32

164 14 7
                                    

Pek içime sinen bir bölüm değil, bir nevi geçiş bölümü gibi oldu. Birkaç soru daha eklendi, hiç cevabımız olmadı... 

Kafalar daha da karıştı.. Neyse sıkıntı yok. Hepsinin varacağı bir yer var...

Yorumlar.. Yorumlar.. Eksik olan şey bu..

Yazmasanız da okuduğunuz için teşekkür ederim. iyi ki varsınız. Özellikle de sen Betül.. 

___________________________________

Tieran'ın, masada süren hükmünün bir sonu gelmiş ve herkes benim başından beri korumaya çalıştığım sessizliğe çekilmişti.

Ayaklanan Tieran, kendisinden korkmaya lüzum yokmuş gibi bir sakinlikle, yerde oturan çocukların yanından geçerken, Lucian'ın omzuna iki kere vurdu.

Sandalyemin başına geldiği zaman, bakışlarımı yüzüne çevirdim. Şimdi ne istiyordu?

Bakışları sakinlemişti ama bu kendisinin daha az korkutucu göründüğü anlamına falan gelmiyordu.

Duygusuz, robotik halinde gibiydi.

'Eliz Hanım, geldiğinizden beri, dışarıya çıkmadınız. Elinizi bir doktora gösterdikten sonra size bir tatlı ısmarlamama izin verin.'

Masanın üzerine gölgesi düşen elini, kanlı parmaklarımla tutup, beni zarifçe kaldırmasına izin verdim.

Ben kalkarken, sandalyenin sırtından tutup geri çekmiş daha sonra da boşa çıkan eliyle belimden yönlendirmek istemişti. Geri çekilince açıklama yapmayı gerek görmüş olacak ki;

'Kusura bakmayın. Bugün dışarda yaşananlardan sonra biraz aksayarak yürüdüğünüzü fark ettim.' Dedi.

'Önemli değil, Efendi Tieran. Yine de kendim yürüyebilirim. Teşekkür ederim.'

Okları kendime çevirmemek için baya çaba harcıyordum.

Ne bahsedilen eğitimden, ne bahsettikleri Kamana hakkında bir şey bilmiyordum ama Sefr'in hala oturduğu ve kıpırdamamayı seçtiği sandalyesinde atan renginden biraz önce yaşananların hiç de küçük şeyler olmadığını anlamayabilmiştim.

Acaba Lucien, yemek hakkında da hepimizden ayrı rapor ister miydi?

Gerçi şu an, eğlenmek amacıyla topladığı insanların, hayatının içinden geçilmiş gibi duruyordu, tabi kendisinin de.

Bıçak saplanan elimi bırakmadan, beni kapıya doğru yönlendiren Tieran, aklına gelmiş gibi Lucian'ın yanında geçerken omzunu hafifçe sıkıp bıraktı.

'Çocukları evlerine uğurlama kısmında burada olamayacağız. Sen halledersin. Halledemeyeceğin bir şey olursa haber gönderirsin.

Gerçi halledebileceğini düşündüğün bir şeyse bile, sen yine de haber gönder. Belli ki halledemiyorsun.'

Lucian öfkeli gözlerini ikizine dikmiş halde, 'Tieran.' Diyerek uyarıcı bir ses ile adını söylemekten geri durmadı ama Tieran'ın aynı şekilde 'Lucian.' Demesi ile ortalık tekrar kızışacak gibi olunca, kapıya kalan adımları, Tieran'in elini bırakarak, ben tamamladım.

Birbirlerine kenetlenmiş halde bakışlar atan iklinin yanından geçip çıktığımda, tek düşündüğüm ,Çok istiyorlarsa, kimin kimi boğazladığının bir anlamı olmadığıydı.

Çıktığım kapıyı arkamdan kapatacakken, Tieran da peşimden çıkıp, kapıyı o çekti.

'Eliz Hanım, siz üzerinizi değiştirin. Vale'ye sizin için idareten bir sargı bezi getirmesini söylerim. Ana çıkışta sizi bekliyor olacağım. Vale size yolu gösterir.'

NOUSWhere stories live. Discover now