Bölüm 2: Yok Olmayı Tercih Etmek

37 17 53
                                    

"Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun."

~Farabi

"Bu kız neden sana böyle bakıyor." Sarı saçlı kız annemin kulağına bir şeyler fısıldadı.

"Nasıl olur?" Ellerimi havaya kaldırdım. İnceledim. Sonra sağ kolumu cimcikledim. Hayır rüya değildi. Karşımda gerçekten annem duruyordu. Onlar bana deliymişim gibi bakarken anneme sarıldım. "Anne, seni çok özledim." Ağlıyordum.

"Hey, hey!" dedi beni kendi üzerinden itmeye çalışan annem. "Ben senin annen değilim." Ondan uzaklaştım. Elimin tersiyle gözlerimdeki yaşları sildim.

"Üzgünüm," dedim. Bana gerçekten akıl hastanesinden kaçmışım gibi bakıyorlardı. "Sizi birine benzettim." Kalbimin çok, çok ağrıyor; boğazımdaki yumru yüzünden nefes alamıyordum.

Kumral saçlı olan kız elleri ile işaret dilini kullanarak "Müdür dediği kızın bu olduğuna emin miyiz?" dedi. Nedensizce bu kız bana Elif'i hatırlatıyordu. Mavi gözleri, kumral saçları... Elif eğer 18 yaşına gelebilseydi eminim ki bu kıza çok benzerdi.

"Adı, müdürün dediği ile aynı." dedi sarı saçlı olan kız anneme ve Elif'e benzeyen kıza.

"Ya yalan söylüyor ise." dedi işaret dili ile Elif'e benzeyen kız.

"Kimliğini görebilir miyiz acaba?" dedi annem.

Demek bu yüzden o kadın bana eski bir kimlik vermişti. "Tabii." dedim çantamı karıştırıp kimliği çıkarırken. "Alın bakın." Kimliği uzattım anneme doğru. Sanki bedenim benim istediğim dışı hareket ediyordu. Elif'e benzeyen kıza işret dili ile "Ben yalan söylemedim." dedim. İşaret dili bilmeme şaşırdılar.

"Doğru kişi." dedi annem kimliği bana geri verirken. "Bu arada," eliyle, önce Elif'e benzeyen kızı gösterdi, "Bu Emel." Acaba gerçekten de o kız Elif ile bir ilgisi var mıydı? Sonra da sarı saçlı ela gözlü kızı gösterdi. "Bu da Sedef." bir dakika bu kız Sedef teyze miydi? Yok artık.

"Hadi o zaman sana okul forması almaya gidelim." dedi, adı Sedef olan kız. "Ali hoca bizi bekliyor. Fazla zamanımız yok."

&

"Sana hangi beden olur?" dedi annem kıyafetleri karıştırırken.

"M iyi bence." dedi Sedef teyze. Askıdaki kıyafeti üstüme doğru tutarken. "Sen bunu dene, biz burada bekliyoruz."

Emel eli ile bir yeri gösterdi. "Burası deneme kabini." Ellerini dinledim.

"Teşekkürler," elimdeki bavulla kabine girdim. Hızlıca çantamdan telefonumu çıkardım. Telefon açmaya çalıştım fakat açılmadı. Kadın beni nasıl geçmişe göndermişti?

Aklıma kadının söyledikleri geldi: "İki evreni bir birbirine bağlayan bir kapı gibi düşün bu kolyeyi."

Doğru ya kolye...

Elim kolyeye doğru gitti. Bu kolye geçmiş ile gelecek arasındaki kapı idi. "Hey, beni duyuyor musun?" Belki kadın beni duyar diye kolyeye doğru fısıldadım. "Hey, beni evime gönderin." Olmuyordu. Ümitsizlik içinde kolyeyi bıraktım.

Belki DeWhere stories live. Discover now