1 ∞ Başlangıç

456 102 134
                                    


_____________________________________________

Gece saat 03:45'ti. 

Bir türlü uyuyamıyor,  göz kapaklarımdaki ağırlık ve bedenimde uykusuzluğun vermiş olduğu halsizlik ile odamın içerisinde volta atarak dönüp duruyordum.

En sonunda kendimi siyah deri koltuğa doğru bıraktım ve hemen yanımda duran sehpamın üzerinde ki gece lambasını açtım. Oda loş ve bir o kadar karanlıktı. Lambanın vermiş olduğu loş ışık yerdeki parkeye yansıyor ve içimdeki ışık kadar cılız yanıyordu. 

Birden odamın köşesinde bulunan kitaplığın arasında gördüğüm bir albüm gözüme çarptı. Aniden ayağa kalktım ve tozlu raflardan ellerimin arasına bir fotoğraf albümü aldım. Bu albüm benim aile albümümdü. 

Ellerimin arasında duran, cildi yıpranmış kadife kaplı albüm geçmişime, çocukluğuma aitti. 

Resimleri hızlı hızlı geçerken aralarından bir tanesi ellerimin taşlaşırcasına donakalmasını sağlamıştı. Albümün içerisinde gördüğüm fotoğraf, istemsizce gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. 

Çünkü bu fotoğraf, ilk doğduğum güne ait olan ve benim geçmişte ki masumiyetimi resmeden, tek fotoğraftı.

Aniden kulağımda bir çınlama oldu ve başımı sağa döndürdüğüm zaman kendi çocukluğumu görmüştüm. Üzerinde koyu gri örtü olan dağınık ve bir kaç yırtık sayfamın olduğu masamda oturmuş ve gözlerini bana dikmişti. Sanki yanındayım dercesine gözlerimin içine derin derin bakıyordu. Hızla elimdeki albümü masama bırakmış ve oda pencereme doğru yürümüştüm. 

Karşımda duran pencereden nefes alabilmek adına aniden siyah perdeleri sağa çekerek camı açtım. Dışarısı oldukça yağmurluydu. Gökyüzü ile benim, aynı anda ağladığımızı düşündüm. Kafamı yukarı kaldırdığım zaman, Tanrı'nın beni unuttuğunu ve ona çok ihtiyaç duyduğumu söylemek, hatta ona boğazlarım yırtılana kadar çığlık atmak istedim... 

Sahiden masumiyeti kaybetmiş olmamın, büyürken yaşanan gaddarlıkların ve bütün bunlara istemeden de ayak uydurmuş olmamın üzerime getirdiği ağırlığı en derinlerimde, tıpkı gökyüzü kadar uçsuz bucaksız hissediyordum. 

Benim adım, Giselle... 

Bebekliğimden, 19 yaşıma kadar gelip genç bir kız olana dek çekirdek ailem ile birlikte ufak bir kasabada yaşıyorken, minik bir kıvılcımın bütün ailemi ve evimizi kasıp kavuracağını ve fakat sadece benim kurtulacağımı kim bilebilirdi ki? 

Hepsi çıkan yangınla birlikte, bir toz zerresi gibi küllenerek gökyüzüne karıştılar... 

Ben hariç... 

Bütün bunları düşünmek ve sürekli kendimi sorgulamaktan oldukça yorgun düşmüştüm. Neredeyse her gece gökyüzüne bakıp, Tanrı'ya neden diye sormaktan bıkmıştım. Yağmurun verdiği huzurlu koku ve yüzüme esen soğuk rüzgarın havasını, içimin en derinliklerine işlercesine  soludum ve sert bir nefes verdim. Hafifçe pencereye doğru yaslandım ve bir sigara yaktım. 

Pencerenin camına yansıyan solgun yüzüm adeta bir hayaleti andırıyordu. 

Fakat cama yansıyan yüzümde bir tuhaflık vardı, 

Burnumdan yavaşça süzülen şey, kan mıydı? 

Parmaklarım arasında tuttuğum bir dal sigarayı penceremin önünde duran küllüğe acelece bıraktım ve koşar adımlarla banyoya giderek karşımda duran aynaya baktım. Evet, burnum kanıyordu! Ve lanet olsun! Çok panik oluyordum. Önce bir peçete yardımı ile burnumu sildim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynaya tekrar baktığım zaman kanın daha şiddetli geldiğini ve gözlerimin kıpkırmızı olduğunu fark ettim. 

KUTSAL YA DA BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin