7 ∞ Nefret tohumu

En başından başla
                                    

''Luke ile konuşacağım, bize biraz müsaade ver ve odadan çık Marisa.'' dedi emrivaki şekilde.

Annem beni yanağımdan öperek odadan çıkıp kapıyı kapattı. Kapıyı kapatır kapatmaz babam Hodrick yüzüme olağan gücüyle tokat attı. Neye uğradığımı şaşırdım ve çok sinirlenmiştim. Burnumdan kan gelmişti. Ellerimi yumruk yapıp sıkarak, yüzümdeki öfkeli bakışlarla ona neden diye soracakken;

Hodrick, ''Bu tokadın aynısını düşmandan yemek istemiyorsan, yaptığımı iyi izle.'' diyerek iri parmaklarını burnumdan akan kana bulaştırıp, o kanıda parmağımda ki yüzüğe bulaştırdı.

Hodrick, ''Bu bilgiyi öğrenmeni uygun görüyorum. Yüzüğün ortasında duran kuzgun mührüne, yüzüğü taşıyan kişinin bir damla kanı değerse gölge formuna geçer. Bu sayede düşmanı ona vurmak istediği zaman, gölge formuna geçen kişi darbe almaz. Şeffaflaşır.'' dedi. 

''Anlamıyorum!'' diye bağırdım.

Hodrick, ''İzle.'' dedi sakin ve kalın sesiyle.

Elini yavaşça göğsüme yaklaştırmasına rağmen ve elinin göğsümden içeri girdiğini görmeme rağmen değdiğini hissetmiyordum. Eli göğsümden girip sırtımdan çıktı. Gerçekten şeffaftım, gölge formu dediği buydu. Dokunulmazlıktı. Demek bu yüzden yenilmezdi şimdi anladım.

Hodrick, ''Şimdi yüzüğü çıkart ve geri tak.'' dedi katı bir ses tonuyla.

Çıkartıp geri taktığımda elini başımın üstünde hissettim. Çünkü başımın üstünde duran eliyle saçımı seviyor gibi yaptı. Bu hareketi kendini o kadar zorlayarak yapmıştı ki adeta köpeği seviyor gibiydi, iğrendim. Yüzünde iğrenç bir tebessüm ile bana bakıp;

''Öğrendin sonunda aferin. Lütfedip söylemeseydim, öğrenmek için kim bilir daha kaç asır harcardın?'' dedi ve alaycı kahkahasıyla odadan çıktı. Derin bir iç çektim.

Burnumdan akan kanı durdurmak için masada gördüğüm mendille burnumu sildim. Hızla evden çıktım. 

Kasabalı arkadaşım George'a gidip, manipüle yeteneğimi onda deneyecektim. Yürümeye başladım. Ormandan geçip kasabaya geldim. Bir süre George'un evinin önünde bekledikten sonra, George evinden çıktı. Uzaktan ona bakarak üzerinde yeteneğimi denemeye çalıştım. 

Ellerimi, onun olduğu yöne doğru uzatıp odaklanarak ona baktım ve gözlerimi kapattım. Zihnimde onu tekrar evinin içerisinde görmeye çalıştım. Kapattığım gözlerimi açtım ama ona baktığım da hiç bir şey olmamış evine girmemişti.

Beni gördü, ona doğru uzattığım ellerimi hızlıca indirip normal durmaya çalıştım. Anlamamıştı ve merakla bana bakıp yanıma doğru yürüdü. Önümde durup;

''Merhaba dostum. Neden tuhaf hareketler yapıyorsun? Spora mı çıktın?'' diye sordu.

Spor mu? İki haftadır edemediğim tebessüm ile ona döndüm ve; 

''Hayır. Yani evet. Aslında hayır, bak George sana yalan söyleme-'' araya girdi ve bana;

''Şaka yapıyorum, spor yapmadığını biliyorum Luke. Sen bir vampirsin dostum. Neden spor yapasın ki?'' dedikten sonra güldü ama bakışlarımda ki ciddiyeti görüp duraksadı, bana;

''Peki o halde. Sabahın bu saatinde ne yapıyorsun burada?'' diye ciddi bir ses tonuyla sordu.

''Sen benim yakın arkadaşımsın George, benimle gel.'' dedim ve ormana doğru yürüdüm.

KUTSAL YA DA BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin