3

318 18 42
                                    

Kendi kendime geçirdiğim bir gün daha... Keşke okuyup, yorum yapan birileri olsa...

_________________________________

31 Mart 2020

Törenden bu güne geçen zamanda hayatımın akışında bir farklılık olmamıştı.

Halkanın o günden beridir kolumda olması dışında.

Kasabamıza dönmüştük.

1 kişi eksik.

Devrim halkanın kolumda uzun süre kalacağını anladığı her sefer yaptığı gibi Hazan'ın evine taşınmıştı ve beni bu tanıdık yabancılarla aynı evde bırakmıştı.

Fulya Hanım bana bir liste hazırlamıştı. Devrim'in seçilmemesi ile kendi geleceğini belirleme şansı olurken, seçilen ben için yeni bir kabus başlamıştı. Kararlarımdan sorumlu olacağım ama kararları benim vermeyeceğim bir süreç.

Jeş-begzilien olmanın sorumlulukları da vardı. önümde yazılı listeden bir öğretmen seçmem gerekiyordu. 

Sıradan bir öğretmen gibi algılanmasını hiç istemem. Okula falan gidecek değilim. Eski jeş-begzelien kutsalı-gösterenlerden birini kendime öğretmen bellemem gerekiyordu. Seçilen Jeş-Begzeliende rüyalarım yoluyla alacağım eğitimimi tamamlamam ve bu aşamada Kurban olarak nitelendirilen ayrıcalığımın ne olduğunu da öğrenmem gerekiyordu. Normalde kutsalı-gösteren seçmek çok saygısızca nitelendirildiği için bir adak adamalı ve Tanrıçadan tarafımıza atanacak olan ile eğitimimize devam etmeliydik. Gelin görün ki Fulya Hanım önüme çıkardığı listeden bir isim seçmemi bekliyordu. Listeye bakmamıştım bile.

Hazar bey ile Fulya hanım bu konuda dün güzelce kavga etmişlerdi. Hazar Bey bu saygısızlığı teklif dahi etmesinin yanlış olduğunu anlatmaya çalışırken, mükemmeliyetçi Fulya hanım bu seçiminin bana bırakılması durumunda önümüzdeki en az üç törende de adak adayabilecek olgunluğa gelmeyeceğimi düşünüyordu. Hazar bey seçimin ben tarafından değil tanrıça tarafından yapılacağını tekrar belirttiğinde ise Fulya Hanım 'Tanrıçamız bizi cezalandırmıyor olsaydı Devrim'in ikizi Eliz değil Açelya olurdu.' Demişti. 

Umursuyor olsaydım eminim çok üzülürdüm. Bu evde dediklerini umursadığım tek kişi şu an sevgilisinin yanındaydı.

Hazar Bey sözünü dün gece geçirdiğini sanıyorsa, bugün elinde listeyle, televizyon izlemeye çalışan benim önümde dikilen kadın, aynı fikirde değildi sanki.

Listeyi yüzüme doğru fırlatınca kağıt havada süzülerek yere düştü. Gerçekten 5 dakika rahat yok muydu?

Oflayarak yerimden kalkacakken Hazar Bey elinde bir kitapla içeri girdi.

Siyah ciltli kitabın üzerinde hiçbir yazı yoktu. 100 sayfa anca vardı yoktu.

'Fulya.' Dedi kısık bir sesle bu bile kafamı kaldırıp ona şaşkınca bakmama yeterli olmuştu. Yok artık! Devrim kaçırdığın şeyleri sana anlatınca çok üzüleceksin.

Az önce Hazar Bey karısına karşı mı geldi? Milat işte bugün olmalıydı. Benim kadar şaşıran Fulya Hanım bir adım geri atıp ikimize iflah olmazsınız bakışı atıp odayı terk ettiğinde neredeyse bayılacaktım. Hadi canım! 

Hazar bey kalkmaktan vazgeçip geri oturduğum üçlü koltuğun diğer ucuna oturup orta sehpadaki kumandayla televizyonu kapatıp bana döndüğünde artık şaşıracak neyim kalmıştı ki?

Derin bir nefes alıp anlatacaklarına hazırlandı.

' Seçildiğim zaman birisinin bana bir yol göstermesine öyle muhtaç durumdaydım ki- '

NOUSWhere stories live. Discover now