş bir yüzük vardı. Cindy, Martin'i kaybettiği için çok şanssızdı ama kendi yapmıştı ne yaptıysa.

"Git buradan." dedim Cindy'e. Gözleri dolu doluydu.

"Buna gerek var mıydı Alice? Martin'le ayrılmama neden oldun. Gerek var mıydı bu şova?"

"Şov? Şov olarak mı görüyorsun bunları? Hakettiğini düşünmüyor musun? Sevgilini aldatırken, bunun sana geri dönüşü olacağını düşünmedin mi hiç?" dedim ve kolundan tutup, yüzüme bakmasını sağladım. "Sana aşıktım diye, yaptığın her şeye göz yumacağımı mı düşündün Cindy?" dediğimde sessiz kaldı.

"Sen beni sevdin ya da sevmedin bilmiyorum? Ama ben seni gerçekten çok sevdim. Gerçekten acı çektim. Kalbim gerçekten çok acıdı. Canım gerçekten çok yandı. Seni o kadar çok seviyordum ki, o yüzden katlandım hepsine. Ama ben de insanım Cindy. Bir yere kadar katlanabiliyorum. Sen vazgeçmek, hayatımda kendi adıma verdiğim en iyi ve doğru karar oldu. Aslında ben güzelmişim. İyiymişim. Aslında ben de sevilmeyi hakediyormuşum. Değer görmeyi..." dedim ve yutkundum sertçe. "Ama sen haketmiyorsun. Sen sevilmeyi haketmiyorsun Cindy. Çünkü seni sevenlere hep ihanet edip, acı çektiriyorsun. Hadi beni sevmedin diyelim, sevemedin. Peki ya Martin? O ne yaptı sana? Eşcinsel değilim diyerek beni ittin hem de düşürmek pahasına. Peki ya Martin'e neden yaptın bunu?" dediğimde, ağladığını gördüm. Kendisi de biliyordu hatalı olduğunu.

"Neden yaptım bilmiyorum?" dedi kırık bir sesle. Ben biliyordum nedenini.

"Sen bilmiyorsun ama ben biliyorum. Narsistsin. Egoistin. İnsanların seni sevmesi hoşuna gitti ve sen de kendi egonu tatmin etmek için hem beni hem de Martin'i kullandın. Umarım Martin seni affetmez. Buna hakkım var mı bilmiyorum ama ben de affetmeyeceğim seni. Neden biliyor musun? Bana başından beri asla net değildin. Ben sana ilk açıldığımda bana net olsaydın keşke. Bunlar hiç yaşanmazdı. Bu kadar nefes tüketmemi bile haketmiyorsun. Git buradan Cindy." dedim ve geri dönüp yürümesini izledim bir iki dakika.

Ağır ve bitkin yürüyordu. Kaybetmişti. Cindy artık kaybetmişti ve ilk kez bir kaybediş beni mutsuz etmiyordu.

Rahatlamış hissediyordum... ve hafiflemiş. Cindy hakettiğini bulmuştu. İlahi adalet ilk kez gözlerimin önünde tecelli etmişti. Mutlu hissediyordum. Artık Aida'yla yeni bir hayata merhaba diyebilirdim belki de.

Cindy yaptıklarının bedelini ödeyecek.

Finale de çok az kaldı.

Bu arada yeni kapak nasıl sizce?

Bu arada yeni kapak nasıl sizce?

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
ALICE (GxG)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon