20.BÖLÜM:Leylakların Göz Yaşları

Start from the beginning
                                    

Aybora dalgınca camdan dışarı izliyorken kapının sesiyle anında bana döndü. Dalgın bakışları buğulanmıştı sanki.

Sakince ayağa kalkıp karşımda durdu. Yüzünde ufak bi' tebessüm vardı her zamanki gibi. "Emre abiden izni aldım, terasa çıkıp biraz vakit geçirebiliriz." elinde tuttuğunu fark etmediğim kazağı bana uzatıp giymemde yardımcı oldu. "Hem temiz hava iyi gelir." ardından da koltuktaki siyah kabanı alıp onu da giydirdi.

Onaylamak amacıyla kafamı salladım. Bu fikri sevmiştim. Artık bu hastane odası beni çok bunaltmaya başlamıştı. Bazen kendimi bir kafeste gibi hissediyordum.

Gülümseyişi büyüdü. Ardından da elimden sıkıca tutup merdivenlere doğru ilerledik.

Odamın olduğu kat en üst katın bi' altı olduğu için kısa sürede terasa ulaşabilmiştik.

Yüzüme vuran temiz hava ile derin bir nefes aldım. Hastanenin kokusundan sonra çok iyi gelmişti.

Merdivenleri örten duvara yaslı iki bisiklet vardı. Başka birilerine ait olduğunu ve neden terasa bıraktıklarını düşünürken Aybora o bisikletlere yöneldi.

"Bisikletleri sadece burada sürebilirmişiz. Emre abi hastane dışına çıkmamızı pek istemiyor. Ben de bahçedeki insanları rahatsız etmek istemedim."

Lacivert bisikleti bana doğru getirdi. Ben de düşmesin diye tuttum hemen. Kendisi de siyah bisikleti almıştı.

Çocuklar gibi dudak büktüm. "Ama ben bisiklet sürmeyi unuttum ki."

"Öğreniriz Yazel'im." ardından dişlerini sıka sıka "Yapma şöyle, öpeceğim yoksa." dedi, içi gidiyor gibiydi.

Umursamadan bisiklete bindim. Öperse öpsündü benim işime gelirdi. Zaten onun yüzünden iyicene arsızlaşıyordum.

Dengede durmayıp düşecek gibi olunca tuttu hemen. Aybora'nın yardımıyla yavaş yavaş sürmeye başladım. Kısa sürede dengemi kurup ilerlemeye koyulduğumda bisikletten tutmayı bıraktı.

Az sonrada kendi bisikletiyle yanımda gelmişti.

Söylemese de neden böyle bir şey yaptığını anlamıştım. Biraz çocuk olayım istiyordu, yaşayamadığımı yaşayayım istiyordu. Anlamam için gözlerine bakmam yetmişti.

"Kapışalım mı?" diye sordum terasta tur atarken.

Seslice güldü. "Küçükken hep yenerdin."

Bunu eskileri özler gibi söyleyince "Yine yenerim üzülme." diye yanıtladım. Yanında iyice çocuklaşasım geliyordu.

Keyfi iyicene yerine gelmiş, sırıtışı da asla yerinden oynamıyordu aynı bende olduğu gibi.

Ağzını açmış konuşacakken hızlanıp önüne geçtim. "Başlayalım o halde."

"Hileye baş vurmak pek hoş olmadı sanki."

Hızımı artırırken, yüzüme daha çok vuran rüzgar sebebiyle kıkırdadım. "Huyum değil."

"Huyuna kurban olsunlar."

Kıkırtım arttıkça arttı ve önden ilerleyerek yenmiştim onu.

Aybora "Ufak bir şey için dışarıya çıkmamız gerekecek." dedi.

Yavaşlayarak yan yana gelmemizi sağladım.

Oldukça halsizdim fakat bu heyecanlı hallerini bozmak istemiyordum.

Kafamı sallayarak onayladım. "Emre abinin haberi var mı?"

"Var ama on, on beş dakikalığına haberdar. Belki bir kaç dakika daha fazla dışarıda olabiliriz."

Bazı YalanlarWhere stories live. Discover now