11. bölüm

1.7K 188 47
                                    


...

(Yazar anlatımından)

Maude, Elena ile kaldığı odanın terasında elinde şarabı ile gökyüzündeki yıldızlara ve aya bakıp düşünüyordu. Kafasını çevirip sevdiği kadını kontrol etti. Mışıl mışıl uyuyordu.

Kafasının içindeki düşünceler bir an bile olsun susmuyordu. Sevdiği kadın... Hangi ırka mensuptu?

Herkesin dilinde dolaşan bir efsane vardır. Söylenenlere göre evren birden fazla ırka ev sahipliği yapmaktadır. Kurtlar, soğuklar (vampirler), periler, cadılar ve binlerce yıl önce soyları tükenmiş olan deniz kızları.

Periler ve cadılar her zaman barış içinde yaşamışlardır. Hem ülke içinde hem de başka ülkeler ile araları iyidir. Lakin kurtlar ve vampirler... Onların düşmanlıkları varoluşlarından bu yana sürmektedir. Vampirler, basit bir nefis uğruna kendi hayatlarından bile olabilirlerdi. Kan için yapamayacakları hiçbirşey yoktu. Hatta gerekirse kendi arkadaşlarını, ailesini bile yok edebilirlerdi kan için.

Vampirler ne kadar böyle ise kurtlar onların nerdeyse tam tersiydi. En başta sadakatlilerdi. Hem sürülerine hem ailelerine ve en önemlisi alfaya, liderlerine karşı sonsuz bir sadakat içindelerdi. Onların da doğasında parçalamak vardı. Lakin bunu yerine göre, çoğunlukla hayvanlara karşı kullanıyorlardı. Bu yüzden periler ve cadıların kurtlar ile araları iyiydi.

Deniz kızları ise çok ama çok eskiden nedeni bilinmeyen bir şekilde soyları tamamen tükenmişti. Maude, hayatı boyunca hiç bir deniz kızı görmemişti. Varlıklarından bile sadece kulaktan duyma bilgilerle haberi olmuştu. Onlar hakkında bilinen pek birşey yoktu? Sadece ataları kurtlara, deniz kızlarının çok tehlikeli olduğunu söylerlerdi.

Düşünceler bir an bile olsun susmuyordu. Kimsin sen? Diye geçirdi içinden. Eğer mühürlü olduğu kadın olmasaydı ona yapacakları ile itiraf ettirebilirdi ama öyleydi. Eşiydi, herşeyiydi...

Maude, bunları düşünürken birden tanıdık bir uluma sesi duydu. Dean'ın kokusunu alması ile dudaklarının kenarı kıvrıldı. Eski dostu ile Elena geldiğinden beri doğru düzgün konuşup sohbet edememişti. Zira Elena geldikten sonra Maude, ondan bir saat bile olsun zar zor uzaklaşabiliyordu.

Derin bir nefes aldı. Dean'a karşılık vermek için tam uluyacağı sırada bu isteğinden vazgeçti. Elena korkup, uyanabilirdi.

Onun yerine yerinden doğrulup terastan aşağıya bakmaya başladı. Keskin gözleri anında Dean'ı bulmuştu. Dean kurt formundaydı. Kan kokusuna bakılırsa avdan yeni dönmüştü.

"Ne o? Bakıyorum da birileri artık bize cevap verme gereksiniminde bile bulunmuyor. Yoksa birileri cidden seni değiştirebilmiş mi?" Dedi Dean. Telepati yolu ile konuşuyordu. Kurtlar sadece kurt formunda böyle konuşabilirlerdi. Ama Maude için işler farklıydı. O ayrıcalıklıydı, alfaydı.

"Dean, Dean... bazen kafanı bedeninden kopartmayı o kadar çok istiyorum ki... Ne kadar istediğimi sadece uygulamalı olarak gösterirsem anlarsın." Diyerek dalga geçti Maude.

Dean ise Maude'un dediklerini duymamazlıktan gelerek etrafı kolaçan etti. Sonra tekrardan Maude'a döndü.

"Var mısın eski günlerde ki gibi yarışa?" Dedi. Dean ile Maude küçükten beri çocukluk arkadaşlardı. Durmadan ya bir yerlere tırmanarak ya da koşarak yarışlar yapardı. Biraz yaramaz bir çocuklukluğa sahiptiler.

"Ne o? Bakıyorum da yenilmelere doymamışsın." Diyerek dalga geçti Maude. Dean, tek kaşını kaldırıp öyle mi dercesine baktı.

"Hadi ama! Yarışta da bu kadar iddialı mısın, görelim." Dedi.

Parlayan IşığımOù les histoires vivent. Découvrez maintenant