39

165 15 76
                                    

Şeyden hiç bahsetmiş miydim? Yorum okumayı ne kadar çok sevdiğimden... 

Okuduğunuz için teşekkür ederim. 

Yorumlarınızı en çok merak ettiğim bölümlerden birisi... 

Teorileri görmek isterim...

________________________________

Elimde duran telefonun ekranında Devrim ile çekindiğimiz fotoğrafın parladığını görebiliyordum. Bekletmeden cevapladım. Henüz ağzımı açmadan Devrim'in neşeli sesi hoparlörden yükseldi.

'Neredesin bebeğim?'

'Devrim- Sen nasıl-?' şaşkınlığımdan konuşabilecek durumumu kaybetmiştim.

'Pizzaları sipariş verdim bile. Soğuduğu zaman mantarların tadını daha iyi aldığını söylediğin için erken davrandım. Biletler de hazır. Sen nerdesin? Babam arabayı mı almış giderken? Gelip seni almamı ister misin? Aslında annem evde olacaktı. Onun arabasını da alabilirsin.'

O kadar hızlı konuşuyordu ki, ne dediğini algılayabilmek için bir iki saniye beklemem gerekti.

'Mantar mı? Ben mantar sevmem ki.' Bunu biliyordu, benim için sipariş verirken, 'mantarsız' diye o eklerdi benden önce.

'Bebeğim şakanın sırası değil. Saçmalama istersen. Filme az kaldı. Daha yemek yiyeceğiz. Acele et biraz.'

Gülerek kurduğu cümleleri, doğru anladığımı sanmıyordum.

'Hem bana araba vermezler ki.' diyerek fısıldayan ses benden geliyordu.

'Eğer ki, babamın arabasını çizdirdiğin için endişeleniyorsan, sıkıntı yok. Ben hallettim. Zaten babam da kızmadı. Sana asla kızmaz. Tek kızına kızabilecek kadar alçalamazmış beyefendi.'

Son kısmında dalga geçer gibi gülen sesi, çok eğleniyordu.

'Devrim ben anlamıyorum- Ayinden sonra-'

'Ne ayini Açelya? Sen iyi misin? Gelip seni almamı ister misin?' endişeli sesi değil, bana hitap ettiği isimdi. Açelya demişti. Bana Açelya demişti.

Açelya.

'Devrim, ben Eliz.'

'Bebeğim, Eliz kim?' Devrim'in şaşkın sesi ile aklımda gezen binlerce sorudan belki en saçmasını sordum.

'Devrim, ne diyorsun sen?'

Telefondan ses gelmediği için açık olup olmadığını kontrol etmek istedim. Baktığım ekranda ki fotoğraf, Devrim ve ben değildik.

Aynı fotoğraftı. Her bir detayı aynıydı ama Devrim'in yanında duran, bana çok benzeyen kişi ben değildim. Mavi gözleri ile ekranda bana bakan kişi Açelya'ydı.

Aniden enseme çarpan nefes ile elimde tuttuğum telefonu düşürdüm. Yere çarpmasının sesini duymayı, hiç bu kadar istememiştim. Onun yerine koca bir boşluk-

Enseme çarpan nefesleri duyabiliyordum. Birden belime sarılan kollar, ise yerimden sıçramam ile sonuçlandı. Karanlık beni içine alacak gibiydi. Geri çekilmek, bana sarılan kişiyi ittirmek istedim.

'Bilmiyordum. Eğer ki bilseydim, ayini daha önceden yapardım. Çok daha önceden.'

Sesi siyahın içinden geliyordu. Gölgeler ile şekilleniyormuş gibiydi ama ben göremiyordum. Karanlıkta, gerçek karanlıkta, gölgeleri görmezsiniz. Tehlikeleri fark etmek bu yüzden gittikçe zorlaşır.

NOUSWhere stories live. Discover now