12 // Yok Geberdim

74 8 6
                                    

Sol elimin işaret ve orta parmağını birleştirerek şakak kemiğimin üstüne koydum. "Oppamm." Aradan saliseler sonra cevap gelmişti. "Söyle prensesim." Onun sesini duymak beni ciddi anlamda huzurlandırıyordu. "Benim eşyalarımı almam lazım, onun içinde o adamın evine gidiyorum." Aslında gidip gitmemek arasındaydım, gidersem geçmişte yaşadığım kötü anılar peşimi bırakmayacaktı ve o adamla tekrar karşılaşma ihtimalim var dı. Ama gitmezsem de benim için değerli olan eşyalarım orada kalacaktı.

"Olmaz Luna, seni oraya tek aşına gönderemem. Biraz bekle Hana ile gidersin." Dedi ve bağlantı kesilmişti. Bende oflayarak bir banka geçip oturmuştum. Aslında Hana unni ile gitmek işime gelirdi, fakat bu soğukta da beklemek istemiyordum.

___________________________________________ 

5-10 dakika sonra önümde mavi bir jeep durdu, bu araba bizimkilere yani avcılara aitti. Zaten araba durduktan kısa bir süre sonra Hana unni indi. "Hoş geldin unni." Yüzümde ki tebessüm ile ayağa kalkıp selam verdim. "Hoş buldum Luna, hadi göster bakalım şu evi." Kafam ile onayladıktan sonra bir sokak arkadaki apartmana doğru ilerledik.

Apartmanın önüne geldiğimde yavaşlamıştım. Ayaklarım benden bağımsız hareket ediyordu, içimde ki korku yavaş yavaş kendini ortaya çıkartıyordu. "Sorun yok Luna. Ben senin yanındayım, o adam sana hiçbir şey yapamaz." Güven verircesine omzumu sıkıp geri bıraktı ve ilerlemeye devam etti. Ona güveniyordum, o yüzden içim az da olsa rahattı. Ama yine de içimi huzursuz eden bir şey vardı.

Daha fazla oyalanmak istemiyordum, o yüzden acele ile paspasın altında ki anahtarı çıkartıp kapıları açtım. Ayağımda ki ayakkabıyı çıkarma gerekesimi bulmadan odama daldım. Ama odama girer girmez büyük bir şok ile dona kaldım. Ne olmuştu bu oda da?

Savaş çıksa bu kadar olurdu.

Ayyaş adam her tarafı dağıtmıştı veya bu harabe eve bir hırsız girmişti. Fakat hırsız bile bir evi bu kadar dağıtmazdı, az da olsa insaflı olurdu. "Bu evde savaş mı çıkmış?" Gözlerimi en az benim gibi şaşkın olan unni'me çevirdim. "Umarım bir şey almamıştır. Gerçi alabileceği pek te bir şey yok ama." 

Acele ederek bazamın altında ki küçük bavulu çıkartıp açtım. İçinde ki gereksiz eşyaları çıkartıp gardırobuma yöneldim. İçinden ihtiyacım kadar kıyafet alıp aynı acele ile bavula yerleştirdim. Kişisel eşyalarımı da koyduktan sonra yıllardır özenle sakladığım demir kutuyu elime aldım. Üzerinde ki tozu silkeleyip bavulda açtığım yere yerleştirdim.

Bavulumu da kapatıp kucakladım. Sonrasında evi büyük bir ciddiyet ile inceleyen unni'me döndüm. "Unni sen bavulu arabaya yerleştir, ben de kalan eşyalarımı alıp geleyim." Hemen kafasını sallayıp iki elim ile kucakladığım bavulu, tek eliyle alıp dışarı çıktı. Hızlı hareket etmem gerekiyordu, çünkü o adam her an gelip tekrar saldırabilirdi. 

Hızlı bir şekilde diğer eşyalarımı da alıp kapıya yöneldim, tam kapıyı açmak için atak yapacakken dışardan başka birisi açtı. Hızlıca geriledim ve elimde ki çantayı olabildiğince sıktım. Kapı tamamen açılınca karşılaştığım o yüz ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü. "Ooo kimler gelmişş. Sen yaşıyor muydun ya?" Yok geberdim ama senin de canını almak için geri dirildim. Aptal herif!!!

Bir dakika, ben yanlış mı görüyordum yoksa bu adamın kafasından Gri dumanlar mı yükseliyordu? "Madem buralara kadar eldin, babana bir selam ver değil mi?" Sertçe yutkunup tekrar geriledim. Çünkü o benim babam değildi. O, bir kötü ruhtu. Kafasından çıkan o dumanların başka bir açıklaması olamazdı, bir önce ki kötü ruhlardan çıkan dumanlar gibi bu adamdan da çıkıyordu. Fakat bu adamdan çıkan dumanlar neden gri, diğer kötü ruhlardan çıkan duman mor du? Ve ben bunca yıl bir kötü ruh ile mi yaşamıştım? Tanrım bu çılgınlık!!

Shifting Nöbetimحيث تعيش القصص. اكتشف الآن