Bölüm 18

1.2K 183 60
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

Çadırın dışında bir hareketlilik başlamıştı. Lotus başta iblis saldırısı olduğunu düşünüp korktu ancak gelen sesleri dinledikçe bunun neşeli tezahüratlar olduğunu fark etti. Şaşkın bir şekilde Maxima'ya baktı. Genç cadı bir süre dinledi ardından omuz silkti. "Kralın gelişi umut getirdi" diye mırıldandı.

Ah, istemsizce yüzünün kızardığını hissetti. Bunca zaman boyunca onunla yaşadıklarına o kadar odaklanmıştı ki Sasha'nın ne anlama geldiğini daha doğrusu buradakiler için ne anlama geldiğini unutmuştu.

Yine de kendisini tuhaf bir şekilde gururlu hissediyordu. İşe yaramıştı gerçekten de. Bekareti, Sasha'ya güç vermişti. Bunca zamandır çektiği eziyetin sonunda bir anlamı varmış gibi gelmeye başlamıştı. Gerçi sonunda ondan kurtulduğu için mutluydu. Yine de aklına geldikçe utanmaktan kendisini alamıyordu.

"Al bakalım, genç bakire" dedi Maxima ona doğru bir krem uzatırken. "Tebrik ederim bu arada"

En son ne zaman yüzünün bu kadar kızardığını bile hatırlamıyordu ama şu an bir fener gibi yandığından emindi. Başını çevirip sert bir hareketle kremi eline aldı. "Bunu yapma lütfen" derken gıcık olmuştu.

Maxima kendisine hâkim olabileceğini düşünmüyordu açıkçası. Bunu fazlasıyla eğlenceli bulmuştu. Onun kadar onurlu sebeplerle bekaretini koruyan ve onu olması gerektiği gibi kaybeden birini hiç görmemişti açıkçası. "Herhalde sevişmenizden sonra kralla henüz karşılaşmamışsındır."

Gözleri kocaman açıldı ve ona baktı. Uyandığında Sasha gitmişti ve açıkçası Lotus buna minnettar olmuştu. Onunla karşı karşıya gelmeye henüz hazır hissetmiyordu kendisini. Ona ne diyecekti ki? Geçmişte olsa da olmasa da sonuçta bu Sasha için çok normal bir şeydi. Lotus için fazlasıyla özeldi.

Maxima, kollarını göğsünde birleştirdi ve alaycı bir şekilde gülümsedi. "Sanırım düşünmek için fazla zamanın kalmadı" dediği anda çadırın kapısı açıldı ve Sasha yanında Jace ve Rhys ile içeri girdi.

Lotus elindeki kremi düşürdü. Ona bakarken gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Tam da onu ilk gördüğü zamandaki gibi görünüyordu. Koyu kahverengi saçlarının gölgelediği altın rengi gözleri parlıyordu. Renkli karmaşık dövmeleri bronz teninde parlıyordu. Beline düşmek üzere gibi görünen bir kumaş sarmıştı. Bedeni yine güçlü kaslarla bezeli ve sağlıklı görünüyordu.

Onu gördüğü anda erkeğin yüzü aydınlandı ve bir gülümseme dudaklarında belirdi. "Merhaba, güzel kadın" dedi sesinde sadece onun için kullandığı o özel tını vardı.

Rhys ve Jace onun yanından geçip Maxima'ya doğru giderken onların farkında bile değildi Lotus. Kolları iki yana düştü bir an için nefes almayı unuttu resmen ve sonunda kendisini onun kollarına attı. Sasha kadını yakaladı ve sımsıkı bir şekilde sarıldı.

"Ah, aşk"

Maxima gibi realist bir kadının ağzından böyle romantik bir şeyin çıkması Jace'in tek kaşını kaldırmasına neden oldu. O da Sasha ve Lotus arasındaki aşkın büyüklüğünün farkındaydı ancak ondan duymak tüylerini diken diken etmişti. Yan gözle Rhys'e baktığında onunda aynı dehşet ifadesiyle Maxima'ya baktığını gördü.

"Gerçekten mi?" derken Rhys kollarını göğsünde birleştirdi.

Maxima, savunmaya geçmiş bir şekilde ona baktı. "Senin o ufak beynin fark etmemiş olabilir ama ben bir kadınım, Rhys" dedi öfkeli bir şekilde. "Romantizmden hoşlanırım"

ASLAN KRALWhere stories live. Discover now